AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Milletimiz İslamın rengine büründükçe güzelleşti," diyerek sosyal medyada kullanılan Türkçeyi eleştirdi.

Erdoğan: Sosyal medyada kullanılan dil, Türkçe için felaketin habercisi

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Türkçe kullanımı ile ilgili bir ödül töreninde konuştu.

Erdoğan, "Sosyal medya denen mecralarda kullanılan dil Türkçemiz için tam bir felaket habercisidir. Bu meseleyi ciddiyetle ele almazsak fikri muhtevamızın kısırlaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağımızı ifade etmek isterim.," dedi.

"Türkçemizi yaşatmadan milletimizin geleceğine güvenle bakamayız. Medya, dilimizin korunmasının ve doğru şekilde yeni nesillere aktarılmasının da ana mecrasıdır. Medyada doğru Türkçe kullanımıyla ilgili hassasiyeti çok yerinde görüyor, emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum," diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"İnsani ruhi faaliyetlerinin mahsulü olarak kabul edilen dil insanlık tarihi kadar köklü maziye sahiptir. İslam başta olmak üzere hak dinler, dilin insana yüce yaratıcı tarafından öğretildiğini bildirirler. Hz. Adem ile Hz. Havva validemizden beri insanoğlu yeryüzüne bağılmış, farklı kavimler, farklı diller, farklı kültürler ortaya çıkmıştır. Bugün dünya üzerinde 3 binden fazla dil olduğu söyleniyor.

Farklı lisanlar bizi ayıran değil insanlığı buluşturan, tanıştıran, kaynaştıran vasıtalardır. Her insan estetikle örülmüş bir şiirdir adeta. Kendi dilimiz, Türkçemiz bir başka güzeldir. Türkçe bizim ana dilimiz, ata mirasımız, istikbal güvencemizdir. Türkçenin her kelimesi paha biçilmez mücevherdir.

Orhun Abideleri'nden günümüze kadar bu dilde ifadesini bulmuş nice eser Türkçenin zenginleşmesine ve güzelleşmesine hizmet etmiştir. İnsanlığa armağan ettiğimiz her eseri mukaddes emanet sayarız. Bugün Adriyatik'ten Çin Seddi'ne ulaşan geniş bir coğrafyada en çok kullanılan lisan Türkçedir. Kaşgarlı Mahmud, Yusuf Has Hacib, Ahmet Yesevi Türkçenin güzellikleriyle ışık tutmuşlardır. Ebedi vatanımız Anadolu'da milletimizin hafızasında silinmez izler bırakan Yunus Emre Türkçemizin bayrak isimlerinden birisi olmuştur.

Türkçemizin kudretini gösteren mesajların her biri dizesi kelime, her kelimesi hece, her hecesi harf harf günümüze ulaşmıştır. Onun adını verdiğimiz enstitümüz, güzel Türkçemizin, gelenek, görenek, sanat ve estetik anlayışımızın bütün dünyada tanınması için çok mühim bir görevi ifa etmiştir.

Malazgirt zaferinin ardından Anadolu'yu fikren, fiziken bayındır hale getirmek, temelinde adalet olan nizama kavuşturmak için çok çetin mücadeleler verdik. Bir taraftan Haçlı ve Moğolların tahripkar saldırılarını bertaraf ederken diğer taraftan büyük medeniyetin inşasına giriştik. Cami, dergah, çeşme, çarşı, hamam, han, kervansaraylarla gergef gibi ilmek ilmek dokuduk.

Karahanlı, Gazneli, Selçuklu devirlerinde doğan, büyüyen gelişen ve Anadolu'ya taşınan medeniyetimiz Osmanlı ile olgunluk çağına erişti. Ecdadımız yaşadığı coğrafyayı bu şanlı medeniyetin renkleri, desenleriyle bezerken aynı zamanda kendini inşa etti. Milletimiz İslamın rengine büründükçe güzelleşti.

Üzerine yağan her belayı def ederek bu topraklarda kök saldı. Dilini Kur'an ile güzelleştirdi. Kur'an'ın temel kavramlarını, fiillerini, tabirlerini hayranlık uyandıracak marifetle Türkçe'ye taşıdı. Türkçe bu sayede kazandığı ifade kudretiyle tarihinin en parlak çağlarını yaşadı. Fuzuli, Baki, Hacı Bayram Veli, Nedim, Erzurumlu Emrah, Ziya Paşa, Mehmet Akif, Yahya Kemal gibi bir çok şair nice şaheserlere imza attı.

"TÜRKÇEDE SADELEŞTİRME 1930'LU YILLARDA TEFRİD NETİCELERİNE SEBEP OLDU"

17. yüzyıldan itibaren ilmi ve edebi metinlerde Arapça ve Farsça tamlamaların bolca kullanılmaya başlanmasıyla yazı dilimizle konuşma dilimiz arasında fark oluştu. Geçtiğimiz asrın başına geldiğimizde yazı dili ile konuşma dili arasındaki fark büyük ölçüde kapatılmıştır. Türkiye 1930'lu yıllara geldiğinde sözde dilde sadeleştirme faaliyetleri tefrid derecede neticelerin doğmasına sebep oldu.

Nice kelime dilimizden dışlandı, hor görüldü. Bunların yanına tatsız, tuzsuz, renksiz, ahenksiz yüzlerce kelimeyle kadim medeniyetimiz kesintiye uğratılmaya çalıştı. Hayali kurulan şey aslında devletimizin müesseselerinden de, milletimizin gönlünden de ecdadın bütün izlerini silmekti. Aleni, bariz, aşikâr, ayan, bedii, sarih, münhal, üryan, berrak kelimeleri yerine günümüzde sadece açık kelimesini kullanmaya mahkum olmamız başka nasıl izah edilebilir?

Sosyal medya denen mecralarda kullanılan dil Türkçemiz için tam bir felaket habercisidir. Bu meseleyi ciddiyetle ele almazsak fikri muhtevamızın kısırlaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağımızı ifade etmek isterim. Tabelalarda,yazışmalarda ve konuşmalarda yabancı kelime kullanma hastalığıdır. Bu salgın 1930'larda başlayan dilde tasfiye hareketinin menfi neticelerinden biridir.

Dilimiz adeta müstevlilerin istilası altındadır. Çağdaş ve ilericiliklerini ortaya koydukları fikir, eser, ürünlerle değil de kullandıkları yabancı kavramlarla göstermeye çalışanların zavallı hallerini acı bir gülümsemeyle takip ediyoruz. Türkçemizi korumak, geliştirmek ve zenginleştirmek için verdiğimiz mücadele milli ve beka mücadelesidir. Diğer mücadelelerimiz gibi dilimizi koruma gayretini de başarıyla neticelendireceğiz.

Bu duygularla medyada doğru Türkçe kullanımı ödüllerini alacak medya mensuplarımızı tebrik ediyorum, hepinize sevgilerimi saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla."