AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi'nde yaptığı açıklamalarda "15 Temmuz gecesi 250 vatandaşımızı şehit eden darbeciler bugün birçok Avrupa ülkesinde özgürce gezebiliyor. Tanımı, sınırı, çerçevesi belli olmayan bir siyasi sığınmacı kavramının arkasına saklanılarak teröristler korunmakta" ifadelerini kullandı.

Erdoğan: Teröristler 'siyasi sığınmacı' kavramının arkasına sığınarak korunuyor

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi'nde açıklamalarda bulundu.

Burada yaptığı açıklamalarda mültecilere değinen Erdoğan, Yunanistan başta olmak üzere birçok ülkenin mültecilere yönelik tavrını eleştirdi.

Erdoğan, "Yunanistan'ın göçmenlere karşı sergilediği tavır vahşet boyutuna varmıştır. Yunanistan'ın bu şımarıklığına batı ülkeleri kayda değer bir tepki göstermiyor. Benzer bir tavra terörle mücadele konusunda da şahit oluyoruz. Suriyeli, Iraklı, Afrikalı göçmenlere kapı duvar olan kurumlar sıra PKK'lı ve FETÖ'cü teröristlere gelince hoşgörülü davranıyor" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Devletin görevi hepsi eşit haklara sahip vatandaşlarına her alanda birinci sınıf hizmet vermektir.

Adalet devlet mimarisini bir arada tutan kilittir. Devlet, adalet üzerinde yükselir, gelişir, büyür. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek tarihimizde ilk kez güçler ayrılığı ilkesinin tesis ettik. Özgürlük, güvenlik dengeleri üzerinde hak ve özgürlükleri ilgilendiren her meselede tavrımızı insan öncelikli olarak belirledik. Bu süreçte önümüzü açan her eleştiriye kulak veriyoruz. Milletimizin hayrına olduğuna inandığımız hiçbir konuda komplekse kapılmadık.

İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye kardeşlerimizin de demokrasi ve özgürlükler alanında samimi bir gayret içinde olduğunu biliyorum. Birçok başlıkta İslam dünyasındaki dost ve kardeş ülkelerin batılı devletlerden çok daha iyi bir konumda olduğunu görüyoruz. Ancak İslam alemine ve Müslümanlara yönelik oryantalist yaklaşımlar atılan kritik adımları çoğu zaman perdelemektedir. İslam dünyası bilhassa hukuk ve adalet konusunda çoğu haksız, temelsiz eleştirilere maruz kalıyor. Sömürgeci döneme ait bir hastalık olan oryantalizm, sadece akademide değil uluslararası siyaset ve hukuk camiasında da mevcudiyetini koruyor. Kendi sömürgeci geçmişleriyle yüzleşme erdemini gösteremeyenler ağızlarını her açtıklarında bize insan haklarından bahsediyor. Dünyanın birçok ülkesinde terör örgütlerini desteklemekte beis görmeyenler bizlere nutuk çekiyor. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca taş üstünde taş bırakmayanlar bizim hukuk ve adalet sistemimize laf söylüyor.

"İKİRCİKLİ TAVRIN ARKA PLANINDAKİ ZİHİN YAPISININ FARKINDAYIZ"

Şimdiye kadar 1 milyonu aşkın Suriyelinin hayatına mal olan bu kriz karşısında insanlık iyi bir imtihan veremedi. Batılı ülke ve kurumlar Suriye'deki insanlık trajedisine ancak mülteciler kapılarına dayandığı zaman tepki göstermişlerdir. Bu tepki de sorunun kaynağı olan krize çözüm bulmak yerine göçmenleri dikenli tel örgülerin ardında kapatmak şeklinde tezahür etmiştir.

15 Temmuz gecesi 250 vatandaşımızı şehit eden darbeciler bugün birçok Avrupa ülkesinde özgürce gezebiliyor. Tanımı, sınırı, çerçevesi belli olmayan bir siyasi sığınmacı kavramının arkasına saklanılarak teröristler korunmakta. Birçok darbeci firariyle ilgili tüm taleplerimize rağmen batılı ülkeler hukuki adım atmadılar. FETÖ elebaşının malikanesinin kapısını çalan hala olmadı. Daha düne kadar darbeyle mücadelede bizi hukukun sınırlarını zorlamakla suçlayanlar mesele kendi demokrasileri olunca hukuku rafa kaldırma aşamasına geldiler. Bu ikircikli tavrın arka planındaki zihin yapısının farkındayız.

Türkiye'yi güvenlikle birlikte özgürlükler ve adalette de dünyada ilk sıralara çıkarana kadar çabalarımıza devam edeceğiz. Er ya da geç bu adaletsiz sistem çatırdayacak yerini tüm insanlığın saadetine hizmet eden kuşatıcı bir nizama bırakacaktır.