Erdoğan’ın kadroları bile ikna değil
Ekonomiyi düzelttiklerini, demokratik bir ülke var ettiklerini, insanları refah ve huzura kavuşturduklarını eski-yeni Türkiye kıyaslamasıyla pazarlayan Erdoğan’a AKP’li isimler bile inanmıyor. Yaşanan birçok krizde yaptıkları açıklamalarla dikkat çeken parti kadroları Erdoğan’ı doğrudan karşılarına alamasalar bile yoksulluğu da hukuksuzlukları da iktidardaki erimeyi de itiraf ediyor.
Politika Servisi
Rejimin yarattığı ekonomik kriz, yolsuzluklar, hukuksuzlar ve ülkeyi yönetememe hali halkın öfkesinin günden güne daha fazla açığa çıkmasına sebep olurken AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan eyleme geçirdiği ne varsa inkâr etmeye, yaptığının tam tersini savunmaya devam ediyor.
Erdoğan, ekonomiden eğitime hukuktan sağlığa, toplumsal hayata kadar ülkede pembe bir tablo çiziyor. Halkın sorunlarının hiçbirini ağzına almayan Erdoğan, ekonominin düzelmeye başladığını, hukuksuzlukların bittiğini, özgür ve demokratik bir ülkeyi var ettiklerini, emeklilerin, kadınların gençlerin kendi dönemlerinde refaha ve huzura kavuştuklarını eski ve yeni Türkiye kıyaslamasıyla kamuoyunun önüne sürüyor.
Ancak krizin bütün yükünü sırtladıkları emekçiler, üreticiler işçiler, yaşam haklarına karşı mücadelelerini sürdüren kadınlar, açlık ve sefalet aylıklarına mahkûm ettikleri emekliler, işsizlik ve geleceksizlik kıskacındaki gençler Erdoğan’ın sözlerinin aksine ülkede yaşanan ne varsa bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Tüm bu gerçekler karşısında Erdoğan toplumun geniş kesimlerinde inandırıcılığını yitirmeye başlarken kendi kadrolarının dahi açığa çıkarttığı bu çelişkili duruma engel olamıyor.
Halka anlatacak hiçbir şeyi kalmayan iktidar kadroları, Erdoğan’ı doğrudan karşılarına alamasalar bile yaptıkları açıklamalarla Erdoğan’ın kamuoyuna pazarladığı o pembe tabloyu yalanlamak zorunda kalıyor.
EMEKLİ SİSTEMİ ADALETSİZ
Son olarak AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, emeklilik sisteminin güncellenmesi, haftalık çalışma süresinin düşürülmesi ve bazı davaların istinafa gitmeden doğrudan Yargıtay'a gönderileceği yönündeki iddialarla ilgili yaptığı açıklamada emekli sisteminin adaletsizliğini kabul etmek durumunda kaldı.
Güler, Erdoğan’ın seçim sürecinde ‘bu yüzyıl emeklilerin yüzyılı olacak’ diyerek propaganda malzemesi haline getirdiği ancak açlık sınırının dahi altında mahkûm ettikleri sistemin sil baştan değiştirilmesi gerektiğini söyledi. En düşük emekli aylığının 12 bin 500 lira olduğunu vurgulayan Güler, “Mutlaka hem prim miktarını ve yaşı hem de ödenen süreyi esas alacak şekilde daha adil, daha dengeli ve sürdürülebilir mahiyette bir emeklilik sistemini inşa etmemiz lazım" diye konuştu.
EKONOMİ KÖTÜ KABULÜ
Ülkede yoksulluk günden güne derinleşirken ekonominin başına Mehmet Şimşek’i getiren Erdoğan, gidişattan memnun görüntü çizmeye devam ediyor. Sermayeye güvence veren açıklamaları bir yana sahte başarı hikâyeleriyle de sorunların tamamını gizlemeye çalışan Erdoğan TÜİK gibi kurumlarla gerçeği de oldukça çarpıtıyor.
Halkı bu şekilde ikna etmeye çalışan Erdoğan’ın bu dediklerinin ise hiçbir geçerliliği yok. Ülkede yaşananlar AKP kadrolarına da gerçeği kabullenmek durumunda bırakıyor.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz da bu gerçeklerden birini kabul etmek zorunda kalan kadrolardan biri. Partisinin Yalova’daki toplantısının ardından basın açıklamasında konuşan Yavuz, savunma ekonomisinin gidişatını övmek isterken ekonominin de kötü olduğunu kabul etmişti. Yavuz, “İsrail'in 'Demir Kubbe'si varsa bizim de 'Çelik Kubbe'miz var Allah'ın izniyle. Hani 'ekonomi' diyoruz ya işte bu kısımları görmemezlikten gelmememiz gerekir” ifadelerine yer vermişti.
Yönetme kabiliyetini yitirdikçe gözaltılar, tutuklamalar, sansürlerle otoriterleşmenin dozunu artıran Erdoğan, Malazgirt’in yıldönümü için gittiği Bitlis Ahlat’ta ‘Türkiye’de herkesin ifade özgürlüğü var’ açıklamalarıyla bu politikaları da reddederken yükselen tepkiler arasında AKP’li isimler de ülkede bir özgürlük olmadığının farkında.
Sokak röportajında iktidarı eleştirdiği için tutuklanan ve 17 gün cezaevinde tutulan Dilruba Kayserilioğlu’nun durumunda da parti içerisinden farklı tepkiler çıktı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ‘terör söylemini es geçemeyiz’ diyerek topu yargıya attı. Tepkilerin ardından ise AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Kayserilioğlu’nun tutuksuz yargılanması gerektiğini ifade etti. Zengin konuşmayı cahilce olarak nitelendirse de Kayserilioğlu için ‘Bence salınmalı’ dedi.
Yaratılan tek adam rejimi, ülkeyi Erdoğan’ın iki dudağına bağlarken daha önce de AKP içerisinden birçok isim yaşanan krizlerde çizilen bu pembe tabloyu defalarca bozdu. AKP kadroları ülkedeki adaletsizlikleri, yaşanan hukuksuzlukları eski AKP vurgusu altında itiraf etmiş oldular.
AYM ve Yargıtay arasında yaşanan rejim içi kriz sonrası aralarında AKP grup başkan vekili Abdulhamit Gül, AKP Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, AKP kurucularından Bülent Arınç ve eski AKP milletvekillerinin de olduğu birçok isim Erdoğan’ın aksine bir tavır alarak AYM kararlarının uygulanmamasını hukuksuzluk olarak tanımlamış, Erdoğan’ın kamuoyunun önünde AKP’li isimlere yaptığı uyarılar sonrası da sessizlik sağlanabilmişti.
AKP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş ise Erdoğan’ın birçok kez hedef aldığı gezi tutukluları için ‘örgüt intibası vermiyorlar’ açıklamasıyla gündeme gelmişti. Türkeş, Gezi Parkı davasıyla ilgili çaba sarf edip etmeyeceğine ilişkin soruya da, “Kendimiz aynaya baktığımızda ne görüyoruz ayrı, dışarıdan nasıl görünüyoruz’u bilahare ele almak lazım” yanıtını vermişti.
Eski AKP MKYK Üyesi Metin Külünk Erdoğan’ın pembe tablosu ile ülke gerçekleri arasındaki farkı vurgulayan isimlerden olmuştu. Külünk partinin gerçeklikten koptuğunu dile getirerek hayvan hakları düzenlemesini örnek göstermiş, toplumun tam olarak dinlenmediği ve Erdoğan’ın sosyolojinin erimeye başladığını belirtmişti.