Kürtlerin Latini ve Kurmanci Erebê Şemo’nun 74 sene önce yazdığı ve kullandığı diline ihtiyacı var. Kürtlerin sadece siyasette değil edebiyatta da morale, şiddetle ihtiyaçları var… Hem de çok…

Maksim Gorki diyor ki; ”Kürt halkı, kendi yazarı Erebê Şamilov’un diliyle konuşuyor.” Bakın bu bir yazara, yine büyük bir yazarın verdiği koca bir değerdir. Gorki, Erebê Şemo Kürt Halkının diliyle konuşuyor ya da yazıyor demiyor. Kürt halkı Şemo’nun diliyle konuşuyor, diyor.
Lis yayınlarının “Şivanê Kurmanca”* ismiyle yakın zamanda yayınlanan ve Erebê Şemo tarafından 1935 yılında yazılıp basılan kitabını elime aldığımda itiraf edeyim ki ben de “Milli” bir gurur duydum. Neden mi? Birincisi teknik olarak çok kaliteli bir baskı olmuş Şivanê Kurmanca. İkincisi 1935 yılında Erivan’da basılan kitabın tıpkıbasımı da birlikte yayınlanmış ve ilk defa eserin tamamı orijinal metniyle birlikte Kürtçenin okurunun karşısına çıkmış. Ve bir başka önemli nokta da şu ki; kitabı yayına hazırlayan Mustafa Aydoğan en az kitap kadar kıymetli 50 sayfalık bir Erebê Şemo ve Şivanê Kurmanca araştırması ile kitabı okurla buluşturmuş.
Anlaşılan o ki; benim gibi kimi başka Kürtler de, az da olsa böylesine çok önemli ve prestij kitabı diyebileceğimiz Kürtçe kitaplarla Kürt okurunun buluşmasını önemsiyor.
Başkaları da bunun farkında! Farkındalar ki, yasaklıyor, engelliyorlar. Diyarbakır D tipi cezaevinin yetkilileri “Moral verebilir” diye kitabın cezaevine sokulmasına izin vermemiş. İzin verseydiler şaşardım! Bunca “çözüm” tantanasından sonra hâla aynı kafa yapısına sahip kimi insanlar işin başında durarak politik belirleyiciliklerini sürdürüyorlarsa, işimiz hayli zor.
Her defasında tekrar ve tekrar yineliyorum. Kürt Sorunu çözülecekse gündelik hayatın tutunduğu noktalardan kendini ele verir. Başçavuşun, karakol polisinin, belediye zabıtasının, trafik memurunun, vergi dairesindeki veznedarın ya da nüfus kâğıdınızı elinize tutuşturan memurun kafası hâla eski telden çalıyorsa, Ankara istediği kadar hikâye anlatsın lafı güzaf.
Bakın Kürtler inadına yazıyor bilmem haberiniz var mı? Hadi ben sizleri haberdar edeyim de içimde ukde kalmasın. Son sekiz ay içinde yani 2009 başından bu yana en az 20 Kürt yazarı ve sadece bölgeden olmak kaydıyla, Kürtçe kitaplarını yazıp yayınlatmışlar.
Azad Zal (Teşî), Omer Dilsoz (Neynika Dilî), Arjen Arî (Çil Çarîn), Fevzi Bilge ( Bi Şev Merdîn Sterike), Dîlaver Zeraq (Çilken Pênûsê), Şener Özmen ( Rojniviska Spinoza), Çîya Mazî (Mijarên Mîqro), Adil Zozanî (Mişextî), İrfan Amida (Zeremya), Jan Dêran (Şev û Deng), Welat Dilken ( Sî Bi Rojê Xweşik e), Rênas Jîyan (Qerten Zimên), Gulîzer (Bûka Baranê), Lal Laleş (Deqên Qesas), İrfan Babaoğlu ( Pahnîya Aşîl), Kawa Nemir (Salname), Receb Dildar (Şikefta Xwekuştunê), Emin Yalçınkaya (Mala Dînan-Mala Extîyaran), Aram Gernas (Baxçê Zaroqan)…
Bunlar benim bilgim dâhilinde olanlar. Atladıklarım affetsin. Elbette bölge dışında ve de diasporada yaşayıp Kürtçe kitapları bu zaman dilimi içinde yayınlananlar da ayrıca var.
Şimdi işin tam da burasında yaşadığı dönemde anadili Kürtçenin yanında; Ruşça, Türkçe, Yunanca, Ermenice de bilen bir Kürt yazarının ve Modern Kürt romanının atası olarak kabul edilen ilk Kürtçe romanı yazan Erebê Şemo’nun romanının neden “Moral verebilir” diye engele takıldığını bugünün okumalarından bilmem anlayabiliyor musunuz?
Evet, yasaklayan zihniyetle tersten bir yakınlığım olduğunu size itiraf edeyim. Kürtlerin bir iç ses manasında şiddetle morale ihtiyacı var. İstedikleri kadar dar yerlere sıkışmış olanlara Kürtçe kitapların ulaşmasına engel olsunlar. Bu moral gücün önünü kesemeyecekler benden söylemesi. Öyle inanıyorum ki; bu türden kitapların yayınıyla, bu moral güç takviyesi Kürtçenin en çok konuşulan lehçesi Kurmanci üzerinden bir yazılı ve sözel mutabakatın oluşmasına da ortam hazırlayacak. Bunu da bugünden söylemek öyle çok anlamlı bir öngörü olmasa da söyleyeyim de içim rahat etsin. Belki kimilerine göre “yeri değil” denebilir. Ama kanımca tam da bu metin içinde vurgulanması gereken bir durum. Yani ez cümle var olmanın dille, ortak bir dille mümkün olabileceğinin vurgusu! Kürtler, kendi iradeleri dışında bölünmüş ve parçalanmış bir halk. Irak ve Suriye’dekiler Araplarla, İran’dakiler Fars’larla, Türkiye’dekiler de Türk Halkıyla birlikte yaşamaya çalışıyor. Bu manada bakarsak Kürtlerin kendi iç sesleri anlamında kardeşliğe, diğer birlikte yaşadığı halklarla da dostluğa ihtiyaçları var. Ama gelin görün ki, kimi siyasal müdahaleler Kürtlerin entelektüel bilinçlerinin giderek gelişmesine ortam oluşturacak ortak bir dil mevzuunun ciddi manada önüne bariyer koyuyor. Örneğin, Irak Kürdistan’ında yaşayan Kürtlerin mücadele tarihleri boyunca Araplarla siyasal manada ilişkilerini koparmış olmalarına rağmen hâla Arap alfabesinde ısrar etmeleri manidar.
İstedikleri kadar kuzey-güney diyalogunun önünü kesmek, mutabakatını kırmak manasında, güney Kürtlerinin hâla Arap alfabesinde ısrar ile Soraniceyi resmi olarak dayatmasını sağlasınlar, hatta maniple etsinler. İktidarların dilin lehçelerine eşit mesafede durma doğruluğuna da inanarak, doğruların bulunulacağına da inanıyorum. Kürtler ortak bir lehçede karar da kılacaklar. Mesela Latin alfabesi ve Kürtçenin Kurmanci lehçesi. Buna yürekten inanıyorum…
Erebê Şemo’nun Kars’ın Susuz beldesinden başlayan serüveni bugünlere evirildi. Erebê Şemo romanını dönemin Komünist gençlik örgütü olan Kürt Konsomollarına ithaf etmiş. Ve Ermenistan Komünist Partisinde çalışmış. Stalin’in malum sürgünlük yıllarından da epeyce bir zaman dilimi içinde nasibini almış. Şivanê Kurmanca ile içinde otobiyografik öğeler de taşıyan Kafkas Kürtlerinin ve 1900’lü yılların Ermenistan’ının ve tabii ki Oktobr devriminin yarattığı iktidarın Kürt hayatını didikleyen romanı bugün Kürtçede ısrar eden yazarlara ışık saçıp rehber oluyor. Moral güç veriyor. Heyecan katıyor.
Evet, Kürtlerin Latini ve Kurmanci Erebê Şemo’nun 74 sene önce yazdığı ve kullandığı diline ihtiyacı var. Kürtlerin sadece siyasette değil edebiyatta da morale, şiddetle ihtiyaçları var… Hem de çok…
“Letîf u naze / Şêrîn u xweş e / Çi xweş awaze / Zimanê Kurdî” diyen ozanın diline doladığı gibi
• Erebê Şemo. Şivanê Kurmanca. Weşanxaneyê Lîs. Diyarbakır.2009