Eredivisie 2016-17 inceleme

Son yıllarda karşılıklı transferler, ulusal takım düzeyindeki karşılaşmalar ve naklen yayınlarla giderek Süper Lig’i takip eden ve Süper Lig tarafından takip edilen bir organizasyon haline gelen Hollanda Ligi’nin 2016-17 sezonu beklentilerine, sezon başındayken bir göz atalım.

Öncelikle geçtiğimiz hafta sonu meydana gelen ve ülkedeki herkesin yüzüne büyük bir gülümseme yerleştiren olayı aktaralım. Pazar günü öğle saatlerinde ligin zirvesini ilgilendiren mücadelede Feyenoord, ADO Den Haag’ı konuk etti. Sarı-yeşilli konuk ekibin taraftarları De Kuip’in kale arkasındaki Gerard Meijer tribününün üst katına yerleştirildiler. Hemen altlarında Hollanda’nın en eski ve en büyük çocuk hastanesi Erasmus Sophia’da tedavi için bulunan çocukların davet edildiği tribün bulunuyordu ve çocuklar Feyenoordlu taraftarların arasındaydı. Dakikalar 12’yi gösterdiğinde ADOlu taraftarlar ayağa kalktılar ve yanlarında bu maç için özel olarak getirdikleri 100 adet tüylü oyuncak hayvanı bir alt kata attılar. Maçın öncesindeki günlerde yapılan kulüplerin de haberdar olduğu bu organizasyon sonucunda o gün stadyuma gelen çocuklar sadece güzel bir maç izlemediler, De Kuip’tan onları mutlu eden oyuncaklarla ayrıldılar. Tek kelimeyle harika bir jestti. Olayın videosu ve fotoğraflarını internette rahatlıkla bulabilirsiniz.

Madem Feyenoord dedik onlarla başlayalım, ne de olsa lider durumdalar. ADO’yu o gün 3-1’lik skorla geçtiler ve 5 maçta 15 puan yaptılar. Bu 15 puanı 15 golle alan takım kalesinde sadece 2 gol gördü. Giovanni van Bronckhorst’un takımı geçtiğimiz sezonun ilk yarısını lider Ajax’ın 5 puan gerisinde bitirmişti, ancak ligin ikinci yarısında şampiyon olan PSV’den 19 puan daha azına razı olarak toplamda 21 puanlık bir fark yediler. Feyenoord’un geçtiğimiz yıla oranla önemli artıları var ki bunların başında forvet hattının kaliteyi bir seviye yukarı çekmesi. Geçen sezon 19 gole imza atan Kuyt bu sezon da o rakama ulaşacak gibi, ama daha önemlisi aynı dönemin hayal kırıklıklarından Eljero Elia ve yine geçtiğimiz sezon Danimarka Ligi’nde FC Kopenhagen formasıyla 15 gol atan 25 yaşındaki Nicolai Jørgensen’in de 3’er golle lige başlamaları. Üçüncü Feyenoord dönemini geçiren 31 yaşındaki Faslı El Ahmadi ve bu sezon sonunda muhtemelen Premier Lig takımları tarafından kapılacak 21 yaşındaki Tonny Vilhena da performanslarını artırarak sürdürüyorlar. Van Bronckhorst’un geçen sezon özellikle deplasman maçlarında büyük sıkıntı çektiği savunma hattı şimdilik toparlanmış görünüyor ama Rotterdamlılar bu hafta 2 büyük sınav verecekler. Önce Manchester United, ardından da son şampiyon PSV. Gelecek pazar Eindhoven’daki maç bittiğinde resmi daha net görebileceğiz.

Geçen sezonun şampiyonu PSV kadrosunu büyük ölçüde korudu. 13,5 milyon avro karşılığı Wolfsburg’a transfer olan Jeffrey Bruma’nın yerine 4 yeni oyuncu transfer edildi ki bunların en önemlisi takıma doğrudan katkı yapmaya başlayan Bart Ramselaar. PSV tarihinde fizik gücü çok yüksek olmasa da yaratıcı, hızlı ve sağ veya sol açık bölgesinde görev yapmış yetenekli oyuncular hep olmuştur ve çıplak gözle defalarca izlediğim 20 yaşındaki Ramselaar da PSV’ye önemli bir katkı yapacak. Manchester City’den kiralanan, 19 yaşındaki Oleksandr Zinchenko’nun da yeteneklerini görmek için sabırsızlanıyoruz. Zinchenko, Mayıs 2016’da Romanya’ya attığı golle, Ukrayna futbol tarihinin en genç ulusal takım golcüsü olma unvanını, efsane Shevchenko’nun elinden almıştı. Ülke dışında aradığını bulamayan Siem de Jong da, kardeşi Luuk’un yanına döndü.

Gelelim en büyük değişikliği kulübede yaşayan Ajax’a. Frank de Boer daha lig sona erdiği ve son dakikada şampiyonluğu kaybettiği gün kameralara “kararımı çoktan verdim” demişti ve herkes bunun ayrılık olduğunu biliyordu. Adı önce Barcelona sonra Premier Lig kulüpleri için geçti, son olarak Inter’in başına getirildi. Onun yerine göreve 3 sezon Vitesse’nin başında olan ve kısa bir Maccabi Tel Aviv macerası geçiren Peter Bosz getirildi ama Bosz henüz rüştünü ispatlamış değil. Üstelik işi de zor olacak zira Ajax sezon başında Milik, Van der Hoorn, Fischer gibi çok önemli isimlerini kaybettikten sonra transfer döneminin son gününde de kaleci Cillesen’i Barcelona’ya gönderdi. Cillesen’in yerine Newcastle’dan Tim Krul kiralandı, ancak Milik’in yerinin nasıl dolacağı hala büyük bir muamma. Transferi son 6 ayda tam bir pembe diziye dönen ve Fenerbahçe’nin de kapısından dönen Hakim Ziyech elbette başkent ekibine önemli bir katkı yapacaktır, ancak şahsen Ajax’ın bu sezon şampiyonluk yarışında uzun yıllar sonra ilk kez üçüncü planda kalacağını düşünüyorum.

Eredivisie’yi önceki sezonlara oranla daha yakından takip etmemizi gerektirecek önemli iki sebep daha var. Twente formasıyla Groningen deplasmanında 11 dakikada hat-trick yaparak gündeme oturan Enes Ünal ve Feyenoord’un forvet hattının kulübedeki önemli isimlerinden Bilal Başacıkoğlu. Enes geçen sezon NAC Breda formasıyla yarım sezonda 8 gol atarak Twente’nin dikkatini çekmiş 1 sezonluğuna Manchester City’den kiralanmıştı. Ziyech’in gidişi sonrası onun üzerine daha büyük bir yük binecek ama bu aynı zamanda topla oynamayı çok seven Faslı’nın pastasından pay almak anlamına da geliyor. Bilal ise hiçbir zaman Van Bronckhorst’un ilk tercihi olmayacak gibi görünüyor ki 21 yaşındaki oyuncunun kendini bir hayli geliştirmesi gerekiyor. Bu iki oyuncu yeni ve başarılı bir jenerasyon peşinde koşan ulusal takım için de önemli alternatifler olabilirler.