Opera Sanatçısı Selva Erdener, bu kez Erik Dalı yorumu ile dinleyiciyle buluştu. Türkünün çoğunlukla erkek sanatçıların yorumladığını belirten müzisyen, “Erkek egemen söyleyişe bir karşı koyuş olmasını istedim” diyor.

Erkek egemenliğe karşı söyledim

Işıl ÇALIŞKAN

Opera tadında türküler yorumlayan soprano Selva Erdener, bu kez Erik Dalı yorumu ile müzikseverlerin karşında. Türkünün melodik yapısını bozmadan, incelikli bir karışım yapan Erdener’in yorumunda caz, klasik, funk retro esintileri var. Erdener’e vokallerde, Arda Aktar, Emre Akkuş ve Gürhan Gürgen eşlik ediyor. Piyano ve keyboardta eserin aranjörlüğünü de yapan ödüllü besteci Cem Oslu, perküsyonda ise Burak Çakır imzası var. Erdener ile yeni şarkısını ve müzik serüvenini konuştuk.

Erik Dalı’nı yorumlama fikri nasıl doğdu? Düzenlemedeki hassasiyetleriniz nelerdi?
Genç besteci Cem Oslu ile tanışmamın ardından, ondan iki türkü aranje etmesini istedim. Türkülerden birisi 12 Haziran 2020’de yayınlanan Bitlis’te Beş Minare türküsüydü, diğeri de Erik Dalı. Erik Dalı türküsünü Cem seçmişti. Yaptığı düzenlemeyi çok beğendim ve kaydetmeye karar verdik.
Söyleyiş biçimimde de türkünün “orijinal” haline sadık kaldım.

ANKARA TÜRKÜSÜOLDUĞU YANILGI

Yeni düzenlemede caz, klasik, funk, retro tınılarında bir Erik Dalı ile dinleyiciyle buluştunuz. Bir Burdur türküsü olan Erik Dalı, Ankara türküsü olarak hafızalara yerleşmiş…
Türkünün en fazla dinlenen kayıtlarına baktığımızda bir Ankara türküsüymüşcesine ve çoğunlukla erkek şarkıcılarca yorumladığını görüyoruz. Bu yorumlama şeklinin “sanki orijinali böyle yorumlanmalıymış” diye düşündürecek kadar kült bir hal aldığına tanık oluyoruz. Benim yorumumda da, bu türkünün erkek egemen söyleyişe de bir karşı koyuş olmasını istedim.

Ülkemizde bir sopranonun türkü söyleyişine pek aşina değiliz. Siz bu algıyı fazlasıyla kırsanız da bir sopranonun Erik Dalı ile buluşmasını sizden dinlemek isteriz…
Uzun süredir türkü söylemekteyim, türkülere hiçbir zaman kendimi yabancı hissetmedim. Tüm albüm kayıtlarımda ve konserlerimde halk türkülerimiz mutlaka yer almıştır ve alacaktır. Opera sanatçıları tüm dünyada operalarını da söylerler, halk şarkılarını da seslendirirler ve sorgulanmadan alkışlarını alırlar, sanırım ülkemizdeki operaya bakış açısı bu sorunun sorulmasına neden oluyor. Ben bundan sonraki kayıtlarımda da, konserlerimde de türkü yorumlamaya devam edeceğim, umarım ülkemdeki bu bakış açısı da gün gelir, değişir.

Bu sözlerinize istinaden sormak isterim. Opera kültürüne ülkemizdeki bakış nasıl? Nasıl olmasını dilerdiniz?
Opera ne yazık ki ülkemizde çok az insan tarafından izlenmekte. Opera şarkıcılarının söyleyiş biçimi, kullandığı teknik ve çıkardığı ses sebebiyle sanki insanüstüymüş gibi bir algı yaratmakta bu da dinleyicilerle aradaki mesafeyi artırmaktadır. Ayrıca buna opera sanatının da dünyada 500 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu düşünerek, ülkemizde “100 yıldan az” çok yeni bir sanat olduğunu katarsak ne kadar çok zamana ihtiyaç olduğunu görmüş oluruz.
Bu bakışın daha iyileştirilmesinin yolunun, kendi dilimizde operalar üretmek ve sahnelemekten geçtiğini düşünüyorum.

Bir soprano olarak sizi Türkiye’de yaşıyor olmak nasıl etkiliyor?
Yaşadığım çevreye duyarsız bir insan değilim. Bu çevrenin bana sunduğu zenginlikleri seviyorum ve kendimi farklı bulmuyorum.

HER YAŞIN BİR OPERASI VAR

Opera kariyeriniz uzun yıllara dayanıyor. Operadaki rolleri yaş nasıl etkiler?

Her sesin söyleyebileceği roller olduğu gibi, her yaşın da bir operası vardır. Bazı roller gençken, bazı roller de daha olgunken söylenir. Dünyada rollere ilişkin sınıflandırmalar çok net bir şekilde yapılmaktadır. Söz gelimi bir sopranonun hangi yaşta hangi rolü oynayacağı (metindeki vurgulamalar dışında) daha öğrencilik yıllarında şan pedagogu tarafından öngörülür ve bu öngörü sopranonun kariyeri boyunca, özel durumlar dışında mutlaka izlenilmelidir.

Opera ve bale konusunda günümüzde devlet desteği nasıl?
Opera ve bale konusunda devletin desteğinin artarak devam etmesi gerektiği düşüncesindeyim. Özellikle nitelikli sanatçı kadrolarının ihmal edilmemesinin bu sanatların kökleşmesi ve devam etmesinde çok önemli olduğunu düşünüyorum.

İktidarın pandemideki müzisyenlere yönelik reflekslerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pandemi sürecinde kurumsal yapılara bağlı olarak çalışmayan yani serbest çalışan müzisyenler ihmal edildiler kanısındayım. Bu durumun bir an evvel düzeltilmeye ihtiyacı olduğu düşünüyorum, tekraren yaşanmaması diliyorum.