Kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve tecavüz de dahil olmak üzere, temel olarak boyun eğdirmeyi amaçlayan bir eylem.

Kadınlara, sadece kadın oldukları için çeşitli özellikler atfederek, bu özelliklerle ilgili zekimtrak espriler yapmak; şu ya da bu davranışı nedeniyle şiddet uygulamak; giyimi, sözü ya da herhangi bir eylemi nedeniyle cinsel ilişkiye zorlamak arasındaki fark niteliksel değil niceliksel.

Erkek egemenliği ve bu egemenliği yeniden üreten şiddet; tarih, coğrafya, üretim ilişkisi, siyasi görüş, eğitim ve ekonomik düzeyden bağımsız olarak tüm erkekleri birleştiren ortak payda.

Eğitimi, dili, dini ve siyasi görüşü her ne olursa olsun her erkek, az ya da çok, açık ya da örtük, bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu eylemi gerçekleştirme potansiyelini içinde taşır. Muhafazakârlık, milliyetçilik ve ırkçılık bu şiddetin daha açıktan, daha bilinçli ve daha ağır olmasına katkıda bulunur. Ancak ‘solcu’, ‘sosyalist’, ‘çağdaş’ vs olmak kendi başına bir erkeği bu şiddet potansiyelinden azade kılmaz. Belki sadece daha ‘inceltilmiş ve gizlenmiş’ bir şiddet tarzına dönüştürebilir, o kadar.

Kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik politikaları sadece ‘kadını korumaya alma’ ilkesiyle sınırlamak ve kadınların kendilerini nasıl koruyabileceklerine ağırlık vermek bile erkek egemenliğini yeniden üretmekten öte değil.

Kadına yönelik şiddetle mücadele erkekleri, erkek gibi değil de insan gibi davranmaya çağırmalı. Her erkek eşinden annesine, kızından kız kardeşine, iş arkadaşından sokakta karşılaştığı kadına kadar her kadına erkek değil insan olduğunu kanıtlamayı görev bellemeli. Kadınlardan kendilerini korumalarını değil her erkekten ‘saldırgan’ olmadığını kanıtlaması istenmeli.

Erkeklerin gündelik hayatta kadınlara, o saldırgan erkeklerden biri değil de insan olduklarını kanıtlamaları için temel ilkeler:

Mesafe
Bir kadınla o size yaklaşmadığı sürece aranızda kolunuzu uzattığınızda ona dokunamayacağınız bir mesafe bırakın. Biz sıcakkanlı, Akdeniz kültürü insanlarıyız martavalını bir yana bırakın. Her kadın sizin onun güvenlik alanı dışında olmayı seçtiğinizi bilme hakkına sahip.

Özellikle geceleri boş bir sokakta önünüzde bir kadın yürüyorsa, arkasından yürümeyin. Bekleyip mesafeyi açın, hızlanıp öne geçin ya da karşı kaldırıma geçin. Aynı şekilde sadece ikinizin olduğu bir sokakta karşınızdan bir kadın geliyorsa üstüne doğru yürümeyin karşıya geçin.

Temas
Hiçbir kadına onun onayı olmadan dokunmayın. Bir kadına onun görme alanı dışındayken dokunmayın. Bir konuda uyarmak ya da dikkatini çekmek amacıyla bile olsa arkasından omzuna dokunarak ‘bakar mısınız’ vs gibi davranışlarda bulunmayın.

Toplutaşıma araçlarında, banklarda, sıralarda otururken dizleriniz birbirine değmesin. Kalabalık bir dolmuşta, otobüste, metroda sıkış tıkış giderken her zaman sırtınız kadına dönük olsun.

Kadınlarla konuşurken göz temasını koruyun. Gözleriniz kadının bedenini taramasın.

Onay
Özellikle cinsellik alanı olmak üzere bir kadınla etkileşimde eyleminizi belirleyen kadının sözel onayı olmalı. Bir kadın giyimiyle, gülmesiyle, içki teklifinizi kabul etmesiyle, eve davetinize peki demesiyle sizinle cinsellik yaşamayı kabul etmiş olmaz. Bir kadın neye evet, peki dediyse onayı sadece onunla sınırlıdır.

Her kadının (her insanın olduğu gibi) verdiği onayı geri alma hakkı var. Eylemin hangi aşamasında olursanız olun, bir kadın hayır ve istemiyorum dediği anda eylemi sonlandırmak zorundasınız.

Bir kadının öpüşmeyi kabul etmesi cinsel ilişkinin tümünü onayladığı anlamına gelmez. Nazlanıyor, hayır diyor ama aslında istiyor gibi niyet okumalar sizi haklı çıkarmaz.

Sessiz kalma onaylama anlamına gelmez. Kadının korkudan sesini çıkaramıyor olması daha olası.

Evet, çok basit gibi duruyor değil mi? Hatta kadın erkek ilişkisini bozacağını, onları birbirinden uzaklaştıracağını falan bile düşünmüş olabilirsiniz. Ama unutmayın bu ülkede dört kadından üçü hayatında en az bir kez cinsel taciz ya da şiddete maruz kalıyor ve daha önemlisi bu ilkeleri kadınlara sorun bakalım onlar basit ya da yararsız bulacaklar mı?