Sevgili Hakan, Son mektubunda dünyada Rus kadını deyince, herkesin gözünde

Sevgili Hakan,

Son mektubunda dünyada Rus kadını  deyince, herkesin gözünde 'sarışın, mavi gözlü, beyaz tenli ve uzun bacaklı bir hayal' belirdiğini vurgulayıp “neden illa ki sarışın?” diye soruyorsun ya…

Bunu bazen ben de düşünüyorum. Acaba çizilen bu 'sembol', Rusya’daki kadınların kaçta kaçına denk düşüyor?

Elbette birçok ülkeye göre bizde daha çok sayıda sarışın, gözleri açık renkli (ama kesinlikle hepsi mavi değil, bu tür ezbere 'robot resim' çizenler için, örneğin, gri renk yoktur, ama Ruslarda bu göz rengi oldukça yaygındır), beyaz ten rengine sahip ve uzun boylu insan vardır.

Ama ne en uzunu biziz, ne de en sarışını…

Sarışınlar İskandinavya ve civarında daha yoğundur. Yani Kuzey Avrupa’da. Rusya’da da Arhangelsk, Murmansk, Kareliya ve Kaliningrad 'daha sarışın' bölgeler olarak sayılır. (Sarışın Rus kadın tutkunu Türkler’in buralara ve bu arada erkek oranına göre kadınların çok fazla olduğu özerk Komi Cumhuriyeti’nin başkenti Sıktıvkar şehrine gitmelerini öneririm. Bu da oraların turizminin gelişmesine benim katkım olsun.)

Sarışınlık konusuna gelince. Evet, herhangi bir Rus şehrine gitsen sokaklarda sarışınların üstünlüğü  dikkat çeker. Ama “bunların ne kadarı doğal sarışın?” dersen, onu bilemem. Dahası, sarışınların çoğu da çeşitli nedenlerle saçlarını sarıya boyar. Yani içinden kolay çıkılır bir konu değil bu.

Ama senin de yazdığın gibi, Rusya’da o kadar çok esmer ve kumral var ki… Bazıları bunların mutlaka Ukraynalı, Tatar veya Yahudi olduğu gibi 'sihirli bir formülü keşfetmiş' görünüyor. Ama asırlar boyunca birçok ülkeyle savaşan, bazen istilalara uğrayan Rusya’da (belki en fazla da Tatarlar’dan çektik) ne saf ve katıksız bir Rus bulabilirsin, ne de herkesi standart bir Rus portresine sığdırabilirsin.

* * *

Sorunu geçiştirmek gibi olmasın, ama benim bir komşum var; o da Avrupa’da en fazla sarışının Türkiye’de olduğunu bir yerlerde okuduğunu tekrarlayıp duruyor. Ve her seferinde sanki benim yanlış anlamamdan korkarak özenle ekliyor: “Tabii, bizimkiler ‘sahte sarışın’; hepsi boyama yani!”

Doğrusu ben bu konularda yazılanlara da, yapıldığı söylenen anketlere de pek inanmam. Ama Türk kadınları arasında gerçekten de aşırı derecede güçlü  bir 'sarışınlaşma arzusu' olduğu kimse için sır değil.

Elbette herkes istediğini yapar, kimse karışamaz. Ama çok koyu renkli saçları, tenleri, kaş ve gözleri olanların 'mutlaka sarışın olma' isteği, bazen doğayı fazlaca zorlamak olmuyor mu sence? Açık ve koyu rengin kontrastı, yani zıtlığı bazen çekicilik yaratır, özellikle de giyside. Ama insanın en önemli yeri olan yüzünde, nispeten küçük bir alanda fazla zorlamaya gidilmesi yerine, özgün renklere daha uyumlu seçeneklere yönelinse…

Neyse, sınırlarımı aşmayayım ben. Son bir tavsiye ile bu konuyu kapatayım: Eğer mutlaka saç sarıya boyanacaksa, saç diplerinden bir süre sonra belirecek koyu rengin uyumsuz ve giderek çirkin bir görüntü yaratmasını önlemek için saçlarla birkaç ayda bir değil, sürekli ilgilenilmesi gerekiyor bence.

* * *

Aslında günahlarını almayayım, 'sarışınlaşma arzusu' sadece Türk kadınlarına özgü değil. Rusya da dahil bütün dünyada bu böyle.

Peki, neden?

Bu soruya ciddi ve bilimsel cevaplar vermek yerine bir 'hafif deneme' yapmaya ne dersin?

Birbirine benzeyen ve yaklaşık aynı  ölçüde güzel iki kadını alalım. Yalnızca birinin saçı sarı olsun. İkisini birlikte kalabalık bir sokağa çıkaralım. Görelim bakalım, erkekler hangi kadınla daha fazla ilgileniyor!..

Bir de yine benim İstanbullu komşuma kulak verelim:

“Allah seni inandırsın, saçlarımı sarıya boyadıktan sonra kendime güvenim arttı. Erkekler eskisine göre bana daha fazla ilgi gösteriyorlar. Huyum bile değişti ayol.” (Mektubu sana her zamanki gibi Rusça yazmama rağmen, “ayol” kelimesinin karşılığını bulamadığım için orijinalini kullandım. Ne ilginç bir kelime bu gerçekten!)

Huy değişmesi konusuna gülme hemen. İnsanın fiziksel görüntüsü değiştiğinde karakter özelliklerinde farklılık olduğunu söyleyen bilim adamı sayısı hiç  de az değil.

Sarışınlık, 'daha yumuşak, daha anlayışlı, daha iyi, daha seksi' gibi algılamalara abonedir. Onun için 'alt tarafı saç boyası' deyip geçme! Saçları değişen kadının davranışlarında erkeklerin anlamakta zorluk çekeceği değişiklikler olabilir. Hiç şaşırma!

Burada senin itirazını duyar gibiyim. Herhalde kadınların, özellikle de genç kızların 'içerik' yerine görüntü ile uğraşmalarının onları mutlu etmediğini söyleyeceksin. Elbette, hayatımız, içinde bulunduğumuz şartlar ve nihayet dünyaya bakışımız, kültürümüz, iç dünyamız, kendimizle ne derece barışık olduğumuz gibi konularda hiçbir oynama olmadan bir kutu boya ile her şeyin bambaşka olacağını hayal etmek hüsrana yol açabilir.

Filmler, reklamlar, magazin haberleri, her şey bizi aynı biçimsel standartlara doğru zorlarken, içsel zenginliğimizle hiç ilgilenmiyor. Örneğin, ünlülerin katıldığı hiçbir defile ya da kokteyl haberi, hangi kitapları okumanın veya hangi üniversitede eğitim görmenin sizi daha fazla mutlu edebileceğini asla fısıldamaz; ama oradakiler gibi boyanıp giyinmekle daha tanınmış ve gösterişli olacağınız izlenimini kolaylıkla verebilir.

Ancak hayatta başarı kazanmanızın önündeki yegane engelin esmerliğiniz olduğu saplantısına kapıldınız mı, işiniz zor tabii.

* * *

Yukarıdaki cümlelerden birinde, sarışının daha farklı olduğu üzerine yazdıklarım arasında herhalde bütün erkekler, 'daha seksi' konusuna takılmışlardır. Gerçekten de sarışınlar daha seksi midir acaba?

Ben bu tür genellemeleri pek sağlıklı  bulmasam da bu konuda yazılıp konuşulanları sürekli izlerim.

Erkeklerin cinsel fantezilerinde sarışınların özel bir yeri var. Galiba bu yaklaşımın gerisinde, 'sarışınların ahlaki ilkelerinin daha az dayanıklı olduğu', 'renkli kadınların daha ulaşılabilir sayıldığı', 'onlarla daha hoşça vakit geçirilebileceği' gibi izlenimler önemli rol oynuyor.

Rusya’da, daha doğrusu eski Sovyet coğrafyasında daha çok güney ve doğu kökenliler, ağırlıkta Müslümanlar arasında yaygın olan “sarışınlarla gezmeli, esmerlerle evlenmeli” anlayışında bunların etkisi az değil sanırım.

Sarışın ve kızıl saçlı kadınlardan yayılan doğal kokunun, koyu renkli olanlara göre altı kat daha güçlü ve etkili olduğu sonucuna varan İngiliz bilim adamları bilmem haklı mı… Eğer öyleyse, sarışınlara karşı duyulan zaafın maddi bir nedeni mutlaka budur.

Ama çok daha fazla sayıda bilim adamı, kumral ve esmerlerde daha fazla bulunan testosteron (erkeklik) hormonu nedeniyle onların genellikle seks konusunda daha istekli olduklarını ortaya koyuyor.

Yani kadınları daha çekici görünmesini ve daha doğurgan olarak algılanmasını sağlayan östrojen (kadınlık) hormonu sarışınları öne çıkarırken, bir diğer hormon gizlice farklı bir işlev görerek dengeleri değiştiriyor.

Sonuçta 'dış görünüş' ve 'içerdeki durum' birbirini tutmayabiliyor.

Dedim ya, ben bu açıklamalara hep kuşkuyla bakarım. Çünkü her durumda, hayat bütün tanımları geçersiz çıkaracak sürprizlerle dolu olabiliyor.

* * *

Sevgili Hakan,

Doğrusu bu mektupta da 'sarışınlık' meselesini yazıvereyim dediğimde, konunun bu kadar dallanıp budaklanabileceğini düşünememiştim. (Bu, belki de burada 'sarışın kadınları temsil ettiğim' hissiyle üstlendiğim abartılı sorumluluk duygusuna dayanıyordur.)

Mitoloji ve efsanelerden insanlık tarihine ve sanat dünyasına kadar 'sarışınlık' konusunun nerede yer aldığı üzerine elimde epeyce not birikti. Dilersen onları da gelecek haftaki mektupta aktarayım. Onları ve bizim hakkımızdaki en 'renkli karalamalar' olan 'aptal sarışın fıkraları'nı...

Hoşça kal.

Nataşa