‘Erkeklere Ballon’

Hep söyleyip duruyoruz futbolun ne kadar büyük bir endüstri olduğunu. Bugünkü futbol artık eskilerden bildiğimiz futbol değil, onu da biliyoruz.Her geçen gün de hızla değişiyor. Bir tek oyunun kendisi aynı kalıyor desek o bile değil. Teknoloji geliyor, VAR geliyor; oyun duruyor, kurallar değişiyor. 9 tane kusurlu hareket bilirken şimdi kusurumuz ne kadar onu bile bilmiyoruz. Korkarım bir gün gelecek taraftarın tirbüne gitmesine bile ihtiyacı kalmayacak kulüplerin. Ama en azından şimdilik değerliyiz zira aynı diğer sektörlerde olduğu gibi kulüpler de kâr-zarar, pazarlama, maliyet ile çalışıyor. Durum böyle olunca da bizlerin taraftarlıktan çıkıp müşteri olması kaçınılmaz oluyor. Müşteri olmak sinir bozucu gelse de en azından şimdilik ‘müşteri ihtiyaçları’ göz önüne alınıyordur diye avunuyoruz; sevgimiz için olmasa da paramızı almak için.

Paralarını aldıkları ‘müşteri’lerin çoğunluğu erkek olduğundan aslında sektör de ‘erkek hedef kitle’ üzerinden ilerliyor. Dolayısıyla kadınlar bir müşteri değil, obje oluyor. Kadın olarak futbol sevdiğinizi bir ortamda söylerseniz genelde müstehzi bir gülümsemeyle karşılaşırsınız. İlk 11’leri saydırmaya çalışanlar, “Halı sahada da oynuyor musun?” diye soranlar çok olur. Aslında amacı en kolay ve en basit oyunlardan biri olan futbolu anlamak için dahi olmak gerekmediğini de anlatamazsınız. Bırakın kadroları, bütün Premier League puan durumunu saysanız nafiledir.

“Kadın futbolda objedir” derken amacım demogoji değil. Kendi adıma özellikle tribünün maskülenliğini kabul etmiş ve hatta çoğu zaman bundan eğlence çıkaran biriyim. Fakat aynı zamanda maç öncelerinde sürekli fönlü saçlı ve makyajlı kadınların gösterilmesini de anlayamayanlardanım. Gazetelerde “... İsviçreli kadın sporcu güzelliğiyle göz doldurdu”, “Olimpik sporcu güzel fiziğiyle büyülüyor” cümleleriyle haber yapmak gerçekten ‘hedef kitle’ artışı sağlıyor mu? “Bilmem ne takımının file bekçisinin seksi karısı” haberi ‘seksi yenge’ yakıştırmaları bu kadar gerekli mi?

Buyrun Ballon D’or’a. Ödül töreni futbol endüstirisinin olaylardan geri kalmamak adına Oscar’a benzettiği ödül töreni. Her sene çeşitli dallarda ödüller dağıtılıyor. 2007’den bu yana ‘Altın Top’un sahipleri sadece Messi ve Ronaldo olduğundan izlemesi ve beklemesi heyacanını yitirmeye başlamıştı. Bu sene uzunca bir zamandan sonra değişklik bekliyorduk çünkü ödül gecesinden önce liste basına sızdı. Buna göre yılların hegomanyası yıkılıyor ve Luca Modric ödülü alıyordu, öyle de oldu. Kadın futbolcu dalında ise Ada Hegerberg topa sahip oldu. Gecenin sunucusu ödülü alıren kendisine “Twerk yapar mısın?” diye soruyor. Yani hafif çömelerek, poponun sallandığı ve erkekler arasında genelde cinsel göndermesi olan hareket. Hegerberg bozulmuş bir ifade ile “Hayır” diyerek sahneden iniyor. Sunucu sonrasında “İçten özürlerimi sunuyorum. Amacım, twerk yapması değil Sinatra şarkısında dans etmesini istemekti” dese de hiçbir erkek futbolcudan dans etmesini istememesine bakarak bile aslında olayın tamamen bilinçaltının yansıması olduğunu söylemek zor değil.

Bakın kadın futboldan anlıyor değil kadın profesyonel futbol oynuyor ve hatta o kadar oynuyor ki ‘Altın Top’ kazanıyor. Buna rağmen kafalar kadın ve futbolu yan yana koyamıyor. Tamam futbol erkek bir dünya ama dünya da değişiyor. Zaten hiçbir kadın da oyuncağınızı elinizden almaya çalışmıyor. Kadınların futboldan anlayamayacağı yargısı çok zor değişecek olsa da en azından artık futbolun cinsel objeleri olarak görülmese mi?