İktidarsızlığını kabul edemeyen, sonsuz bir iktidarla, ironik bir biçimde yaşamını tüketen erkeğin (ve ona öykünen kadının) doğal tarihi

Erkekliğe dair bir doğal tarih

EMRE ERBATUR

Ölümlü Ölümsüz nefis bir metin. Başladığınız gibi bitiriyorsunuz ve uzunca bir süre içinizdeki tortusuyla yaşamınızı kaldığınız yerden sürdürüyorsunuz. Sonra bütün kısa metinler gibi unutup gidiyorsunuz. Ama olur olmaz anlarda, canınız sıkıldığında, gündelik yaşantılarınızın iç burkucu, mide bulandırıcı, yalnızlaştırıcı, hayatınızın değersiz olduğunu hatırlatan ama bizi insan da yapan çakıllarına takılıp tökezlediğinizde aklınıza geliyor.

Aşkın maddesi

Bu uzun öykü ilk kez 1834’te yayınlanmış. Yani Batı dünyasının Sanayi Devrimi’ne hazırlandığı bir dönemde insanın (erkeğin gibi de okunabilir) doğayla, doğadaki insanla mücadelesini anlatıyor bir bakıma. Yazar bu mücadeleyi Ortaçağ’da geçen bir aşk hikâyesinin içine oturtup sorguluyor ve daha kişisel bir düzleme taşıyor. Dolayısıyla ilk bakışta Winzy ile Bertha’nın aşkını okur gibiyizdir. Yoksul Winzy halinden memnundur, çalışmak istememek ve hayatın keyfini çıkarmak istemektedir yalnızca. Aşık olduğu Bertha’yla gününü gün etmekten başka bir derdi yoktur. Ancak bir gün yöredeki bir hanımağa Bertha’yı evlat edinir. Varsıllık içinde büyüyen Bertha’nın Winzy’ye ve hayata bakışı da değişir kuşkusuz ve genç kadın evlenebilmeleri için Winzy’nin zengin olmasını ister. Bunun gerçekleşebilmesi için Winzy’nin çalışması, ünlü simyacı Cornelius Agrippa’nın çırağı olmayı istemeye istemeye olsa da kabul etmesi gereklidir. Artık aşkın metafiziğinden maddesine geçmişizdir.

Ölümsüz iksiri

Çalışma yaşamının en önemli olgularından biri 24 saatlik zaman diliminde insanın bireysel olarak yaratıcı yaşantısına ayırdığı süreyi azaltması, deyim yerindeyse insanın yaratıcı cevherini soğurmasıdır. Aynı şey Winzy’nin de başına gelir. Ölümsüz iksirinin peşindeki (doğayı alt etmek diye de okunabilir) Agrippa gece gündüz çalışmakta, aynı performansı genç çırağından da beklemektedir. Winzy o kadar çok çalışmaktadır ki izinli olduğu günler dışında Bertha’ya genç kadının istediği kadar çok vakit ayıramaz. Bertha ise etrafı soylu, varlıklı ve çalışmak zorunda olmayan, yani boş zamanı babalarından miras kazanmış olan erkeklerle çevrilidir.

İşte, Winzy’nin yaşamının ilk ve son yasağını çiğnemesi, yani Ölümsüzlük İksiri’nin büyüsüne kapılıp iksirin yarısını içmesiyle, Bertha’yı başka bir erkekle dolaşırken görüp, eril rekabet ve iktidar arzusuna kapılması hemen aynı anda gerçekleşir. Bu, gerek kitabın yayınlanıp alımlanageldiği on dokuzuncu yüzyıl sanayi toplumu ekseninde gerekse de Winzy’nin eril kişisel dünyasında birbirine eklemlenen bir sorunsaldır: Erkek kendi öyküsünün kahramanı olmalı, sevdiği kadını elde edebilmek, onun onayına mazhar olabilmek için elinden geleni yapmalıdır.

Yaşamın hakikatı, doğanın alt edilmesi ve fethi, insanı gözden çıkaran ve gözü dönmüş, katı, neredeyse yeni-skolastik diyebileceğimiz bir akıl ve bilim takıntısı (Shelley’nin Ortaçağ’ın dinsel yobazlıktan sonra on dokuzuncu yüzyılın akılcılığının ve bilimciliğinin kapıldığı yobazlığın da insanı mahvedeceğini görebilmesi müthiştir) ve bütün bunların bizi getirdiği toplum mühendisliği tasarımlarının hikâyesi buradan kök almaktadır: Güç sahibi olmak. Herkesten iyi, güzel, yaratıcı, zengin olmak. Vazgeçilmez olmak. Burada ötekinin önemi, seni önemsediği kadarıyla ölçülür ve değerlendirilir. Burada sevgi bir değişim aracıdır artık, hadi adını koyalım, bir metadır.

erkeklige-dair-bir-dogal-tarih-542124-1.

Metalaşan Winzy bütün sefaletine rağmen, girdiği rekabet ve iksirin kazandırdığı gençlikle müthiş bir çekicilik ve özgüven edinir. Bu çekicilik ve özgüven Bertha’yı bütün varsıllığı bir kenara itip Winzy’yi tercih etmesini sağlar. Winzy’nin eril rekabetinden Bertha’nın romantik sevgisi yeşermiştir yeşermesine ama bu sevgi onlara yetmeyecektir çünkü Winzy’nin ölümsüzlüğü Bertha’yla aralarında onulmaz bir eşitsizlik yaratacak ve sevgilerinin yıpranmasına, sözde kalmasına, Bertha’nın kıskançlığı sebebiyle çi in yıllarca oradan oraya sürüklenmelerine, kadının kendini gençleştirmek için şekilden şekile girip kendini ve dolayısıyla Winzy’nin ona duyduğu aşkı inkâr etmesine, bu aşkla yetinemeyip çürümesine neden olur. Tam da bu nedenle Winzy’nin aşkı da kurtarmaz bu ilişkiyi.

İktidarsızlıkların öyküsü

Metalaşan Winzy, Bertha’nın aşkı uğruna diğer erkeklerle girdiği rekabetle belki Bertha’nın kalbini kazanmış ve tarihe mal olmuşsa da ölümsüzlüğüyle tarih dışı da kalmıştır. Taraf olmayan bertaraf olur sözünü değiştirerek söylersek tarihi yazamayan tarihsiz kalır. Tarih ise bilimlerin içinde en insani olandır çünkü insanın bildikleri kadar bilmediklerinin, bilemediklerinin; iktidarının olduğu kadar iktidarsızlıklarının da öyküsüdür. Shelley’nin metniyse, ‘kişisel olanın politik’ olduğu feminist düsturunu haklı çıkarırcasına, bir tür doğal tarih aslında. İktidarsızlığını kabul edemeyen, sonsuz bir iktidarla, ironik bir biçimde yaşamını tüketen erkeğin (ve ona öykünen kadının) doğal tarihi.