Erkekliğin onda dokuzu...

Çimen Günay Erkol / Dr. Öğretim Üyesi

Eleştirel erkeklik çalışmalarının temel teorik aracı olan “hegemonik erkeklik” kavramı, feminizmin teorik tartışmasının ağırlık merkezini “ataerkillik”ten “toplumsal cinsiyet”e kaydırdığı 1970’lerin sonlarında belirmeye başladı ve o günden bugüne gelişerek önemli sorulara kaynaklık etti. Sosyal ve insani bilimlerde erkekliklerle ilgili araştırmalar son otuz yılda büyük bir hızla çeşitlendi ve yaygınlaştı; son ayını yaşadığımız 2019’da önemli kitaplar Türkçeye çevrildi.

“Hegemonik erkeklik” kavramı, erkeklerin “erkek” kategorisi dışında kalanlar üzerindeki iktidarının devamına olanak veren eylemlerle tanımlanıyor. Toplumsal Cinsiyet ve İktidar: Toplum, Kişi ve Cinsel Politika (Türkçesi 1998) ve daha sonra Erkeklikler (Türkçesi 2019) kitaplarında bu kavramı derinleştirerek ele alan isimlerden olan R. Connell, hegemonik erkekliğin, hegemonik olmayan üç özgül erkekliğin karşısında inşa edildiğini iddia eder. Connell’ın öncü çalışmalarında tanımladığı erkeklikler şöyleydi: 1) suç ortağı (işbirlikçi) erkeklikler, eşitsiz toplumsal cinsiyet ilişkilerini menfaatlerine kullanırlar ve hegemonik erkekliğin sürmesine neden olurlar 2) tâbi kılınan (madun) erkeklikler, hegemonik erkekliğin uzağında ve ondan bir sapma olarak inşa edilirler 3) marjinalleştirilmiş erkeklikler, sınıf, ırk, etnik köken ve yaş gibi eşitsiz ilişkiler nedeniyle ayrımcılığa uğrarlar.

Böylece Connell, tüm erkeklerin aynı şekilde yarar sağladığı bir ataerkillik fikri yerine dinamik bir ataerkillik fikrinin tohumlarını atmıştır. Pek çok araştırmacı, bu dinamik ataerkillik fikrinin izinde çalışmalarını sürdürürken, kimin hegemonik erkek olduğu ve hegemonik pratikleri uygulayabildiği sorusunun net cevapları olmadığını ifade etmiştir. Farklı zamanlarda her bir ayrı erkeklik, hegemonik erkekliğin uygulayıcısı olabilmektedir.

Bu çelişkili durumdan, erkeklerin de ataerkilliğin mağdurları olabildiği iddiasına ve dolayısıyla ilişkisellik tartışmalarına uzanılır. James W. Messerschmidt, Türkçeye çevirisi Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi tarafından yapılan Hegemonik Erkeklik (Türkçesi 2019) kitabında, bu çeşitliliği ve ilişkiselliği gözler önüne seren vaka analizleri sunar. Kitabın son bölümünde yer verilen saha araştırmaları, 8-10 yaşlarındaki oğlan yüzücülerin takımdaki kızlara tepkileri; açık denizlerde petrol platformunda çalışan erkeklerin tehlikeli işler karşısındaki tutumları ve okulda akran zorbalığına maruz kalan erkek çocuklarının bu durumla nasıl başa çıktıkları gibi konuları ele almaktadır.

Havuzda ortak amaçlarla sportif etkinliklerde bulunan çocuklar için toplumsal cinsiyet havuz dışındaki serbest zamanda belirginleşmektedir. Eve ekmek getiren rolünü sürdürebilmek için iş güvenliği almak zorunda olduklarını söyleyen ve iş yerinde bu korumacılığı savunmayı erkeklik olarak içselleştiren petrol platformu işçileri, evde daha farklı davranabilmektedir. Şiddete başvurmayan oğlan çocukları, zorbalığa uğrayıp şiddet göstermeye mecbur kaldıklarında bunu yapabilmekte, evde ve okulda farklı erkeklikler inşa edebilmektedir.

Sonuç olarak, Hegemonik Erkeklik kitabı, farklı ülkelerde yapılan etnografik çalışmaların ve özelleştirilmiş alan araştırmalarının (sakatlık, spor, işyeri, kahvehane kültürü vb.) da gösterdiği gibi, erkekliklerin bir ilişkisellik içinde kurulduğunu ve farklı erkeklik inşalarına olanak sunan toplumsal süreçlerle kesişim halinde oluştuğunu gözler önüne serer. Messerschmidt, bizlere, toplumsal cinsiyetle ilgili büyük ölçekli değişimin ancak erkekliklerin çeşitlilik ve ilişkiselliği hesaba katılarak gerçekleştirilebileceğini hatırlatıyor.