Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Son yıllarda eşanlamlı sözcükleri yan yana kullanmak moda oldu! Sözgelimi “mutlu mesutsözü, Hilmi Yavuz’dan Elif Şafak’a uzanan geniş bir yazar çevresince kullanılıyor artık. Televizyon dizilerinin diyaloglarına bile girdi bu söz. Bizim gazetenin köşe yazılarında da zaman zaman karşıma çıkıyor. Örnek vermek gerekirse:

-“Kendine uygun vücudu bulup, buraları sadece uğruna ölünen değil, üzerinde mutlu mesut yaşanan bir yer yapana kadar…” (L. Doğan Tılıç, “Ruhlar Ölümsüzdür”, BirGün, 25 Ağustos 2015)

-“Gerçeğe gözlerini kapayıp, mutlu mesut kendi bataklığında boğulma tercihi halkındır.” (Enver Aysever, “Kabataş yalanı…”, BirGün, 6 Nisan 2016)

Nereden çıktı bu söylem? Anlamları aynı olan (biri Türkçe, öbürü Arapça) iki sözcüğü yan yana kullanmanın mantığı nedir? Anlamı güçlendirmek için mi başvuruluyor bu yönteme, söze alaysama katmak için mi? Hangi amaçla yapılırsa yapılsın, Türkçe açısından uygun bir yol olmadığı açık…

Eşanlamlı sözcükleri yanlış kullanma alışkanlığı “mutlu mesut”la sınırlı değil. “Hata veyanlış”tan “hâkim ve yargıç”a, “içtenlik ve samimiyet”ten “ilim ve bilim”e bir dizi ikilemenin hızla yayıldığına tanık oluyoruz. Hatta “hürriyet özgürlüğü” ve “kanun yasası” gibi gülünç tamlama örnekleriyle bile karşılaşabiliyoruz!

Aşağıdaki alıntılar, Türkçeyi ne denli savruk ve özensiz kullandığımızın çarpıcı örnekleridir:

Temel esas

Aklını laiklikle bozmuş AKP’li Meclis Başkanı İsmail Kahraman, tüm tepkilere karşın bildik söylemlerini sürdürüyor. Geçenlerde Milli Türk Talebe Birliği’nin 100. yıldönümünde yaptığı konuşmada sözü yine laiklik konusuna getirmiş ve “Laiklik, cumhuriyetin temel esaslarından değildir” demiş.

Laiklik düşmanlığı bir yana, adamın kullandığı dilin sefaletine bakar mısınız!

“Laiklik, cumhuriyetin temel esası” değilmiş!

Peki, “temel” ne, “esas” ne?

Türkçe Sözlük’ü açıp bakarsanız, “temel”in karşılığı olarak “esas” ve “asıl” yazıldığını göreceksiniz. “Esas” için ise “Bir şeyin özünü oluşturan ana öğe, temel” tanımı yer alıyor. Demek ki bu iki sözcük eşanlamlıdır, dolayısıyla bir arada kullanılması bilgisizliktir. Azılı laiklik düşmanlığının “temel”inde de zaten hep bu bilgisizlik yatmıyor mu?

* * *

“İlim ve bilim”

İlim ve bilime, kültüre ve sanata sırt çevirdiler.” (Zeynep Oral, “Bu Oyunu Bozacağız”, Cumhuriyet, 25 Ekim 2015) (Sevgili Zeynep, “ilim”le “bilim” arasında nasıl bir anlam ayrımı var?)

* * *

Hata ve yanlış

-“Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullarda ücretsiz olarak dağıtılan kitaplar hata ve yanlışlarla dolu.” (“Ders kitapları yanlışlarla dolu”, BirGün, 11 Kasım 2015, birinci sayfa spotu)

* * *

İçtenlik ve samimiyet

-“Yaz Dediler Ânı’da Necdet Subaşı anılarını içten ve samimi bir dille anlatıyor.” (Elif İstanbullu, “Yüzü ısınmayan adam”, Radikal Kitap, 19 Şubat 2016, Sayı: 779, s. 20).

-“… greve katılan işçilerin yaşadıkları zorlu mücadele koşullarını içten ve samimi bir şekilde anlatmaları salondaki izleyiciler üzerinde duygusal olduğu kadar sarsıcı etkiler yarattı.” (OlcayBüyüktaş, “İlham Kaynağı Olarak KAVEL”, Cumhuriyet, 28 Nisan 2016)

* * *

“Hürriyet özgürlüğü”

BirGün muhabiri Elçin Yıldıral, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün cezaevinden salıverilmelerini sağlayan Anayasa Mahkemesi kararını hukukçulara yorumlatmış. Gazetemizin 27 Şubat 2016 günlü sayısının birinci sayfasında kutu içinde verilen “AYM’nin kararı dava için önemli” başlıklı haberin spotu şöyle:

“Hukukçular, kararın sadece tutukluluk açısından değil basın ve hürriyet özgürlüğü açısından da ele alındığına dikkat çekti.”

Belki spotu yanlış yazmış arkadaşlar diyerek, haberin 6. sayfadaki devamını da okudum. Aynı yanlış orada da yinelenmiş. Yani muhabir arkadaşımızın dalgınlığı ile düzeltmenlerin dikkatsizliği birleşince, böyle gülünesi bir durum çıkmış ortaya.

Söylemeye gerek var mı bilmiyorum: “Özgürlük” sözcüğü, Arapça “hürriyet”in eşanlamı ve Türkçe karşılığıdır.

* * *

Yargıç ve hâkim”

Yargıç ve hâkimlerin tüm kamu görevlileri gibi seçimle gelmesi ve halk tarafından görevden alınabilmesi ilkeleri benimsendi.” (Fatih Yaşlı, “Paris Komünü, laiklik, cumhuriyet”, BirGün, 25 Mayıs 2016).

* * *

“Kanun yasası”

-“Milli Eğitim Teşkilat Kanunu Yasası’nda değişiklik yapan tasarı ile …” (“Eğitime son darbe tasarısı”, Nurcan Gökdemir, BirGün, 1 Haziran 2016, birinci ve 3. sayfa)

* * *

Sözün özü: Türkçe sözcüklerin yanına, o sözcüklerin başka dillerdeki karşılıklarını koymak, bize anlatım zenginliği kazandırmaz; tam tersine, sözcükleri bilinçli kullanmadığımızı gösterir.