2 Temmuz futbol için de bir kaybın günüdür. Yirmi bir yıl önce o gün Kolombiya milli takımı oyuncusu Andres Escobar, 1994 Dünya Kupası grup maçında Amerika karşısında kendi kalesine gol atıp takımının elemmesine sebep olduğu için öldürüldü.
Andres, Kolombiya'nın Medellin kentinin küçük bir kasabasında doğup birçok yaşıtı gibi aklını futbol ile bozmuştu. Ailesinin ve yakın çevresinin dediğine göre efendi, disiplinli, saygılı bir çocuktu. Zaten profesyonel futbol hayatında da kendisine "futbol centilmeni" lakabı verilecekti. Kısa zamanda sivrildi, teknik adamların dikkatini çekti. Ülkenin en iyi defans oyuncularından biri olması da kimseyi şaşırtmadı.
Diğer taraftan Kolombiya bir kaosun içinde, şehirler mafya babalarının arasında bölüşülmüş, yeraltı kurallarına göre yaşar haldeydi. Bu mafya babalarının en ünlüsü de Andres'in adaşı meşhur Pablo Escobar'dı. Neredeyse ülke yönetimini eline almış, parasının gücüyle meclis üyesi olmuş; Kolombiya uyuşturucu trafiğini elinde tutan, günde 50 milyon dolar kazandığı görülen, Forbes'a göre dünyanın en zengin adamlarından biri olan Escobar.
Kanunsuz yollardan elde edilen para bu kadar çok olunca, kara para aklanması için tek yol vardı: Futbol. Sonuçta milyonlarca dolarlık ekonomiydi, biletler ve tüm masraflar nakit yapılıyordu. Bu durumda Kolombiya takımlarının aynı şehirler gibi mafya babaları arasında bölüşülmesi de kaçınılmaz oldu. Kolombiya mafyası dünya futboluna "narko-futbol" terimini kazandırmıştı. Pablo da hem zengin hem de tam bir futbol aşığıydı. Parasını aklamak için takımını seçti. Atletico Nacional artık iki Escobar'ındı. Hem Andres hem Pablo Escobar. Nacional takımının neye ihtiyacı olsa anında karşılandı. Yeni sahalar yapıldı, fakir mahallelerin çocukları kampa alındı, maddi durumları hiç de iyi olmayan profesyonel oyuncular rahat etti. Tabii tüm bunların sonucu olarak Kolombiya futbolu yükselişe geçti.
1994 Dünya Kupası son eleme maçında Güney Amerika kıtasının futbol devlerinden biri olan Arjantin'e beş gol attığında Kolombiya milli takımının yıldızı iyice parlamıştı. Futbolcular reklamlarda oynayamaya, ülke imajı değişmeye başladı. Pele, kupadaki favorinin Kolombiya olduğunu söyledi. Bu sırada Pablo teslim olup, lüks hapishanesine girdi. Girmeden önce bir futbol sahası bile yaptırılmasını isteyecekti. Ülkenin en medyatik kişiliği için cezaevi önünde sürekli gazeteciler bekliyordu. Ve bir gün o ziyaretçilerden birinin Kolombiya kalecisi, Higuita olduğu görüldü. Milli takım ve ülke imajı bu kadar yükselirken buna müsade edilemezdi. Milli kaleci tutuklanarak cezaevine kondu. İşte tam da bu nedenle Andres kendi kalesine gol attığında karşısında Higuita değil, yakından tanıdığımız Oscar Cordoba olacaktı.
Hapishanede öldürüleceği haberini alan Pablo kaçtı. Kaçışıyla ülke karıştı, Amerika narko-teröristin bulunması için asker desteği yolladı ve sonunda Pablo Escobar ölü ele geçirildi. Tüm fakir halk cenazesinde hazır bulundu. Kız kardeşinin de dediği gibi onun ölümüyle her şeyin biteceğini düşünmek saflık olurdu. Geride kalan mafya babaları onun yerini almak için savaşıyordu.
Tüm bu olanların gölgesinde Kolombiya milli takımı tehditler altında gönderildi Amerika'ya. Kazanmaktan başka çare yoktu zira mafya Kolombiya üzerine büyük bahisler oynamıştı. Andres aldığı teklifler arasından kendini en çok Milan'a yakın hissetmiş, dönüşte evleneceği nişanlısıyla oradaki yeni hayatının hayallerini kuruyordu. "Ülkemizdeki şiddete değil oyunumuza konsantre oluyoruz." demişti verdiği bir röportajda. Romanya karşısında kaybedilen maçtan sonra durumlar iyice karıştı. Futbolculardan birinin babası ülkesinde öldürülmüş, çoğu kendi ve ailesi için ölüm tehditi almıştı. Futbolcuların evlerine polisler yollandı, aileleri kontrol edildi. Ve Amerika karşısına tüm bu endişelerle çıkıldı. Saldırdıkça saldıran Kolombiya golü bulamadı. Ve nadir Amerika ataklarından birini savuşturmak isteyen Andres Escobar topa müdahale etti. Golcünün vurduğu yere doğru hareket eden Cordoba'nın dönmesi için çok geçti. Escobar kendi kalesine attı golü. O an Medellin kentinde Andres'in küçük yeğeni annesine "onu vuracaklar." diyecekti. Maç bitti ve Güney Amerika takımı elenerek ülkesine döndü. Andres kendi kalesine attığı o ilk ve tek golü hiç izlemedi.
Eve dönünce biraz olsun rahatlayan Andres arkadaşlarıyla gittiği bar çıkışında altı kurşunla vuruldu. Olay sıradan bir bar kavgası olarak örtbas edildi. 27 yaşındaki futbolcu için büyük bir tören yapıldı.
Kolombiya futbolunun çöküşünde iki Escobar'ın ölümünün büyük rol oynadığı söylenir. Ve hatta Pablo yaşıyor olsaydı, işlerin farklı olacağını; Andres'in de ölmeyeceğine inananlar çoktur. Bugün Kolombiya'da suç oranı yarıya inmiş gözüküyor. Darısı tüm dünya futbolunun başına.