Koray Sazlı “Müziği sanat olarak gören, bilen, düşünen ve yapmaya çalışan bir besteciyim… Müzik ve endüstri aynı cümlede geçtiğinde zaten değerini, anlamını ve sanat özelliğini yitiriyor” diyor.

Eserleriyle sınırları aşan bir kompozitör: Koray Sazlı
Fotoğraf: Koray Sazlı Arşivi

Ozan Eren

Sanat dünyalarında önemli bir yer edinmiş sanatçılar genellikle küçük yaşlarda sanata yönelmiş; uzun yıllar emek harcayarak yeteneklerini geliştirmişlerdir. Sanatçıların birçoğu dikkat çekici müzik kariyerlerinin yanı sıra müziğe adanmış yolculuklarında farklı zorluklarla baş etmek zorunda kalmışlardır. Yeterince destek göremediği için sanata yönelimi gecikmiş veya sanat dünyasıyla bağlarını koparmış sanatçılara rastlamak mümkündür.

Bu haftaki yazımda ele alacağım Koray Sazlı, dikkat çekici özgün eserleriyle öne çıkan yetenekli bir kompozitör olmasının yanı sıra müzik kariyerine yönelimi Sazlı’nın yakın çevresi, öğretmenleri ve birtakım özel destekçileri tarafından hararetle desteklenmiştir.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Ses Sanatları Tasarımı Anabilim Dalı Başkanlığı görevinin yanı sıra aynı üniversitede lisans ve lisansüstü dersler veren Doç. Dr. Koray Sazlı’yla, editörlüğünü üstlendiğim bir eser kitabı* vesilesiyle Mart 2021’de tanışmıştım. Müziğe geniş bir çerçeveden bakışı, açık fikirliliği ve nazik tavırlarıyla Sazlı’nın sanatçı duruşu dikkatimi çekmişti. Bu haftaki yazım için e-posta üzerinden Sazlı’yla iletişime geçip müzik yolculuğuna, sanat kariyerinde yaşadığı zorluklara ve bir kompozitör olarak kendisini sanat alanında nasıl konumlandırdığına dair sorular yönelttim.

1973, İstanbul doğumlu olan sanatçı, 8 yaşında piyano dersleri alarak müziğe yönelmiş. 1984 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Devlet Konservatuvarı Gitar Bölümü’ne girmiş ve 1994’te bu bölümden mezun olmuş. Lisansüstü eğitimini Boston Üniversitesi Kompozisyon Bölümü’nde tamamlayan Sazlı, 2005’te doktora eğitimini bitirmiş (Sazlı 2022).

Sanatçıların ve kompozitörlerin hayatları mücadelelerle geçer. Bazen de psikiyatrik hastalıklar veya gelişen sakatlıklar, bedensel engeller nedeniyle müzik tutkunları kariyerlerine ara vermiş veya sanat yolculuklarını sonlandırmışlardır. Örneğin, çello virtüözü Jacqueline Mary du Pré’ye 28 yaşındayken MS tanısı konulmuş; bu yüzden erken yaşta müzik kariyerini bitirmiştir. Beethoven’sa hayatının belli bir dönemini ciddi işitme kaybıyla geçirmiştir.** Mozart, Schumann ve Tchaikovsky psikiyatrik hastalıklardan muzdarip olurken Mozart’ın ayrıca Tourette Sendromu’na sahip olduğu iddia edilmektedir.*** Diğer yandan, Âşık Veysel, Joaquin Rodrigo, Stevie Wonder, Ray Charles gibi 20’nci yüzyıla damgasını vurmuş öncü müzisyenler doğuştan kısa süre sonra veya erken çocuklukta görme yetilerini kaybeden müzisyenler arasındadır. Sazlı’ysa 8 yaşında görme yetisini kaybetmiş; ama müzik tutkusundan hiç vazgeçmeyerek engelleri ve sınırları aşmayı başarmış bir kompozitördür. Müzisyen, erken yaşta görme yetisini kaybetmesinin getirdiği avantajları ve dezavantajları şu şekilde ifade etti:

“Görme yetimi kaybetmek, müzik hayatımda bence iki yönden dönüm noktası getirdi. Gittiğim ve çalıştığım alanlarda, kurumlarda hep ilk oldum. Bu nedenle, birçok şeyi çözecek kişi olarak da ilk olmak zorunda kaldım… Eser yazarken, tabii ki büyük zorluklar yaşıyorum. Eserlerimi mürekkep notaya geçirme konusunda mutlaka başka kişilere ihtiyacım oluyor. Bu konuda, hiçbir karşılık beklemeden ve çoğu zaman günlerini ve gecelerini feda eden sevgili dostum ve kardeşim Hakan Kamalı’ya minnettarım… Yeterince partisyon okuyamamak, eserleri yazdırırken çok vakit kaybetmek, yaptığım işin dezavantajları. Şu anda, teknolojinin ulaştığı nokta, henüz bu müzik türünü yazma konusunda görme engellilere bir kapı açamadı ama, ben büyük umut görüyorum ilerisi için.” (Sazlı 2022)

Sazlı, konservatuvar yıllarında, birkaç kez TRT’nin televizyon kanallarındaki programlara katılmasının müzik kariyeri açısından ilk motivasyonlardan biri olduğunu belirtti. Kompozitör, Boston Üniversitesi’ndeki yüksek lisans eğitimini tamamlamak için şartlardan biri olan mezuniyet konserinde baştan sona kendi eserlerinden oluşan bir programın olmasından dolayı ayrıca heyecanlanmış. Sazlı, Boston Üniversitesi’nden mezun olduğu yıl okulun en prestijli ödülü olan Kahn Kariyer Atılım Ödülü’nü kazanmasını da müzik kariyeri açısından önemli görmekte (A.g.k.). Farklı çalgılar ve oda müziği toplulukları için eserler ve orkestra eserleri üreten Sazlı, bu ödül dışında birçok ulusal ve uluslararası yarışmada ödül sahibi.

Sanatçıya kendisini en çok etkileyen ve müzik kariyerine yön veren bestecileri ve müzisyenleri sorduğumda uzun bir isim listesi çıktı karşıma. Sazlı’yı “on gün gibi kısa bir zamanda konservatuvar giriş sınavlarına çalıştıran ve hiçbir ücret almayan Yücel Elmas”ın yanı sıra Sazlı’nın MSGSÜ ve Boston Üniversitesi başta olmak üzere öğrencisi olduğu Ertan Birol, Tursunay Musabay, Babür Tongur, Marjorie Merryman, Samuel Headrick, Theodore Antoniou, Martin Amlin, Richard Cornell, John Daverio, Joel Sheveloff, Jeremy Yudkin bu değerli isimler arasında (A.g.k.). Kanun sanatçısı Ruhi Ayangil’in ve YTÜ dekanı Turan Sağer’in de Sazlı’ya önemli bir desteği olmuş. Kompozitörün eğitimi için yurt dışına gitmesi sürecinde ve sonrasında maddi-manevi desteğini esirgemeyen Zeynep Taşkent’in de Sazlı için ayrı bir önemi var (A.g.k.).

Müzikal eğilimlerinin belirmesinde Bach ve Mozart’tan başlayıp Webern ve Schönberg’e uzanan geniş bir besteci etkisinden bahseden müzisyen özellikle Türkiye’de, birkaç istisna dışında, 20’nci yüzyıl müziğinin bile yeterince takip edilmediğini belirtmekte. Türkiye’de özellikle gitar ve şan alanlarını yeniliğe kapalı bulan Sazlı bu alanlara dair şu tespiti yaptı: “…neredeyse hiçbir şeyi takip etmeyen konumdalar. Bu iki alanda da çok iyi birkaç icracı ve öğretmen var tabii. Benim söylediklerim genel bir tespit.” (A.g.k.)

Sanatın değerini tayin ederken onu endüstriden ayıran Sazlı’nın müzik ve endüstriyi ayrı konumlandırması dikkat çekiciydi: “Müziği sanat olarak gören, bilen, düşünen ve yapmaya çalışan bir besteciyim… Müzik ve endüstri aynı cümlede geçtiğinde zaten değerini, anlamını ve sanat özelliğini yitiriyor” (A.g.k.). Sanatçının Türkiye’de takip ettiği ve önemli gördüğü besteciler arasındaysa Özkan Manav, Hasan Uçarsu, Ahmet Altınel, Mehmet Nemutlu, Tolga Yayalar, Tolga Tüzün, Armağan Durdağ, Alper Maral, Ceyhun Şaklar gibi isimler var. Öte yandan, Türkiye’de müzik alanındaki yeri ve konumuna dair değerlendirmenin kendisi dışındakiler tarafından yapılması gerektiğini belirten kompozitör mütevazı duruşuyla dikkat çekmekte (A.g.k.).
“Besteci ile yorumcu arasındaki en büyük fark, birinin boş, diğerinin dolu kâğıtla çalışmasıdır” (A.g.k.) diyen Sazlı’nın dolduracağı kâğıtları ve adının anılacağı sayfaları merakla takip ediyor olacağım.

*Bahsi geçen kitap Mart 2023’de basılacaktır.

**Müzikolog Theodore Albrecht, Beethoven’ın işitme kaybına rağmen, sanılanın aksine tamamen sağır olmadığını ve iç kulağıyla notaları duyabildiğini iddia etmektedir (Alberge 2020).

***Bu iddia İngiliz besteci James McConnell’a aittir (Gore-Langton 2004).

Kaynaklar:
Alberge, D. (2020, 1 Şubat). Deaf’ genius Beethoven was able to hear his final symphony after all. The Guardian. Erişim adresi: https://www.theguardian.com/music/2020/feb/01/beethoven-not-completely-deaf-says-musicologist
Gore-Langton, R. (2004, 13 Ekim). I know what made Mozart tic. The Telegraph. Erişim adresi: https://www.telegraph.co.uk/culture/music/3625399/I-know-what-made-Mozart-tic.html
Sazlı, K. (2022). Kişisel görüşme. 19 Aralık, İstanbul-Londra.