Eşit bir yaşam talep ediyorlar
Görme engelli yurttaşların sorunlarına yönelik araştırma yapan Dr. Avşaroğlu, “Körlerin aktif mücadele veren genç kuşağının eşit ve engelsiz hayat istekleri gerçekleştiğinde yapabileceklerinin sınırı yok. Onlar yaşadıkları sorunların çözümü için yol haritası da sunuyor” dedi.
Tuğçe Çelik
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılından beri desteklenen bu günde engellilerin uğradığı ayrımcılığa karşı toplumda farkındalık yaratılması ve engelli haklarına dikkat çekilmesi amaçlanıyor.
Ülkemizde engellilerin yaşadığı problemler uygun tasarlanmayan ev ve mekanlardan başlayarak sokağa adım attıkları anda şehir planlamasının uygunsuz oluşuyla artış gösteriyor.
Beykent Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Dr. Batuhan Avşaroğlu, “İstanbul’da Kör Bireylerin İlişkisel Deneyimlerinin Elizabeth Grozs’un Uçucu Bedenler Düşüncesi ile İncelenmesine Dair Niteliksel Bir Çalışma” başlıklı araştırmasında İstanbul’da görme engelli yurttaşların yaşam deneyimlerini derinlemesine görüşmeler yaparak ele aldı. Avşaroğlu, “Körlerin yaşadığı sorunların başında onlar için bağımsız yaşama ulaşmada temel şartlar olan beyaz baston, Braille imkanlar ve teknolojik cihazlara erişmeyi zorlaştıran sosyoekonomik problemlerin çözülmemesi yer alıyor” diyor. Sosyolog Avşaroğlu ile görme engelli yurttaşların sorunlarını ve kör hareketini konuştuk.
KAZANIMLARI PRATİKTE YOK
Türkiye’de körleri kapsayıcı bir şekilde tasarlanmamış ve erişilebilir olmayan koşullardan dolayı sorunlar yaşandığına dikkat çeken Avşaroğlu, “Sokaklarda ve binalarda kılavuz çizgilerin çoğu zaman olmaması, ulaşımda Braille alfabeyle düzenlenmiş bilgilendirmelerin ve sesli yönlendirmelerin olmaması, olsa da çalışmaması gibi göstergeler onların pratikte her gün sıklıkla karşılaştıkları problemlerin devam ettiğini gösteriyor. Yasal olarak ise kamusal alanda banka ve noter gibi kurumlarda şahitsiz işlem yapabilmek gibi körlerin mücadeleyle kazandıkları hakları pratikte kullanmalarının önündeki engeller onların ayrımcılıkla doğrudan karşılaştıkları bir alan. Pratikte mücadeleyle kazandıkları haklarını kullanmalarının engellenmesinden ve sokakta onlara herkesten biri gibi saygılı davranmayan kişilerin yersiz tepkilerinden sıklıkla rahatsızlar. Kişisel mücadelenin ötesinde de körlerin Türkiye’de ve uluslararası düzeyde verdikleri hak temelli kolektif bir mücadelenin süregeldiğini de söyleyebilirim” dedi.
DİJİTALLEŞME DEĞİŞTİRDİ
Dijital ve teknolojik gelişmelerin erişilebilirlik açısından körlerin hayatında büyük bir dönüşüm yarattığını belirten Avşaroğlu, “Braille, baston ve bilişimde temellenen söz konusu teknolojik gelişmeler körlerin hayatına olumlu etki ediyor. Buna karşın teknolojik ve dijital imkanlara yaygın olarak erişimin herkes için sosyal ve ekonomik açıdan eşit şartlarda gerçekleşmemesi körler için dezavantaj sağlayabiliyor” dedi. Avşaroğlu şöyle konuştu: “Dijital dünyada körlerin erişilebilir birçok sosyal platformda ister kolektif mücadelenin dijital yönünü desteklemek için olsun ister sadece kendini ifade etmek için olsun yer alması körlerin görünürlüklerine ve faaliyetlerine olumlu etki ediyor. Özellikle COVID-19 salgınıyla birlikte herkesin evlere kapanmasıyla internet tabanlı çevrim içi dijital olanakların öneminin daha fazla anlaşılarak özellikle bu dönemden itibaren körlerin dijital olarak ayrışmasının etkilerinin azalmaya başladığını söyleyebilirim. Bu açıdan kişisel farklılıkların engel oluşturmadığını çoğu zaman körler örneğinde olduğu gibi dışsal koşulların engellenmişliği getirdiğini düşünüyorum. Türkiye’de körlerin şu an aktif mücadele veren genç kuşağının eşit, erişilebilir ve engelsiz hayat olarak özetledikleri talepleri gerçekleştiğinde yapabileceklerinin sınırı olmadığı düşüncesine katılıyorum. Dolayısıyla körlerin eşit, erişilebilir ve engelsiz hayat talepleri ve karşılaştıkları problemlerin çözümünde körlerin savundukları önemli bir yol haritası sunmaktadır.”
***
TEKNOLOJİ DAYANIŞMA FİKRİNİ CANLANDIRDI
Avşaroğlu, Türkiye’de körlerin verdiği hak mücadelesinin tarihine dikkat çekti. Avşaroğlu şunları kaydetti: “Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren politikaların olabildiğince sosyal devlet anlayışına uyarak şekillendiği modern dönemden bahsedebiliriz. Bu dönem sivil mücadelenin başladığı kör hareketinde 1950’ler engelli ve kör sivil toplum örgütlerinin alanda örgütlenmeye başladığı zamandır. 1980’lerden sonra neoliberal politikaların yoğun olarak uygulanmaya başlandığı süreçte ise devlet refah hizmetlerini artık sivil toplumla paylaşmaya başlamıştır. 2000’lere kadarki dönemde kör sivil toplum örgütlerinin lobicilik ve yasal faaliyetlerinin zaman zaman sokakta protestolarla desteklenerek en aktif olduğu döneme geçilmiştir. Bu dönemde körler birçok kez kalabalık şekilde sokak eylemleri gerçekleştirmiş, sokak hareketlerinin etkisi sonucunda yasa yapıcı komisyon faaliyetlerinin hazırlığı içinde yer almıştır. Aynı zamanda körler Birleşmiş Milletler nezdinde aktif tartışma ve çalışmalara katılarak Türkiye’de engelliler hakkında raporların oluşturulmasında etkili olmuşlardır. Yakın süreçte ise kör hareketinde sivil toplum temelli yaklaşımlar, faaliyetler ve mücadelenin gerilemeye girdiğini düşünüyorum. Örgütsel alanda dağılmanın yoğun olarak hissedilmeye başlandığı 2010’lara varan modern dönem sonrasındaki parçalanışı ise postmodern dönem olarak adlandırabilirim. 2010’larla birlikte sonuçları hissedilmeye başlanan neoliberal politikaların sivil toplumdaki yansıması olarak postmodern dönemin hak temelli hareketteki dağılış ve gerilemeye olan etkisi körlük hareketinde günümüze değin yaşanagelmektedir. Körlük mücadelesindeki söz konusu parçalı yapının alana hak temelli olmayan yeni birçok sivil toplum örgütlerinin katılmasıyla arttığını ancak COVID-19 salgınıyla birlikte dijital ve teknolojik araçlarla dönüşerek yeniden birlikte çalışma fikrinin yerleşmeye başladığını söyleyebilirim.”
***
DEVLET BİZİ DUYMUYOR, YOK SAYIYOR
Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Şükrü Boyraz, Dünya Engelliler Günü için yapılan ortak basın açıklamasında, “Türkiye’de engellilere bakış açısı giderek daha da olumsuz hale gelmiştir” dedi. Boyraz şunları kaydetti: “Uluslararası sözleşmeler ülkemizde işlerliğini yitirmekte ve var olan haklarımız günden güne elimizden alınmaktadır. Yaşadıklarımızı dile getiriyor olsak da engellileri duyan bulunmamaktadır. Birçok engelli ailesinin evde bakım desteği kesilmiş, emeklilik aylığı da yapılan yönetmelik değişikliği ile kesintiye uğramaktadır. Karşımıza çıkarılan bu engellerin ortadan kaldırılması için yeterli desteği bulamamaktayız. Tam tersine insanlık onurunu zedeleyen yaklaşımlarla karşılaşmaktayız. Hayat pahalılığının beraberinde gelen yoksullaşma engellileri ağır biçimde etkilemektedir. Devletin yok sayması nedeniyle engelliler adeta dilenmeye mahkum hale getirilmektedir. İnanıyoruz ki engellerden arınmış, eşit ve erişilebilir bir dünya bizler için de gelecektir.”
***
ENGELLİLER NE İSTİYOR?
• SGK’nin verdiği destek yetersiz. Ürün fiyatları ile destek miktarları arasındaki uçurum kapatılmalı, sağlık desteğine erişim sağlanmalıdır.
• Engelli raporu almak veya yeniletmek kolaylaştırılmalıdır.
• Engelli Kamu Personeli Sınavı’na giren, başarılı olan yüzlerce engellinin ataması yapılmalıdır.
• Özel sektörde 4857 Sayılı Yasa ile konulmuş engelli kotalarının uygulanmasına yönelik denetimler sıklaştırılmalıdır.
• Toplu ulaşım araçlarının engelliler için erişilebilir hale getirilmesini düzenleyen 5378 Sayılı Yasa’nın ilgili hükümleri hayata geçirilmelidir. Engellilerin ulaşım hakları sağlanmalıdır.