1 Mayıs Dünya Emek ve Dayanışma Günü’nü Maltepe Miting Meydanı’nda kutlayan yüzbinlerce emekçi; eşit, özgür, laik, adaletin, barışın, dayanışmanın olduğu bağımsız bir Türkiye’nin mutlaka kurulacağını haykırdı, Saray’a karşı mücadeleden vazgeçmeyeceğini duyurdu.

Eşit ve özgür Türkiye’yi hep birlikte kuracağız

HABER MERKEZİ

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kapsamında Maltepe Miting Meydanı’nda yüz binlerce emekçi bir araya geldi. Coşkunun ve enerjinin yüksek olduğu kutlamalarda erken saatlerde alanı doldurmaya başladı. Alanın dolmasının ardından emek ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu.


İlk olarak Gezi Davası’nda 18’er yıl hapis cezasına çarptırılan ve cezaevinde bulunan Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın 1 Mayıs mesajları okundu. Mesajda şöyle denildi: “1 Mayıs’ı, 1 Mayıs meydanında, Taksim’de kutlayacağımız günlerde hep birlikte olacağız. Zulme karşı direneceğiz. Birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız. Hepinize Bakırköy ve Silivri cezaevlerinden selamlar. Yaşasın 1 Mayıs.”

GEZİ’YE SELAM

Mektubun okunmasından sonra konuşma yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Mücella (Yapıcı) abla biz de seninle gurur duyuyoruz. 1 Mayıs meydanında söz veriyorum. Onların sözleri 1 Mayıs Meydanı’nda emanettir. Bu meydanda en çok ihtiyacımız olan şeyin birbirimizin gözlerini bakmak, yumruklarımızı kaldırmak. Bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın mücadelemiz. Hep birlikte değiştireceğiz. Yeni bir toplumsal düzeni kendi ellerimizle kuracağız” dedi.

Çerkezoğlu’nun ardından söz alan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise “Bu baskıcı otoriter iktidarı uyarmaya çalışıyoruz. Zamlara, adaletsizliğe hep birlikte ‘dur’ diyoruz. Bugün ülkemizde genç işsizlik aldı başını gidiyor. İşçi cinayetlerinde katliam yaşanıyor. Eşitlik, özgürlük, barış için 'artık yeter' diyoruz. 'Mücadeleyi büyütme zamanı' diyoruz. Elektriğe ve doğal gaza yaptığı tüm zamların geri almasını istiyoruz. KHK’li arkadaşlarımızın işlerine iade edilmesini istiyoruz" açıklamasını yaptı.

HESAP SORACAĞIZ

"Gezi onurumuzdur" diyerek sözlerine başlayan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, şunları dile getirdi: "Düzenleri sona erecek diye korkuyorlar. Peşkeş çekilen yerlerin hesaplarını soracağız diye korkuyorlar. Tabii ki hesabını tek tek soracağız. Yalancı tanıklarla, kurmaca davalarla, yalan haberlerle saldırıyorlar. Zannediyorlar ki kendileri korkuyor bizi de korkacak sanıyorlar ama biz korkmuyoruz. Eşit, özgür, laik, adaletin, barışın, paylaşmanın olduğu bağımsız bir Türkiye’yi mutlaka kuracağız."

Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı da “İşçi sınıfının birlik ve dayanışma gününde bu mücadelenin de diğer mücadeleler gibi birlikte kazanılabileceğini bilenlerdeniz. Toplumda sağlıksızlık üreten ne varsa ona karşı mücadelemiz” şeklinde konuştu.
Kutlamalar kapsamında Bandista, Ruhi Su Dostlar Korosu, Kardeş Türküler sahneye çıkarak eşitlik, özgürlük şarkılarını söyledi. Öte yandan Valilik, 1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen 192 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

***

Mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmek yok

İstanbul’daki kutlamalarda okunan ortak metinde AKP’nin emekçilerin ve halkların özgürlük mücadelesine engel olamayacağı, sınıfsal eşitsizliklerin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de derinleştiği belirtilerek, adaletsiz düzene karşı mücadeleden asla vazgeçilmeyeceği vurgulandı. Adem Merestavi’nin Arapça, Betül Oral’ın Türkçe, Heval Bozdağ’ın ise Kürtçe okuduğu metinde şu başlıklar öne çıktı:

Gezi davasında yeni bir AKP darbesiyle cezalar vererek bastırmak istediler. Hep birlikte daha gür haykırıyoruz, Gezi bütün ülkenin yüz akıdır, direniş sembolüdür. Bu karanlık gidecek, Gezi kalacak. Gezi’yi dün savunduk, bugün savunuyoruz, yarın da savunacağız.

Sömürünün çarkları milyonlarca işçinin, emekçinin canıyla, kanıyla döndürülmeye çalışılıyor.

Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkımız ortadan kaldırılıyor, KHK’lar ve geçici 35. madde eliyle on binlerce kamu emekçisi hukuksuzca ihraç ediliyor. Sendikalı oldukları için binlerce işçi işten çıkarılıyor.

Gölgesini satamayacağı ağacı kesen kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturasını milyonlarca insan canlarıyla, doğa ise geri dönüşü olmayan tahribatlarla ödüyor.

Emperyalist savaşlar her geçen gün daha geniş coğrafyalara yayılıyor, savaşın alevleri işçi ve emekçileri yakıyor.

Bu düzen yurttaşların hakkını, hukukunu çiğniyor, adaletsizliği büyütüyor. Seçme, seçilme hakkı yok sayılıyor, belediyelere kayyumlar atanıyor, vekiller cezaevlerine konuyor.

Şovenizm, cinsiyetçilik, ırkçılık ve mezhepçilik krizi yönetmenin bir yolu olarak ülkemizin ve halkın geleceğini tehdit ediyor.

Sınıfsal eşitsizliklerin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliği de derinleşiyor, kadınların omuzlarına yıkılan hane içi iş ve bakım yükü artıyor. Kadına yönelik şiddet tırmanıyor.”