İsveç solu için hezimet kabul edilen 2010 seçimlerinde, yüzde 5.6 oy oranıyla parlamentoda 19 sandalyeyle temsil edilen Sol Parti’nde, geçen yıl aralık ayında, genel başkanlık koltuğuna oturdu. Kamuoyu yoklamalarına göre, son bir aylık süreçte partisinin oy oranında yüzde 4’lük bir artış sağladı. Zaferle çıktığı parti kongresi sonrasında, her üç kişiden birinin oyunu aldığını Sol Parti üyelerine, 47 yaşındaki, taze başkan Jonas Sjöstedt ilk şöyle seslendi: “Tek başıma hiçbir şey yapamam ama sizlerle önümüzdeki seçimi kazanmaya sabırsızlanıyorum.”

Koşullar tepetaklak olmazsa ‘Tek başına’ asla iktidar şansı olmayan partisi için Sjöstedt, önce İsveçli kadınların kalbini kazandı. Son dönemlerde ideolojisini, sosyalizm ve feminizm olarak açıklayan, kuruluşu 1917’ye dayanan Sol Parti’nin, eşitlik söylemini, tekrar büyük harflerle dillendirilmesini sağladı. Uzun zamandır kimselerden duyulmayan kadın-erkek eşitliğine el uzattı. Kısa sürede İsveç’teki kadın seçmenin yüzde 13’ünü partisine çekti.

Siyasi hayatı boyunca, tam 11 yıl, Sol Parti’yi, Avrupa Parlamentosu’nda temsil etti. 2010 seçimlerinde, Sol Parti’den İsveç Meclis’e girene kadar hayatının son dört yıllını, diplomat olan karısıyla birlikte Amerika’da geçirdi. New York’ta, Amerikan Sosyalist Partisi’nde aktif olarak çalıştı. Amerika’da sosyalizm için yapacak pek bir şey bulamamış olacak ki Jonas Sjöstedt, bu dönemde arka arkaya üç dedektiflik romanı birden yazdı.

Genel başkanlık seçimi sonrası, ilk basın toplantısında Sol Parti’nin onun önderliğinde sadece “Hayır” diyen bir parti değil, Yeşiller Partisi’yle mücadele ederek önde giden çevreci parti olmayı amaçladığını açıkladı. Çevreci parti olmak için sonraki adımı pek bir keskin oldu. Partinin enerji politikasından ödün vermemek için “Olası bir iktidar ortaklığı durumunda bile muhalefette oturalım mı?” sorusuyla geldi. 2014 seçimlerinde İsveç solunu temsil eden Sosyal Demokrat Parti, Sol Parti ve Yeşiller Partisi bir seçim ortaklığına giderse seçim kazanılsa bile bu platform, İsveç’teki nükleer santralleri kapatmaya yanaşmazsa Jonas Sjöstedt’in Sol Parti’si, hükümette yer alıp almamayı oylayacak. Sol platformun seçim ittifakına sıcak baktığını açıklayan Sjöstedt, olası iktidar ortaklığına parti üyelerinin oylarıyla karar vereceğine şimdiden söz verdi.

Her ne kadar artık böyle anılmak istemeseler de, partilerinin isminden “komünist” ibaresini 1990’dan beri kaldırmış olsalar da onlar İsveç’in komünistleri. İsveç’te komünist olmak riskli iş, bundan dolayı olacak ki Sol Parti’ye üye olmak da cesaret istiyor. Bu korkuyu kırmak isteyen yeni genel başkan Jonas Sjöstedst, “Sol Parti’de üyeler karar verecek, partiye üye olup olmadığın fark edecek” diyor. Son seçimlerde fena çuvallamış olsa da partinin, İsveç’te yüzde 10 ila yüzde 15 arasında bir seçmen potansiyeline sahip olduğu söyleniyor. İşi çok kolay olmasa da ‘eski’ komünistlerin yeni başkanı Jonas Sjöstedt, 2014’teki seçimlere kadar bu aralığa, sosyal adaletle ekolojik sürdürülebilirliği kombine ederek yükselmeye çalışacak.

2010 seçimlerinden beri İsveç’in sol partilerindeki liderlik koltuğunda değişmeyen yüz kalmadı. Soldaki yeni liderlerin sabırsızlıkla beklediği 2014 seçimleri, ülke için tarihi bir dönüm noktası olacak. Bir yanılgıya düşülür ve sol partiler, sadece kendi aralarından seçmen yarışına girişirse bu ırkçı parti, İsveç Demokratları’nın işine yarayacak. İki yıl sonraki seçimler İsveç ve sol için yol seçimi olacak.