Google Play Store
App Store

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu altın madenciliğinin bölgeye verdiği zararlara dikkat çekti. Yaşam savunucuları ‘‘Madencilik faaliyetleri su ve tarımı tehdit ediyor. Yaşam alanlarımızı koruyacağız" dedi.

Eskişehir Havzası tehdit altında

HABER MERKEZİ 

Eskişehir’deki yaşam savunucuları altın madenciliğin Eskişehir ve Sakarya Havzası’nı yok edeceğine dikkat çekerek ‘‘Temiz suyun, temiz havanın, temiz tarımın geleceğimiz için altından daha değerli olduğunu bildiğimiz için karşıyız’’ değerlendirmesini yaptı.

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu ile TEMA Vakfı öncülüğünde önceki gün düzenlenen panele yaşam savunucularının yanı sıra belediye başkanları ve çok sayıda millevekili de katıldı.

ATIK ÜSSÜ OLACAK

Panelde konuşan TEMA Vakfı’ndan Deniz Ataç, Alpagut-Atalan’da yapılmak istenen projeye ilişkin ‘‘Şu anda izin alınan projenin ÇED alanı 509 hektar ama ruhsat alanı bin 836 hektar. Dolayısıyla buradan 10-15 senede çıkılmayacak. Şu anda söylenen, ‘2 yıl arazi hazırlığı yapacağız, 10 yıl işleteceğiz, 3 yılda da kapatacağız.’ Ancak bu, 509 hektarlık alan için söyleniyor. Geriye kalan bin 300 hektarlık alan var. Burada patlatmalı açık ocak ve siyanürlü yığın liç olacak. Yani burada altın madeni baştan sona her aşamasıyla gerçekleştirilecek’’ diye konuştu.

Riskin büyük olduğunu belirten Ataç ‘‘Saniyede 300 litre su tüketecek Alpagut-Atalan. Bu, yılda 9,4 milyon ton su demek. Bunu, iklim krizi gibi yağışın ve suyun azalacağı bir dönemde konuşuyoruz’’ dedi.

Ataç, Sarıcakaya altın madeninin Alpagut-Atalan’dan farklı olduğunu ve burada çıkarılan cevherin Kaymaz’a götürüleceğini ve Kaymaz’ın bir atık üssü haline getirileceğini kaydetti.

Ataç, “Kaymaz altın madenine Çanakkale Terziler-Serçiler Altın Madeni, Eskişehir Tepebaşı Altın Madeni, Eskişehir Sarıcakaya Altın Madeni, Bilecik Söğüt Altın Madeni, Bilecik Pazaryeri Altın Madeni, Bilecik Bozüyük Altın Madeni, Kütahya Gediz Kurşun, Çinko ve Bakır Madeni, Nevşehir Altın Madenleri’nde ortaya çıkacak olan atıklar Eskişehir Kaymaz’da biriktirilecek" diye konuştu.

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu’ndan Filiz Fatma Özkoç ise ülke genelinde yaşam alanlarını tehdit eden tüm projelere karşı ses çıkardıklarını söyledi. Alpagut-Atalan’da ÇED dosyasının yenilendiğini ve İnceleme Değerendirme Komisyonu toplantısına hazırlık sürecinde olduklarını anımsatan Özkoç, Eskişehirlilerin 9 Nisan’daki bu toplantıya katılımının önemli olduğunu söyledi.

Murat Dağı Yok Olmasın Platformu’ndan Funda Öz Akçura da şunları söyledi: “2017’de bu mücadeleye ilk başladığımızda bize söylenen şu olmuştu: ‘Siz bir avuçsunuz, sizin karşınızda kocaman bir güç var, onun da arkasında devlet var. Bu madeni açarlar.’ Bu cümleler kullanılırken 2017’nin haziran-temmuz aylarıydı. 2017’nin sonunda 150 kişinin katıldığı bir toplantı sonucunda platformumuzu kurduk. Yaşam, hayatta kalabilme, gıdaya ulaşma ve su hakkımızı korumak için bu madenciliğe karşıyız. Bizim çeşmelerimizden akması gereken, çiftçinin tarımda sulama amaçlı kullanması gereken, hayvancılıkla uğraşanların hayvanlarının içmesi gereken sular maden projelerinde tüketiliyor. Sonuçta 2024’te görülen duruşmaya şirketin ne yetkilileri ne de avukatları katılabildi. Murat Dağı’nın arkasında duran halkın karşısında, isterse dünyaya sahip olsunlar, hiç kimse duramaz.’’