Google Play Store
App Store

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu'nun düzenlediği panelde, altın madenciliğinin bölgeye verdiği zararlara dikkat çekildi. Panelde "Madencilik faaliyetleri su ve tarımı tehdit ediyor. Halkın karşısında kimse duramaz, yaşam alanlarımızı koruyacağız" denildi.

Kaynak: Haber Merkezi
Eskişehir Havzası tehdit altında: Gelecek altından daha değerli

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu, “Altın madenciliğinin Eskişehir ve Sakarya havzasına etkileri” adlı bir panel gerçekleştirdi. Yaşam savunucuları altın madenciliğin Eskişehir ve Sakarya Havzası'nı yok edeceğine dikkat çekerek "Temiz suyun, temiz havanın, temiz tarımın geleceğimiz için altından daha değerli olduğunu bildiğimiz için karşıyız" vurgusu yapıldı.

Eskişehir'de Doğa ve Yaşam Platformu ile TEMA Vakfı öncülüğünde dün düzenlenen panele yaşam savunucularının yanı sıra belediye başkanları ve çok sayıda millevekili de katıldı. Panelde konuşan TEMA Vakfı’ndan Deniz Ataç, 2019’da Çanakkale’den gelen bir talep üzerine madenlerle ilgilendiklerini, haritalar çıkararak araştırma yaptıklarını söyledi.

RİSK BÜYÜK

Alpagut-Atalan’da yapılmak istenen projeye ilişkin Ataç, "Şu anda izin alınan projenin ÇED alanı 509 hektar ama ruhsat alanı 1.836 hektar. Dolayısıyla buradan öyle 10-15 senede çıkılmayacak. Şu anda söylenen, ‘2 yıl arazi hazırlığı yapacağız, 10 yıl işleteceğiz, 3 yılda da kapatacağız.’ Ancak bu, 509 hektarlık alan için söyleniyor. Geriye kalan 1.300 hektarlık alan var. Burada patlatmalı açık ocak ve siyanürlü yığın liç olacak. Yani burada altın madeni baştan sona her aşamasıyla gerçekleştirilecek. Dolayısıyla riski çok daha büyük. Saniyede 300 litre su tüketecek Alpagut-Atalan. Bu, yılda 9,4 milyon ton su demek. Bunu, iklim krizi gibi yağışın ve suyun azalacağı bir dönemde konuşuyoruz" dedi. Sarıcakaya altın madeninin Alpagut-Atalan’dan farklı olduğunu ve burada çıkarılan cevherin Kaymaz’a götürülerek Kaymaz’ın bir atık üssü haline getirileceğini söyleyen Ataç, “Kaymaz altın madenine Çanakkale Terziler-Serçiler Altın Madeni, Eskişehir Tepebaşı Altın Madeni, Eskişehir Sarıcakaya Altın Madeni, Bilecik Söğüt Altın Madeni, Bilecik Pazaryeri Altın Madeni, Bilecik Bozüyük Altın Madeni, Kütahya Gediz Kurşun, Çinko ve Bakır Madeni, Nevşehir Altın Madenleri’nde ortaya çıkacak olan atıklar Eskişehir Kaymaz’da biriktirilecek" dedi.

HAKLI MÜCADELE

Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu’ndan Filiz Fatma Özkoç ise ülke genelinde yaşam alanlarını tehdit eden tüm projelere karşı ses çıkardıklarını söyledi. Alpagut-Atalan’da ÇED dosyasının yenilendiğini ve İDK toplantısına hazırlık sürecinde olduklarını anımsatan Özkoç, Eskişehirlilerin 9 Nisan'daki bu toplantıya katılımının önemli olduğunu söyledi. Murat Dağı Yok Olmasın Platformu’ndan Funda Öz Akçura da şunları söyledi:

“Biz 2017’de bu mücadeleye ilk başladığımızda bize söylenen şu olmuştu: ‘Siz bir avuçsunuz, sizin karşınızda kocaman bir güç var, onun da arkasında devlet var. Bu madeni açarlar.’ Bu cümleler kullanılırken 2017’nin haziran-temmuz aylarıydı. 2017’nin sonunda ise 150 kişinin katıldığı bir toplantı sonucunda platformumuzu kurduk. Yaşam hakkımızı, hayatta kalabilme hakkımızı, gıdaya ulaşma hakkımızı, su hakkımızı korumak için bu madenciliğe karşıyız. Bizim çeşmelerimizden akması gereken, çiftçinin tarımda sulama amaçlı kullanması gereken, hayvancılıkla uğraşanların hayvanlarının içmesi gereken sular maden projelerinde tüketiliyor. Sonuçta 2024’te görülen duruşmaya şirketin ne yetkilileri ne de avukatları katılabildi. Çünkü su mücadelesi, gıda mücadelesi haklı bir mücadeledir. Murat Dağı’nın arkasında duran halkın karşısında, isterse dünyaya sahip olsunlar, hiç kimse duramaz."