Biraz da iyi şeylerden bahsedelim…

Çünkü, enflasyon artışı, işsizlik, zamlar, açlık ve evde geçim sıkıntısının verdiği huzursuzluk artık canımıza tak etti!

Her bunalan yurttaş gibi eşim, “bu ülkede iyi şeyler yok mu?” diye sorup duruyor!

Nereye bakacağımı bilemedim. İyi şeylerden bahsetmenin yoğun arayışı sırasında Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanı kadim dostum Kazım Kurt’tan gelen mektup imdadıma yetişti!

İçimi ferahlatan iyi şeyler okudum… Bilindiği gibi Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, son dönemlerin en önemli yerel yöneticisi unvanını alan, dünya çapında bir belediye başkanıdır.

Hizmetleri, estetiği öne çıkan huzurlu yaşanacak bir şehir yaratması, Eskişehir’i yeni ve gezilecek bir kent haline getirmesindeki başarısından dolayı yurttaşlar, onun cumhurbaşkanı olmasını çok istemişlerdi!

Batıdaki gelişkin ülkeler, tarihi süreçlerine çok önem verirler.

Geçmişlerini unutmadan, gelişimlerini hem kendi insanlarına hem de dünyaya tanıtmak adına eski köyleri ve de kentlerini muhafaza etmeye çalışırlar…

Kat ettikleri mesafeyi, yaşadıkları süreci ve geldikleri moderniteyi dünyaya tanıtmak onlar için ayrı bir iftihar vesilesidir!

Eskişehir kentleşme tarihimizde farklı bir yer tutar!

Hele Odunpazarı ilçesi, Osmanlı döneminin kadim kültüründen miras kalan çok değerli varlıklara sahiptir…

Bu ilçeyi iki dönemdir bilgisi ve becerisiyle örnek olacak çok değerli Belediye Başkanı Avukat Kazım Kurt yönetiyor.

Kurt, Odunpazarı/Eskişehir’in unutulmaz ve eşsiz değerlerini tek tek eski haline getiriyor.

Mimari dokuyu olduğu gibi koruyan ve yaşama katan önemli projeler gerçekleştiriyor.

Bizzat içinde kalma şansını elde ettiğim bu eski evlerin ihtişamını ve hissettirdiği duyguyu anlatmak mümkün değil!

Yaşamak lazım…

Başkan Kurt, bir yandan geçmişin izlerini restore edip daha kalıcı hale getirmek için uğraş verirken, diğer yandan sosyal belediyeciliğin tüm koşullarını da gerçekleştirmekten geri kalmamış…

Özellikle genç ve kadınlara yönelik çok önemli projeler gerçekleştirmiş.Kadınların “güçlü, ayakları üzerinde durabilen, kendileri ve ailelerinin geleceklerini güvence altına alabilmek adına” meslek atölyeleri kurmuş.

Şimdi, meslek sahibi olan kadınlar hem aile hem de kent ekonomisine katkı sunuyorlar.

Kurt “Atatürk ilkelerine bağlı ve laik demokratik çağdaş bir düzende yaşamak için Odunpazarı’nda yaşayan çocuk ve gençlerin eğitimine önem verdiğini” yazıyor!

16 Gençlik Merkezi, 14 Kreş yapmış! Kız yurdu açmış, Üniversite öğrencilerine burs vermiş, nakdi ulaşım yardımı yapmış, mesleki ve sosyal gelişim sağlamları için atölyeler kurmuş …

Engellilerinin yaşama katılması için farklı bir yapı oluşturmuş! Kenti düzenlemiş, hemşerisinin sosyal ve ekonomik hayata katılmasının alt yapısını gerçekleştirmiş! Yaşanabilir, refah içinde, mutlu ve sevgi dolu bir kent yaratmış!

Hemşerimin “yaşama bağlandığını gördükçe sevincim doruğa ulaşıyor!” diyor…

Kazım Kurt “Kıdemli yurttaşlarımızı unutmuyoruz” diyerek, emeklilere yaptıklarını da anlatıyor. Kaliteli zaman geçirecekleri, keşfedemedikleri yeteneklerini bulacakları, arkadaşlık kurabilecekleri sağlıklı ve iyi beslenecekleri “KOCA ÇINAR” Yaşam Merkezleri yapmış!

Adeta açık hava müzesi olan Odunpazarı ilçesinde sanat evleri, edebiyat kulüpleri, kütüphaneler açmış… Sürekli sergiler, konserler, dinletiler, kitap günleri gibi etkinliklerle Odunpazarı’nın nostaljik konumu sanatla birleştirmiş!

Kazım Kurt mektubunda diyor ki; “yarattığımız nice proje, sosyal, halkçı, katılımcı ve şeffaf belediyecilik anlayışımızın ürünüdür.” Ve ekliyor, “Devletin yapamadıklarını, çok büyük ve çok önemli hizmetleri Odunpazarlı hemşerilerimle karar verdik ve onlarla el ele başardık!”

Eskişehir, sadece Odunpazarı Belediyesinin değil, Tepebaşı Belediyesi’nin de başarısını alkışlıyor!

Ödüllerle ile anılan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, “Geriye dönüp baktığımda, belediye başkanlığım ile ilgili duyduğum en güçlü his, kuşkusuz ki gurur. Tepebaşı’nın adını, hep örnek, güzel ve ilk niteliği taşıyan çalışmalarla Türkiye’ye ve dünyaya duyurduk” diyor.

Haklı!

Odunpazarı eski kalmış, kadim bir bölgeydi. Kazım Kurt, bu eski ama muhteşem ilçeye bugünü ve yaşama sevincini kattı. Tepebaşı ise altyapısı olmayan, çamurla boğuşan, olanakları çok kısıtlı bir yerdi. Geri bırakılmış yerleşim bölgesinden herkesin gıptayla baktığı bir modern kent haline Ahmet Ataç sayesinde dönüştü.

Şimdi Tepebaşı Belediyesi, dünyayı takip eden vizyonu, tarım üreticilerinden ev hanımlarına, gençlerden engelli bireylere, çocuklardan emekli vatandaşlarına kadar herkesi kapsayan eşitlikçi projelerle anılıyor...

Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir! Belediye başkanıyla hemşerisinin arasında tek engel hemşerinin evinin kapısıdır. O bile tam engel olamaz. Örneğin su akmıyorsa o evin içinde Başkan acımasızca sorgulanır.

Kentli öncelikle en iyi başkanı seçmek ister. Partisi sonra gelir. Şayet parti zorlarsa o başkan sonunda kaybeder. Siyasi partilerin ilkeleri değil, başkanın yeterliliği ve yetkiliğiyle misyonu ve vizyonu önem taşır. Eskişehir kenti bu anlamda çok şanslı.

Zaten tüm Türkiye’nin Eskişehir’e göz bebeği gibi bakmasının nedeni, bilinçli ve ilkeli, çağa ve lak demokratik Türkiye’ye inanan bir kadronun kenti yönetmesidir.