Önce ulusal takımımıza dair birkaç kelam edelim, malum Avrupa Şampiyonluğu hayali hüsrana döndü. Fizik olarak turnuvanın en zayıf görüntüsünde oynadığı üç maçta pozisyon üretemezken kalesinde 8 gol görüp sıfır puan çekti ‘bizim çocuklar’. Velhasıl içinde bolca siyaset, hamaset, kibir bulunan yazık hikâyeden geriye kalan hatırlanmak istenmeyecek Avrupa Şampiyonası. Ne diyelim, ülkede futbol bile Türk’ün Türk’e masalı, inanırsan…

Dönelim turnuvaya, bilir misiniz futbolun en eski uluslararası rekabeti, ilk kez 30 Kasım 1872’de Glasgow, Hamilton Crescent’te 4 bin taraftar önünde oynanmış, o zamanlar için hiç yabana atılmayacak rakam. Ada futbolunun meraklıları İngiltere-İskoçya rekabetinden bahsettiğimi anlamıştır. İngiltere Mili Takımı, Federasyon Kupasını yaratan adam Charles Alcock tarafından seçilmiş, kendisi sakat olduğu için takımda yer alamamış futbol sevdalısı, dokuz kulüpten seçtiği oyuncular sahaya çıkmış. İskoçya’da o dönem futbol federasyonu olmadığından milli takımı ayarlama işini ülkenin o yıllardaki en önemli kulübü Queen’s Park FC üstlenmiş.

Onlara da selam çakalım yeri gelmişken, ‘Örümcekler’ olarak nam salmışlar futbol aleminde, geçen sezon İskoçya 3. Ligi’ne yükseldiler. Kulübün sekreteri ülkedeki tüm kulüplere haber salmış ama kimseden cevap gelmeyince İskoçya Milli Takımı olarak sahaya mecburen Queen’s Park kadrosuyla çıkmışlar. Futbolun farklı kurallarla oynandığı, kaba kuvvetin ön plana çıktığı, ayağı yere sağlam basanın kazandığı zamanlardan bahsediyoruz. Sahadan kemik sesinin geldiği, devre arasının olmadığı, kararların takım kaptanları tarafından verildiği (iki takım kaptanı anlaşamazlarsa iki hakeme danışırlarmış), VAR’ın futbolla tanışmadığı zamanlar. O tarihi maç golsüz sonuçlanmış. İkisi de Britanya Adaları’nın ulusal takımları olmalarına rağmen zaman içinde iki ülke arasında çok eskiye dayanan husumetten futbol da nasibini almış, İskoç milliyetçiliğinin yükselişiyle, İskoç spor gazetecileri İngilizleri ‘Auld Enemy’ (eski düşman olarak) adlandırmışlar. Onlara göre İskoçya’nın İngiltere’yi yenmesi sonuçların en şahanesi… Tarihte 114 kez karşılaşmışlar, İngiltere 48’ini kazanırken İskoçlar 41 maçta sahadan galibiyetle ayrılmış. En son 25 sene önce karşılaştı iki takım, İngiltere Shearer ve Gascoigne’nin golleriyle kazanan takım olmuştu…

Gri bulutların görkemli Wembley Stadı’nın üzerini kapladığı, serin Londra akşamında 22 bin taraftar önünde grupta ilk maçını kazanan İngiltere 4-3-3 dizilişinde. İleri uçta Sterling, Kane, Foden üçlüsünün arkasında Phillips, Rice, Mount. Savunmanın ortasında Stones ve Mings’e görev vermiş hocaları Southgate, iki hücum beki sağda James, solda Shaw. İskoçya 3-5-2 dizilişinde, ileri uçta Adams, Dykes ikilisinin arkasında O’Donnell, McGregor, Gilmour, McGinn, Robertson. İlk bölümde İskoçya orta sahasında McGinn rakibin çabuk hücumcusu Sterling’e yakın oynuyor, 4. dakikada gelişen İskoçya hücumunda Adams’ın ceza sahası içinden vuruşu rakip savunmadan dönüyor. İki takımın da ofansif oynadığı, bol faullü geçen ilk 10 dakikadan sonra gole yaklaşan İngiltere, sağdan Mount’un kullandığı kornerde Stones’un kafa vuruşu direkleri geçemiyor. Sonrasında baskıyı artıyorlar, sağda Foden topla buluştuğu anlarda etkili. Aston Villa’nın dinamosu McGin İskoçya orta sahasında enerjisiyle takımın göze batan oyuncusu, 20’de Mount’un kullandığı kornerde topa Kane’den önce müdahale ediyor. Orta sahada Mason Mount ve Billy Gilmour mücadelesi izlemeye değer, 30 dakikanın sonunda iki takımın da kaleyi bulan vuruşu bulunmuyor. Savunma güvenliğini elden bırakmıyor İskoçlar, savunmanın solunda Tierny, önünde Roberston arkada boşluk bırakmıyor. 30’da Tierny’nin soldan ortasında O’Donnell’in enfes volesinde gole izin vermiyor İngiltere kalesinde Pickford, dönen topu kafayla kaleye gönderemiyor Adams. Devrede topa daha çok sahip olan İngiltere ama net pozisyon üretmekte zorlanıyorlar. Hırvatistan maçında olduğu gibi bu maçta da kalabalık savunma arasında kayboluyor Kane. İngiltere’nin topa yüzde 63 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi bulamadığı devre golsüz kapanıyor.

Bastıran yağmurla birlikte 2. devreye ofansif başlıyorlar, 46’da Kane’den önce topa müdahale eden Tierny sonrasında Mount’un kornerini uzaklaştırıyor. Top rakipteyken takım halinde kapanıyor İskoçya, 55’te gole yaklaşan İngiltere, Kane’nin pasında James’in vuruşu az farkla dışarda. Akabinde golü kaçıran İskoçya oluyor, rakip savunmanın uzaklaştıramadığı topa dönerek vuruyor Adams, top savunmada Stones’tan dönüyor. 60’tan sonrası maçta temponun arttığı dakikalar, iki takım da uzun toplarla orta sahayı çabuk geçiyor. 63’te ilk değişikliğini yapıyor İngiltere, Foden’in yerine Grealish sahada. Topa daha çok sahip olmasına rağmen geniş alanları etkili kullanamıyor takımı, merkezden getirdikleri toplarda kalabalık savunmayı aşamıyorlar. İskoçya savunmasının ortasında McTominay maçın iyilerinden. 74’te bekleneni veremeyen Kane’nin yerine Rashford sahada. 76’da değişiklik İskoçya’dan geliyor, Gilmour yerini Armstrong’a bırakıyor. 78’de net fırsatı gole çeviremiyor İskoçya, Tierny’nin enfes ortasına isabetsiz vuruyor Adams. Son bölümde kanatları etkili kullanıyor İskoçya, 84’te Adams yerini Nisbet’e bırakıyor. İki dakika uzatılan maçta gol olmayınca puanlar paylaşılıyor, İskoç tribünlerinin sevinci görülmeye değer. Gruptaki son maçta Hırvatistan karşısına çıkacaklar, son 16’ya kalmak için kazanmaları şart. İngiltere’ye gelince, Hırvatistan maçındaki coşkuyu bu maçta yakalayamadılar, ileri uçtaki üç oyuncusu Kane, Foden, Sterling’in düşüşü sevdalıları adına endişe verici. Maçın adamı, Billy Gilmour, 20 yaşındaki orta saha Chelsea formasıyla gelecekte adından söz ettirecektir.