Google Play Store
App Store

Neredeyse üçte biri kayıt dışı çalıştırılan ev işçileri koşullarının iyileşmesi için “İnsana yakışır iş” çağrısı yaptı. Ev işçisi kadınlar, sigorta primlerinin yatırılmasını ve sosyal güvencelerinin sağlanmasını talep ediyor.

Ev işçileri güvence istiyor
Fotoğraf: X / @imeceSendika

Ebru ÇELİK

Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ev işçileri, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de güvencesiz gruplar arasında yer alıyor. 2021 TÜİK verilerine göre Türkiye’de 611 bin kişi evde faaliyet gösterilen işlerde çalışıyor. Verilen rakamın yüzde 90'ını kadınlar oluştururken, yüzde 86'sı kayıtdışı çalıştırılıyor.

Kayıtdışılık nedeniyle sayıları net olarak belirlenemezken sendikaların tahminine göre Türkiye’de 1 milyonu aşkın ev işçisi var. Asgari ücrete dahi erişemeyen ev işçileri için, işin niteliği ile belirli bir ücret standardının olmaması da hak kayıpları doğuran sorunlar arasında.

İmece Ev İşçileri Sendikası Üyesi Sultan Doğanay, ev işçilerinin sorunlarını BirGün’e anlattı. Doğanay, iş tanımı olmadığını ve işçi olarak dikkate dahi alınmadıklarının altını çizerken iş güvenliğine de vurgu yaptı. “İş güvenliğimiz asla yok. Biz yeni binalara da gidiyoruz, eski binalara da. Cam silmek için cama çıkıyoruz, ayağımızı bastığımız mermer ne kadar sağlam bilmiyoruz. Temizlik yaparken tuz ruhu gibi insan sağlığına zararlı ürünler kullanıyoruz” diyen Doğanay, “Ev sahipleri ‘Bolca dök’ diyor, bizi düşünen kimse yok, ev işçilerini koruyacak bir yasa da yok” ifadelerini kullandı.

56 yaşındaki Doğanay, 26 yıldır ev işçiliği yapıyor. Doğanay yaşadığı sorunları “Sigortamızın olması için bir evde 10 gün çalışmamız gerekiyor. Ben gündelikçi olarak gidiyorum, ben de işçiyim devlet bana sigorta yapmıyor. Ben kendi çabalarımla sigorta girişimi yaptım. Emekli olmam gerekirken hala her gün ev işlerine gidiyorum” diyerek anlattı.

“İnsani şartlarda çalışmak istiyoruz” diyen Doğanay, “Devletin ev işçilerine yönelik, ILO’nun İnsana Yakışır İş Sözleşmesi’ni imzalamasını istiyoruz. 2011 yılında birçok ülke tarafından kabul edilen sözleşmeyi Türkiye 2024 yılında neden hala kabul etmiyor? Kaç ev işçisinin daha ölmesini, sakatlanmasını bekliyor? Ben ve birçok sendikalı arkadaşım bu sözleşmenin imzalanması için mücadele ediyoruz ve imzalanana kadar mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

12 yıldır tam zamanlı ev işçiliği yapan F.S. çalışma yaşamını BirGün’e anlattı, “12 yıldır üst düzey geliri olan bir ailenin evinde çalışıyorum. İşe başladığım zaman asgari ücret bile almıyordum, son 3 yıldır asgari ücretle çalışıyorum” dedi. İşverenin kendisine 5 yıl yalan söyleyerek sigorta girişi yapmadığını anlatan F.S., “Bunu öğrendiğim zaman hiçbir açıklama yapmadan elime 20 bin TL sıkıştırdılar. Temizlik ürünlerini solumaktan nefes darlığı çekiyorum artık” diye konuştu. 47 yaşında ve 3 çocuğu olan F.S., “Aldığım para kirama ve çocuklarımın okul masraflarına ancak yetiyor. Bazı günler 15, 16 saat çalıştığım oluyor. İşsiz kalma korkusu yüzünden sesimi çıkaramıyorum” dedi.

Zorlu çalışma koşulları ve işveren zorbalığı yüzünden ev işinde çalışmayı bırakan Ev İşçileri Sendikası Üyesi Nuray Akkaya, çocuğuna bakabilmek için uzun süre ev işlerinde çalışmış. Akkaya’nın tecrübeleri de diğer ev işçileri ile ortak. “Daha önce günlük olarak ev işlerine gidiyordum. Çalıştığım süreç boyunca sosyal güvencem olmadı. Çalıştığım işte can güvenliğim yok, yalnızca işverenlerin talepleri vardı. Evlere gittiğinizde alacağınız ücret, çalışma saatiniz konuşulmuyor. Sabah 07.00’de işe başlayıp, akşam 21.00’de işten çıkıyordum. Yemek bile vermiyorlardı. Aldığım ücret asgari maaş üzerinden bile değildi” diyen Akkaya’nın ev işçileri için talebi ise devletin haklarını ve sosyal güvencelerini sağlanması.