Evden çalışmada emeğin deneyimi,  beklentisi ve talebi

Hakan Koçak

Geçtiğimiz günlerde ülkenin önce gelen şirket yöneticilerinin açıklamalarıyla, pandemi döneminde ofis çalışanı, beyaz yaka, profesyonel çalışanlar için yaygın bir çalışma modeli haline gelen evden çalışmanın, pandemi sonrasında da geniş biçimde uygulanacağı anlaşıldı. Bu durumda genellikle çalıştıkları mekânlara atıfla "plaza çalışanı" olarak adlandırılan bu kesimin, tümüyle ya da hibrit modellerle kısmen evden çalışanlar haline gelecekleri görülüyor.

Sermaye açısından, doğrudan ve dolaylı mekân maliyetlerini düşüren, işi hem uzatarak hem de yoğunlaştırarak göreli ve mutlak artı değer sömürüsünü artırma olanağı sunan ve teknolojinin geldiği aşamada emek sürecindeki denetimi mekânsal sınırlamalar olmaksızın mümkün kılan evden çalışma modelinin iştahla tercih edilmesi anlaşılır. Uzun ve maliyetli olabilecek bir geçiş evresini pandemideki zorunlu tecrit koşulları ile çok hızlı ve az maliyetle tamamlayan sermayenin, bu anlamda birikim sürecinde pandemiden pozitif yararlandığı bile söylenebilir. Peki ya bu geçişin, çalışma yaşamındaki bu büyük dönüşümün emek açısından neler getireceğini görebiliyor muyuz?

Bu sorunun yanıtını bulmak için evden çalışmayla ilgili dünya ve Avrupa çağında derlenen verilerle hazırlanan yakın tarihli raporlar ile Türkiye'de yapılmış araştırmalar ve deneyim aktarımlarından yararlanarak giriş niteliğinde bazı saptamalar yapmaya çalışacağız.

ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?

Evden çalışma konusunda hazırlanmış kapsamlı bir ILO raporu, bize evden çalışmanın gerçekte farklı tür işleri kapsayan genel bir tanım olduğunu, dünyada evden yapılan ve yaygın görülen küçük üretim ile günümüzde evden sürdürülen teknoloji temelli işleri ayırmamız gerektiğini anımsatıyor. Bu tür işler ise, çeşitli hizmet sunumlarını ve görevleri bir platforma bağlı olarak, çok sayıda çalışanın yaptığı tele çalışma ile bilgi-işlem teknolojileri ile sürdürülen mesleki temelli işleri kapsıyor.

Pandemi öncesinde tele çalışma ve bilgi-işlem teknolojisi (BİT çalışma) temelli çalışma giderek yaygınlık göstermekteydi. Ancak yine de 2018 yılı hesaplamalarında Avrupa'da ücretli çalışanların ancak 20'de birinin düzenli olarak; 10’da birinden azının da zaman zaman evden çalıştıkları tahmin edilmekteydi. Covid-19 pandemisindeki kapanmalar evden çalışanların sayısını hızla yükseltti. Avrupa çapında Ağustos 2020 itibariyle çalışanların yüzde 48'inin, en azından zaman zaman evden çalıştıkları görüldü. Bunun yüzde 34'lük bölümü sadece evden çalışanlardan oluştu. Çok sayıda emekçi ilk kez evden çalışma deneyimi ile tanıştı.

Ancak Eurofound'un geçtiğimiz temmuz ayında gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları evden çalışmak durumunda kalanların büyük çoğunluğunun modelden memnun olduklarını ve böyle devam etmek istediklerini ortaya koyuyor. Yüzde 78 gibi hayli yüksek oranda emekçi, pandemi kısıtlamaları kalksa bile hiç değilse kısmen evden çalışmaya devam etmek istediklerini belirtiyor.

ÇALIŞMA YOĞUNLUĞU ARTTI

Benzer bir eğilim Kariyer.Net'in pandeminin başından itibaren beyaz yakalı emekçilerle sistematik olarak sürdürdüğü araştırmanın sonuçlarında da görülüyor. Pandemi karantinasının kalktığı geçtiğimiz haziran ayı sonrası katılımcıların yüzde 50-55 oranlarında şirketlerinin evden çalışma sistemini kalıcı hale getirmesini istedikleri izleniyor. Beyaz yakalılardan oluşan katılımcıların yüzde 30-40 bandında bir kesimi evden daha verimli çalıştıklarını da ifade ediyor. Ancak emekçilerin deneyimini bütünlüklü anlayabilmek için uzaktan çalışmaya dair bu talebin yanına başka bulguları da eklemek gerekiyor. Sözü edilen araştırmada "sadece iş günleri ve mesai saatleri içinde çalışıyorum" diyenlerin oranı pandeminin ilk dönemlerine göre yükselse de hâlâ yüzde 37'yi geçemiyor. Emekçilerin beşte biri sürekli çalıştığını, yarısı kadarı da mesai ve işgünü dışında da zaman zaman çalıştığını belirtiyor. Özetle çalışma yoğunluğu, geçen aylarda yapılan şirket düzenlemelerine karşın devam ediyor.

Emekçilerin evden çalışmayla ilgili olumlu duygularında en öne çıkanlar güvenli ve rahat olmak. Olumsuz duygularda ise sıkılmış ve yorgun olmak. Politeknik tarafından yakın zamanda gerçekleştirilen araştırmadaki bulgularda ise evden çalışmanın ev masraflarını artırmış olması, iş ve iş dışı sınırlarının ortadan kalkması ve özellikle kadınlar için ev işleri ve bakım yükünün artması en ciddi sorunlar olarak ortaya konuyor. Aynı araştırmada yoldan kazanılan vakit ve iş kıyafeti giyme zorunluluğunun olmaması olumlu değerlendirmelerin başında geliyor. Mimar, mühendis ve şehir plancılarına yönelik bu araştırmada, katılımcıların pandemi sonrasında yüzde 11'inin tümüyle, yüzde 66'sının ise hibrit bir modelle çalışmaya devam etmek istedikleri görülüyor.

Henüz Türkiye'de örnekleri çok fazla olmayan ve görece sınırlı bir kesimi kapsayan araştırmalar evden çalışma deneyimi ve pandemi sonrası beklentilere dair bazı ipuçları sunuyor. Ama yine de daha fazla ve daha kapsamlı araştırmalara gereksinim olduğu görülüyor.

BAĞLANTIYI KESME HAKKI

Teknoloji aracılığıyla uzaktan çalışmanın emek açısından yarattığı yeni deneyimler ve hak ihlalleri karşısında emek hareketinin mekân temelli olmayan yeni talepler, haklar gündeme getirmesi de kaçınılmaz hale geliyor. Bunlar içinde en öne çıkanı: "right to disconnect", yani bağlantıyı kesme hakkı. Emekçinin çalışma saatleri dışında işle, işe bağlı elektronik haberleşme araçlarıyla bağlantısını kesme hakkı anlamına geliyor. Özellikle Avrupa'da gündemde olan bu hakla ilgili henüz doğrudan bir Avrupa çapında mevzuat yok ama bu yönde yoğunlaşan çabalar söz konusu.

Yakın zamanda Avrupa Parlamentosu Genel Kurul oturumunda, çalışanlara iş saatleri dışında ulaşılamamasına yönelik "bağlantı kesme hakkı" ile ilgili hazırlanan rapor, 472 “evet", 126 "hayır" ve 83 "çekimser" oyla kabul edildi. Fransa'da ise bu konuya dair hükümler 2016'da çalışma mevzuatına konmuş durumda. Diğer taraftan mevzuatın ötesinde sendikaların bu hakkı içeren şirket düzeyinde sözleşmeler imzaladıkları görülüyor. Yine Fransa'da mühendislik ve danışmanlık sektöründeki iki işveren örgütleriyle ilgili iki sendikanın imzaladıkları, 857 bin çalışanı kapsayan sektörel sözleşmede işverene, çalışana günde en az 11 saatlik dinlenme süreci boyunca bağlantıyı kesme hakkı sağlamak için düzenleme yapması yükümlülüğü getiriliyor.

Önde gelen şirketlerin art arda pandemi sonrası evden çalışmaya dair açıklamalar yaptıkları Türkiye'de de artık bu ve benzeri yeni emek taleplerinin, haklarının gündeme getirilmesi, tartışılması ve örgütlenmesi gerekiyor.

Yararlanılan Kaynaklar:

  • "Regulations to address work–life balance in digital flexible working arrangements", Eurofound, 2020.
  • "Koronavirüs ve İş Hayatı-10. Dönem Raporu", HR Pulse Kariyer.net, Aralık 2020.
  • "Mühendis, Mimar, Şehir Plancılarının Çalışma Hayatında Covid-19 Araştırması", Politeknik, Şubat 2021.
  • "Working from home: From invisibility to decent work" , ILO, 2021.