Rusya Ukrayna’dan derhal çıksa ve tüm askerlerini ülkeden çekse bile, krizden önce Ukrayna’da yaşayan etnik Rusların ülkeye dönüşü düşük bir ihtimal gibi görünüyor. Ukrayna’da iki etnik grubun barış içinde yaşadığı günlere dönmemiz ise düşük bir ihtimal.

Eve dönüş kolay olmayabilir

Sandra JOIREMAN
Çeviren: Fatih KIYMAN
Kaynak: The Conversation

Rusya’nın Ukrayna istilası sonucunda 4,2 milyon insan Polonya, Romanya ve Moldova gibi ülkelere sığındı. Buna ek olarak 6,5 milyon kişi ‘ülke içinde’ yerinden edildi. Evlerini terk ettiler ve Ukrayna’nın başka bir bölgesine kaçarak orada güvende olmayı ümit ettiler.

Rusya ve Ukrayna arasında aralıklı olarak barış görüşmeleri yapıldı. Volodimir Zelenski, Rus askerlerin Buça’da sivilleri katletmesine rağmen barış görüşmelerinin süreceğini duyurdu.

Evini terk eden milyonlarca Ukraynalının, savaş bittiğinde geri döneceğine kesin gözle bakamayız. Bosna ve Afganistan gibi geçmiş tecrübelerde öğrendiklerimiz, Ukrayna’da ateşkes sağlanırsa neler yaşayacağımızı tahmin etmemize yardımcı olabilir.

ZAMANLAMA ÖNEMLİ

İnsanların kaçtıkları ülkeye dönüp dönmeme kararını belirleyen farklı etmenler var. Zaman bunlar içinde en önemlisi.

Ukrayna krizi ne kadar hızlı çözülürse, mültecilerin evlerine dönmeleri ihtimal de o denli yüksek olacak. Yerinden edilen insanlar zaman geçtikçe sığındıkları ülkelere adapte oluyorlar. İyi ihtimalle, sığındıkları ülkelerde sosyal çevreler ediniyorlar veya yeni iş olanakları yakalıyorlar.

Tabii devletler kişilerin kayıtlı çalışma olanaklarına erişimi kısıtlarlarsa, ekonomik bağımsızlık kazanmaları oldukça güç bir hal alıyor. Örneğin Myanmar’dan kaçan ve Bangladeş’e sığınan mülteciler şu an bu tür bir durumla karşı karşıyalar. Mülteciler kamplarda yaşamak zorundalar ve çalışmaları yasak.

Ukraynalıların birçoğu Avrupa ülkelerine yerleşiyor ve bu ülkelerde özel koruma statüsü ile üç yıllığına çalışabilecek, okula gidebilecek ya da sağlık hizmetlerinden faydalanabilecekler.

2020 yılı verilerine göre tüm dünyada yerinden edilmiş kişi sayısı 82,4 milyona ulaştı. Can güvenliği arayışıyla uluslararası sınırları geçen mülteciler bu rakamın yüzde 32’lik kısmı. Toplam rakamın yüzde 58’i ise, ülke içinde yerinden edilmiş kişilerden oluşuyor. Geriye kalan bölüm ise sığınmacılar ve yurtdışında yasal statü edinemeyen Venezuelalılardan oluşuyor.

Ukrayna krizi de listeye eklendi ve çatışma ya da iklim değişikliği yüzünden yerinden edilen insanların sayısı tüm dünyada artıyor.

Yerinden edilme sayılarının artmasının üç temel sebebi var. Bir defa, Afganistan ve Somali gibi ülkelerde uzun süreli, bir türlü çözülmeyen krizler yaşanıyor.

ABD askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi ile 2021 yılında yeniden kitlesel bir mülteci hareketi başladı. Etiyopya, Myanmar ve Güney Sudan gibi ülkelerde süregelen çatışmalar da rakamın artmasına sebep oluyor.

Üçüncüsü, rakamlar artıyor çünkü çatışmalar dinse dahi insanlar evlerine dönmüyorlar. Mültecilerin eve dönüş süresi ortalama beş yıl, fakat ortalamalar yanıltıcı olabiliyor. Uzun erimli krizler yüzünden yerlerinden edilen insanlar için eve dönüş süresi ortalama 21,2 yıl.

DÖNMEK YA DA KALMAK

1983-2009 yılları arasında sürüp giden Sri Lanka krizi yüzünden Hindistan’da büyüyen Sri Lankalı çocuklar, vatandaşlık statüleri olmamasına rağmen Hindistan’da kalmayı tercih ettiklerini ifade ediyorlar. Bununla birlikte, mülteci yaftası ile yaşamasalar topluma daha rahat entegre olacaklarını da ifade ediyorlar.

Araştırmalar, anavatanlarında şiddet tecrübe eden kişilerin geri dönüş ihtimalinin genellikle düştüğünü gösteriyor. Lübnan’da yaşayan Suriyeli mülteciler ile yapılan anketler ise tam tersini gösterdi. Şiddet tecrübelerine rağmen yurtlarına bağlılık hislerini koruyan Suriyelilerin eve dönüş arzusunun yüksek olduğu gözlendi.

Yaş ve evine bağlılık da insanların geri dönüş kararını şekillendiren etmenler olarak öne çıkıyor. Yaşlı insanların eve dönüş ihtimali genellikle daha yüksek oluyor. Örneğin, 2005 yılındaki Katrina Kasırgası yüzünden evini terk eden 40 yaş altı New Orleanslıların yalnızca yarısı şehre döndü. 40 yaş üzerindekiler için ise bu oran üçte iki oldu.

Evlerin yeniden inşa edilmesi, mülkiyetin kişilere iade edilmesi ve savaşta yitirilen varlıklar için tazminat ödemeleri yapılması gibi uygulamalar insanların eve dönüşünü kolaylaştırabiliyor.

Bu tür destekler genellikle çatışma sonrası dönemlerde hükümetler ya da Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar tarafından finanse ediliyor. İnsanların yaşayacak evlere ihtiyaçları var ve dönebilecekleri bir evleri yoksa tabii ki gittikleri yerde kalma ihtimalleri artıyor.

Tabii istisnalar da mevcut. Etnik çatışmalar yüzünden evini terk eden mülteciler, barış sağlansa bile farklı etnik gruplarla birlikte yaşadıkları mahallelerine dönmeye gönüllü olmuyorlar. Bosna ve Lübnan gibi ülkelerden kaçan mülteciler sığındıkları ülkelerde, kendi topluluklarına mensup kişiler ile birlikte yaşadıkları mahallelerde kalmayı tercih ettiler.

TEK KONU BARIŞ DEĞİL

Barışın sağlanması başlı başına açıklayıcı olmuyor. Geri dönüş ihtimalini gözden geçiren kişiler için siyasi kontrolün kimde olduğu da önemli. 11 yıldır süren savaş yüzünden 5,7 milyon Suriyeli mülteci Lübnan, Ürdün ve Türkiye’ye sığındı. Suriyeli Devlet Başkanı Beşar Esad siyasi iktidarını koruyor ve Suriye’nin bazı bölgelerinde 2018 yılından beri sıcak çatışma yaşanmadı. Buna rağmen bazı insanlar için güvenli geri dönüş koşulları hala oluşmuş değil. Ülkede ekonomik koşullar hiç iyi değil ve siyasi kaçırılma, işkence ve yargısız infaz uygulamaları yaygın olarak görülüyor.

Rusya Ukrayna’dan derhal çıksa ve tüm askerlerini ülkeden çekse bile, krizden önce Ukrayna’da yaşayan etnik Rusların ülkeye dönüşü düşük bir ihtimal gibi görünüyor. Rusya’nın yarattığı kriz, Ukrayna’da etnik Ruslar ve etnik Ukraynalılar arasındaki bulanık çizgiyi bir anda belirgin bir hale getirdi. Ukrayna’da iki etnik grubun barış içinde yaşadığı günlere dönmemiz ise düşük bir ihtimal.