Geçen hafta bahsettiğim “uçan profesörler”den biri… Trabzon Numune

Geçen hafta bahsettiğim “uçan profesörler”den biri…
Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Başhekimi ve aynı zamanda Karadeniz’den Günebakış gazetesinin köşe yazarı Prof. Dr. Ekrem Algün’ün…
12 Eylül’deki referandum vesilesiyle yazdığı “MR Raporları ve Statüko” başlıklı yazısı.
Gerçi gazetelere geçen hafta yansıdı… Miadı geçti sayılır ama…
Bu kadar nadide bir parçayı Memleket Tabipliği koleksiyonuna katmadan geçemedim, doğrusu.
• • •
Numune Hastanesi’nde MR’lar birkaç günde çekiliyor, ama raporların yazımı kırk beş güne kadar uzuyormuş.
Çünkü, olması gerekenin yarısı kadar, 3-4 radyoloji uzmanı varmış, hastanede.
Çünkü, Bakanlığın elindeki radyoloji uzmanı sayısı yetersizmiş.
Çünkü, Türkiye’deki hekim sayısı yetersizmiş.
Çünkü, Sağlık Bakanlığı tıp fakültelerinin kontenjanlarını artırmak istiyormuş ama TTB ve (eski yönetim döneminde) YÖK muhalefet ediyormuş…
Çünkü, Sağlık Bakanlığı’nın bu arada ürettiği çözümler de çoğu zaman “statükocu yüksek yargı”ya takılıyormuş.
Yani…
“Küresel gelişmelere uyum sağlamakta zorlanan hukuk sistemi çoğu zaman vatandaşın işini çok daha zorlaştırıyor”muş.
Uçan profesörün kuvvetli teşhisleri böyle…
Peki tedavi?..
“Keşke sokaktaki vatandaşımız sığ tartışmalar yapmak yerine statükoyu değiştirmek için diyeceği bir EVET’in günlük hayatındaki karşılığını kavrayabilse!”ymiş.
Yazı aynen böyle bitiyor!
• • •
A benim “uçan profesör” kardeşim…
Velev ki Trabzon Numune’de olması gerekenin yarısı kadar, 3-4 radyolog bulunuyor, bugün…
İyi ama, kendin de yazmışsın… 2004’te 7-8 radyolog varmış… O zaman “statüko” yok muydu, yoksam?..
Hem yargıyla ilgili verdiğin örnekler var ya…
Onlar da yanlış.
Misal…
İthal hekim girişimini Anayasa Mahkemesi iptal etmedi… Zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veto etti… İktidar partisi de tekrar getir(e)medi.
Özelden hizmet satın almaya gelince…
Bu konuda bazı kararlar varsa da…
Bahsettiğin radyoloji hizmetleri de dahil, devlet hastanelerindeki birçok hizmet özelden satın alınıyor, zaten.
İnanmazsan hastanenin hesaplarını iste, bak…
Ya da hastane koridorunda karşılaştığın turuncu yakalı işçiye bir sor bakalım başhekimliğe mi, taşeron şirkete mi bağlı diye.
• • •
Senden nâçizane ricam...
Sekiz yıldır demokrasiyi geliştirmek için kıllarını kıpırdatmayan…
T.C.’yi Telekulak Cumhuriyeti’ne çevirenlerin…
“İleri demokrasi için Evet” propagandalarından…
Dün, Ulusalcıları paranoya üretmekle suçlayıp… Bugün, “Bu kış CHP-MHP gelebilir” paranoyası yayan…
Her taşın altında bir Son İttihatçı arayan…
Her şerri tek parti yönetimine, “CHP zihniyeti”ne bağlayanların…
“Yetmez ama Evet” çağrılarından…
Akıl sağlığımızı korumakta zorlanıyoruz, zaten…
Sen gel, iyisi mi…
fiu “statüko” masallarını bırak da söyleyeceğini açık açık söyle.
“Klinik şefliğimi de başhekimliğimi de bu iktidara borçluyum… Giderlerse yandım” de harbiden.
Yok, böylesi bana uymaz… Ben bildiğim yolda devam ederim dersen…
O zaman…
Trabzon müftüsünden rica et… Camilere “Evet ver, sıhhat bul” mahyaları asın birlikte.
Nasılsa ramazan geçmedi daha…
Bakarsın inanan olur.