Abdülmecit’in evi, Dolmabahçe Sarayı, rakamla 285 odalıymış… Ayrıca 45 salonu ve çok sayıda hamamı varmış…

Abdülmecit’in evi, Dolmabahçe Sarayı, rakamla 285 odalıymış… Ayrıca 45 salonu ve çok sayıda hamamı varmış…
Hayatı, zamanının muhafazakârlarıyla çekişmeler içinde geçen yenilikçi Sultan, bu denizle lebbeleb dünyalıkta pek uzun yaşamamış…
Evinin dış kapısı büyükmüş…
Fakat bütün büyük behre sahipleri gibi kapının hakkını verdiği söylenemezmiş…
Yani bu kapı kendisinin girip çıkması için pek az açılıp kapanırmış…
Sonsuzluk duygusu veren geniş mekânına buyur ettiklerinin çoğu düşmanıymış.
• • •                   
II. Abdülhamit de saraylarının taşrasına pek az çıkarmış.
Yüksek tavanlı salonlar ve geniş bahçeler de depresif bir ruh hali yaratabiliyor olmalı ki, zat-ı muhterem kendini marangozluğa ve siyasî dedikoduları dinlemeye vermiş.
Zamanında, bahriye ve polis teşkilatının maaşını ödemek için, Mahmudiye ve Taif gemilerini hurdaya çıkarıp sattığı söyleniyor.
O gemilerin büyük limanlara açılan kapıları hep jilet olmuş…
• • •  
Beyoğlu Belediye binasının projesini İtalyan mimar Giovanni Barborini çizmiş…
Said N. Duhani Bey’in yazdıklarına bakılırsa, Barborini’nin şakacı kızı bir gün şöyle demiş: “Babam binaya ana giriş kapısı açmayı unuttu, sonra da bu unutkanlığını, iki yana iki kapı açarak telafi etti…”
Bundan daha kötüsü de var…
Bir ülkenin dışa açılan bir kapısının olmaması…
Üç tarafı denizle, kalan tarafı da son hükümetin gayretle yarattığı düşmanlarla çevrili bir ülkeye kapı açmak müşkül bir iş…
• • •  
Fakat en beteri herhalde bu değildir…
Evin var, kapın var…
Dışarı çıkma niyetin de var…
Peki ya dışarısı diye bir yer yoksa…
İşte en beteri bu…
Nereye gideceksin?
• • •  
Yaşadığımız evleri sokaklar tamamlıyor…
Kapın var mı, var! Dört duvardan sıkıldın mı? Sıkıldın! Öyleyse vur kendini dışarı… Henüz dışarısı diye bir yer varken…
Dışarı açılan kapım yok mu diyorsun? Al eline bir kazma, duvarları yık…
Dışarısı korkutucu mu?
Aşk olsun!
Korkun padişahınkinden büyük değil ya…