98 yaşında tarihin toprağına karışan Evren rejiminin kurumlarına  AKP rejimi sahip çıktı ve onun antidemokratik, anti-sendikal, muhafazakâr-neoliberal mirası üstünde AKP yükseldi

12 Eylül askeri darbesinin lideri Kenan Evren 98 yaşında tarihin toprağına karışırken bıraktığı siyasi, ideolojik ve ekonomik mirasa en çok AKP rejimi sahip çıktı ve kötü mirastan yararlanarak kendi rejimini inşa etti.

12 Eylül ile birlikte DİSK’i kapatan, yöneticilerine işkenceler yapan Evren rejimi, 1982 Anayasasına koyduğu barajlarla, toplusözleşme, grev hakkını iyice kullanılmaz hale getirdi. DİSK’in ancak 1992’de faaliyetine izin verildi. O süre içinde DİSK’in bütün varlıkları devletçe kullanıldı.

BARAJLARA RAHMET….

Yeni sendikal yasalar, toplusözleşme yetkisi sahibi olabilmek için yüzde 10 barajını getirirken, greve çıkmayı ise neredeyse imkânsız hale getirdi. Bu yasalarla, Türkiye’de işçi-memur sayısı 17 milyona çıktığı halde, bugün toplusözleşme hakkından yararlanabilenler 1 milyonu bulmuyor, bin bir çabayla greve çıkabilen birkaç yüz kişinin ise grevi anında ertelenme adı altında yasaklanıyor. Bu düzeni AKP rejimi 12 yıldır tepe tepe kullanıyor ve Evren’i rahmetle anıyor.

Baraj sistemini siyasete de uygulayan Evren rejiminin bu antidemokratik mirasını bugün AKP de kullanıyor ve özellikle bu seçimlerde HDP’nin yüzde 10 barajına takılması için dualar ediyor. AKP, 2002’de de DSP, ANAP, MHP ve DYP’nin yüzde 10 barajına takılması sayesinde birinci parti olmuş ve yüzde 33 oyla tek başına iktidar olacak kadar milletvekili çıkarmış, bu baraj nedeniyle de Evren’e duacı olmuştu.

NEO-LİBERALİZME RAHMET

AKP rejiminin, IMF’ye bile parmak ısırtacak kadar sahip çıktığı anti-kamucu, her şeyi metalaştırıp ticarileştiren, paragöz neoliberal icraatın kurucusu da Evren’in 12 Eylül rejimi oldu. O dönemde başlayan kamu kesimini ekonomiden uzaklaştırma, satıp savma, kapatma icraatlarına AKP olduğu gibi sahip çıkarken, esas satışlar da 2003 sonrası gerçekleşti. Evren döneminde başlayan özelleştirmelerin önünü açan 2001 krizi sonrası yasal düzenlemelerle, günümüze kadar 65,5 milyar dolarlık kamu varlığı yerli-yabancı, çoğu da AKP yandaşı firmalara satıldı, 100’ün üstünde Anadolu’ya yayılan kamu işletmesi kapatıldı.

Kamu, sanayiden, enerjiden Evren ile uzaklaştırılmaya başlandı, AKP ile adeta kazındı.

Yine Evren’in AKP’nin rahmetle andığı Turgut Özal’ı, ekonominin başına getirmesiyle başlatılan dünya kapitalizmi ile bütünleşme bayrak yarışını AKP kaptı ve daha ilerilere taşıdı. Bu yolda yapılan hesapsız dış borçlanmalarla bugün Türkiye’nin dış borçları 402 milyar dolara ulaştı ve yüzde 40’ı bir yıl içinde yenilenmek zorunda. Türkiye, en kırılgan ülke durumuna , bu hesapsız kitapsız liberalleşme ile gelirken temeller Evren döneminde atıldı.

TARIMA ORTAK DARBE

Türkiye’yi kendine yeterli tarıma sahip bir ülke olmaktan çıkarış, Evren rejimi ile başladı. IMF’nin tarıma devlet desteklerinin kaldırılması buyruğu 12 Eylül ile başladı, AKP rejiminde de sürdü. Güneydoğu’da Kürt özgürlük mücadelesini bastırmak için uygulanan köy yakmalar, bölge hayvancılığını , tarımını öldürdü, iç göçleri hızlandırdı. O gün başlatılan GAP yatırımlarının daha çok enerji ayağına öncelik verilirken sulama yatırımları AKP döneminde bile bitirilemedi.

IMF buyruğu olan tarımın, hayvancılığın ithalatla terbiye edilmesine ışığı Evren yakarken aynı yıkıcılık AKP rejiminde de sürdü ve Türkiye, tarım ithalatçısı bir ülke durumuna getirildi.

DESPOTİK BÜTÇELER

Evren rejimi ile başlayan dolaylı vergi odaklı vergileme rejimi AKP döneminde zirve yaptı ve birçok banka, şirket, varlıklı serbest meslek sahibi , servet sahipleri vergi ödemezken verginin yükü ücretlilere,  çoğu alt sınıftan tüketicilere yıkıldı. Özellikle bu sistem AKP döneminde dolaylı vergilerin yüzde 70’e ulaştığı bir yapıya dönüştü. Bütçe kaynaklarının harcamasında da Evren’in başlattığı asker-polis bütçelerini artırma AKP döneminin de temel düsturu oldu ve özellikle polis harcamaları, Savunma Sanayi Fonu için ayrılan kaynaklar, eğitim, sağlık, adalet gibi harcamaların aleyhine büyütüldü.