‘Evrensel susmaz, susturulamaz’

7 Haziran 1995 tarihinde “İşte Türkiye Gerçeği” diyerek ilk kez okurla buluşan Evrensel Gazetesi bugün tam 7 bin 662’inci kez ‘günaydın’ diyecek. İlk manşetinden de ülkenin ve emekçinin içinde bulunduğu duruma itirazı ve isyanı anlatıyordu bugün çıkan gazete de. Kesintisiz bir itiraz ve umut yayıncılığı.

Basın İlan Kurumu (BİK) Evrensel Gazetesi’nin anasının ak sütü kadar hakkı olan resmi ilan hakkını iptal etmiş. Çok uzun süredir haksız, hukuksuz cezalarla uzattığı süreci yine haksız ve hukuksuz şekilde nihayete erdirmiş. BİK hem sansür kurulu, hem de mahkeme yerine koymuş kendini. Hak iptali verenlerin uydurdukları gerekçeye kendileri bile inanmamıştır. Anlıyoruz, iktidar BİK eliyle ülkenin özgür seslerinden birini susturmayı önüne koymuş. Tehdit yetmemiş kökünden keseyim demiş. En önemli gelir kalemlerinden birini almış elinden.

Evrensel sussun istenmiş. Ne büyük yanılgı. Ölümlerden, yargılanmalardan, cezaevlerinden, kapatma tehditlerinden ve her türlüsü denen baskıdan süzülüp gelmiş bir gazetenin böyle susacağını düşünmek ne büyük saçmalık. Direnmeyi, mesleğine ve ideallerine sıkıca sarılmayı, bedel ödemeyi göze almayı tüm bunları bilmeyen Evrensel’i nereden bilsin. Yüzlerce gazeteci yetiştirdi, yüzlerce olayı aydınlattı. Binlerce grevi, direnişi manşetlere taşıdı. Acıyı da hüznü de zaferi de gördü. Daha anlatacak binlerce olay, yetiştireceği gençler var sırada.

Yıllarca sesi, soluğu olduğu emekçiler sarılmış gazetelerine. Biliyoruz, hep birlikte dayanışmayla aşacağız bugünleri. BİK’in verdiği haksız hukuksuz karara karşı verilen mücadele de birlikte olacağız, her türlü sıkıntıda da. İyi meslektaşlarımızın, arkadaşlarımızın, dostlarımızın çıkardığı emek verdiği güzel gazete Evrensel. Sen çok yaşa.

BİZİM DURUMA GELİNCE

Geçen hafta arkadaşlarımız mesailerinin önemli bölümünü adliye ve karakollarda tamamladılar. Savcılar iyi çalışmış. Oldukça fazla dava dosyası biriktirmişler. Gazete haberleri yetmemiş, arkadaşlarımızın sosyal medya hesapları da takibe alınmış oradan da dava çıkaracak sözcükler bulmuş. Sandık yaklaştıkça saldırılar arttı. Her taraftan geliyor. Şirket, bakanlık, cumhurbaşkanlığı ve diğer kurumlar. Kalem oynatmayalım istiyorlar.

Biz de yanıtımızı haberlerimizle vermeye devam ediyoruz. Yağmalamaya çalıştıkları ülke toprağının her karışının savunulmasına katkı sunuyoruz. Yolsuzlukların peşini bırakmıyoruz. Geçen hafta eğitim ve sağlık sisteminde yaşanan büyük yıkımının yanı sıra, ülkenin dört bir tarafından yaşanan yağmaya ve buna karşı yürütülen direnişler manşetimizdeydi. Boğaz kıyısından, kent merkezlerine, Aydın’dan Artvin’e kadar her köşede ayrı bir yağma öyküsü çıktı.

Esenyurt’ta Suriyeli göçmen çocukların yaşam koşullarını da anlattık, Silivri’de 15 yaşında evet 15 yaşındaki inşaat işçisi Ali Koç’un ölümünü de.

Ama özgülük için, eşitlik ve adalet için verilen mücadeleyi, cüretti ve iradeyi de taşıdık sayfalarımıza.

Yarın 30 Ağustos. Emperyalizme karşı verilen mücadelenin zaferle sonuçlandığı tarihten bu yana 100 yıl geçti. Emperyalizme, işbirlikçilerine, yağma ve talan düzeninden beslenenlere karşı yeni bir Cumhuriyet’i kurma görevi ile karşı karşıya olduğumuz bu günlerde Zafer Bayramı kutlu olsun.