Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı sosyoekonomik ve kültürel değerlere sahip Z kuşağı bireylere sorduğumuz “Dünyada tek bir şeyi değiştirebilseydin ne olurdu?” sorusuna aldığımız cevap “Adaletsizlik” ve “Eşitsizlik” oldu

Evrim Kuran Z Kuşağı’nı böyle tanımlıyor: Farklılıkları var ama ortak talepleri eşitlik ve adalet

BİRGÜN KOLEKTİFİ

Z kuşağı tartışmalarının bu denli hayatımızın parçası olması gençlerin çıkışlarıyla mümkün oluyor. Türkiye’de ve Dünyada ses getiren protesto eylemlerine imza atan gençleri Kuşak Araştırmacısı Evrim Kuran ile konuştuk. Kuran’ın Z kuşağı ile ilgili bir kitabı çok sayıda da saha araştırması bulunuyor. Kuran’a göre bu kuşakla ilgili dışarıdan yapılan analizler ve hamasi söylemler bir anlam ifade etmiyor.

►Belirli alışkanlık teknoloji kullanımı gibi konularda ortaklaşan kuşakları bu özellikleri dışında tek bir bütün olarak tanımlayabilir miyiz? Buradan hareketle iktisadi ve kültürel farklılıklar bu denklemi nasıl etkiliyor?

Son günlerde, konuyu çalışmamış, popüler etiketlerin ötesine geçmeyi başaramamış çeşitli kişilerin tek tip bir Z kuşağı varmışçasına konuşmalarını, yazılarını büyük bir şaşkınlıkla izliyorum. Antropolog Claude-Levi Strauss, tüm toplumları tek bir cetvel üzerinde sıralamaya imkân tanıyacak ölçütler bulmanın mümkün olmadığını söyler. Bir başka ifadeyle, bütün Z kuşakları aynı özelliklere sahiptir düşüncesi yanıltıcıdır. Tek tip bir Z kuşağından söz etmek mümkün değildir. Türkiye Lideri olduğum global araştırma şirketi Universum ile her sene dünyanın 61 ülkesinden, 1,5 milyondan fazla gencin datası elimize ulaşıyor. Bu verileri ele adığımızda ülkeden ülkeye olan benzerlikleri de önemli farklılıkları da net olarak gözlemleyebiliyoruz. Yaşadıkları coğrafyanın sosyoekonomik yapısı, kültürü ve değerleri kuşakları incelerken göz ardı etmememiz gereken başlıklar. Ülkeler arası farklılıkların yanı sıra bir ülkenin farklı bölgelerinde, aynı şehrin farklı semtlerinde bile keskin ayrımlar söz konusu olabiliyor.

Geçen yıl, Ankara, İzmir ve İstanbul’da, yüksek gelir grubu ve düşük gelir grubu Z kuşakları ile yaptığımız araştırmalarda benzerlikler kadar farklılıklarla da karşılaştık. Her grup için bir diğeri ötekiydi. İki grubun da en çok istediği kendi kuyusundan çıkmaktı. Her ne kadar farklılıkları olsa da küresel kaygıları ortak. Bu sebeple onlara küresel köyün kaygılı çocukları diyorum.

►Kendilerini ifade etme araçları neler, sosyal medyanın somut yaşamın önüne geçtiği yönünde yorumlar var bu kuşak için ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’nin Z kuşağını önceki genç nesilden (Y kuşağından) ayıran özelliğin sadece teknolojiyle tanımlanabilen unsurlar olmadığını söylemeliyim.

Z kuşağı için dijital dünya ve onun doğal bir parçası olan sosyal mecralar alışkanlık değil; bir yaşam alanı. Bu yaşam alanında öğrenebilirler, eğlenebilirler, öfkelenebilirler ya da dinlenebilirler.kusak-arastirmacisi-evrim-kuran-z-kusagi-ni-boyle-tanimliyor-farkliliklari-var-ama-ortak-talepleri-esitlik-ve-adalet-755499-1.

Özellikle öncül kuşakları olan Y’den farklı olarak dijtal mahremiyetlerine daha fazla önem veriyorlar. Çevrimiçi ortamlarda kimliklerini gizleme ya da sınırlama eğilimleri daha fazla.

İçlerine doğdukları çağın da etkisiyle daha görsel öğreniciler. Öğrenme biçimleri itibariyle değil, mesajlarını iletme formu olarak da görselliği seviyorlar.

Z jenerasyonu henüz yetişkin değil, kendi içeriklerini yaratma fırsatı isteyen ve bu sebeple artık sunduklarımızın tüketicisi değil türeticisi olmayı talep eden yepyeni bir kuşak. Y kuşağının “tüketici merkezli” döneminden sonra Z kuşağı ile “bağlam merkezli” dönem başlıyor. Bu durum öğretmenleri, fikir liderlerini, markaları, şirketleri, sahnedeki bilge kişilik olmak yerine kolaylaştırıcı bir rehber olmaya zorlayacak. Yani eğitimden tüketime, üretimden iletişime her süreçte hegemonyanın ezberleri bozulacak ve fark yaratmak değil de birlikte değer yaratmaya odaklanılacak.

Z kuşağı bireyler birer yetişkin olduğunda sadeleşme, sürdürülebilirlik, girişimcilik ve sivil toplum inisiyatiflerinin değer kazanacağına inanıyorum. Yine doğa, barış, yaratıcı zeka gibi kavramların da ileriki günlerde daha da ön plana çıktığına şahit olacağız. Bu yeni çağda duygusal zekâ en önemli yetkinliklerden biri halini alırken Z kuşağı dünyaya epeydir unuttuğu kavramları hatırlatacak.

TÜRKİYE’DE YAŞAMAK ZOR…

►Z kuşağı ortaklıklardan ziyade tepkileriyle dikkat çekiyor. Nedir bu kuşağı sinirlendiren, tepki vermesine neden olan olaylar ya da olgular?

“Adalet” kavramı, Z kuşağı gençler ile yaptığımız çalışmalarda epeydir karşımıza çıkan bir temel değer. Yakın tarihte, adalet ve eşitlik söylemlerinin Y kuşağı tarafından yüksek sesle talep edildiğine şahit olmuştuk. Z kuşağında bu talep önceki kuşaklara göre daha da netleşiyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı sosyoekonomik ve kültürel değerlere sahip Z kuşağı bireylerle yüz yüze yaptığımız araştırmalar neticesinde yazdığım “Z: Bir Kuşağı Anlamak” kitabımda, her iki kesimin çocuklarına sorduğumuz “Dünyada tek bir şeyi değiştirebilseydin ne olurdu?” sorusuna aldığımız cevap “Adaletsizlik” ve “Eşitsizlik” oldu. Araştırmamızda yine tüm gençlerin, “Türkiye’de yaşamak denince aklınıza gelen ilk çağrışım nedir?” sorusuna “Zor” ortak cevabını vermiş olduğunu gördük. Bu verilerden yola çıkarak genç beyin göçünün temelinin erken öğrencilik döneminde atıldığını söyleyebiliriz. Umut ve güvenli bir iklim gençlerimizin en büyük ihtiyacı olarak görünüyor.