Ey İstanbul, yapacağını yaptın yine… Yüzyıllardır gönüllere taht kurduğun yetmezmiş gibi, mantığın, çıkarın, hesabın at koşturduğu siyasette bile karşımıza “aşk hikayesiyle” çıktın… Sonra da yarı yolda bırakıverdin aşkını!… Nelere kadirsin sen! Sendeki hüsran sandık sevdasını bile bitirdi!… Seçim gecesi herkes nefesini tutmuş İstanbul’daki başa baş yarışı izlerken önce hoşlarına gitmeyen sonuçları vermekten kaçındılar; sora da […]

Ey İstanbul, yapacağını yaptın yine… Yüzyıllardır gönüllere taht kurduğun yetmezmiş gibi, mantığın, çıkarın, hesabın at koşturduğu siyasette bile karşımıza “aşk hikayesiyle” çıktın… Sonra da yarı yolda bırakıverdin aşkını!…

Nelere kadirsin sen! Sendeki hüsran sandık sevdasını bile bitirdi!…

Seçim gecesi herkes nefesini tutmuş İstanbul’daki başa baş yarışı izlerken önce hoşlarına gitmeyen sonuçları vermekten kaçındılar; sora da itirazlar geldi…

TRT’nin seçim sürecindeki yanlı tutumu gibi, seçim gecesinde AA’nın tutumu da önemli ama iktidardan bağımsız hangi kurum kaldı diye düşünürsek şaşırtıcı değil. Parti devleti bu!…

Asıl olan senin, İstanbul’un onları şaşırtması…

O yüzden kazansalardı sürdürecekleri sevda laflarının yerini “sandık darbesi “gibi olmadık laflar almakta.

Komik ve acınası bir durum!…

Bir kere hile varsa bunu ancak iktidardakilerin yapabilme gücü var; muhalefette bu güç ne arasın!… Öte yandan, bugüne dek övünüp durdukları seçim güvenliğini şimdi inkar etmek durumuna düştüler ki, nereden baksan acınası!… Aslında polisten yargıya, medyadan bürokrasiye kadar her yere uzanmış elleri, devletin kaynaklarını hadsiz hesapsız kendileri için kullanmaları filan düşünülürse seçim şaibesinden muhalefetin söz etmesi gerekir; ama bu ülkede terslikler geçerli!…

Oysa, demokrasiyi bırak, sandık sevdasını bile biraz ciddiye alsak, şarkıdaki gibi “sevilmeden sevmek…” zor olsa da, gönül verdiğinin tümüyle veda etmese de biraz uzaklaşmaya karar verdiğini kabullenmeleri gerekirdi…

Hani milli irade, hani sandık kararıydı!…

Belli ki, artık ilgi diye baskıdan, sevgi diye yasaklardan mı bunalmış; geçim darlığı boğazını mı sıkmakta; hart hurtla yürütülen ilişki kabak tadı mı verme başlamış, neyse ne, ama sandıktaki sevgili, biraz uzaklaşmak, yeniden düşünüp taşınmak, yeni ilişkileri değerlendirmek istemekte….

Onlarsa, Türkiye’deki tipik erkek tavrında olduğu gibi “beni sevmeyen ölsün” demeye benzer sandığı, seçimi, hukuku öldürmekteler!…

Kuşkusuz, iktidarda olup muhalefetteymiş gibi davranmayı alışkanlık edindiklerini biliyorduk; ortada bu kadar önemli bir “sevgili” olunca şimdi bu alışkanlığa sandığa kadar uzatmalarına da şaşılmaz! Daha önemlisi ise, ellerindeki açıkları örtmek için zaman kazanmak istemeleri olabilir ki, bunun için epeyce gösterge var. Elden kaçan sevgili yalnız İstanbul değil kuşkusuz… Ankara, Adana, Mersin, Antalya, Eskişehir gibi birçok büyükşehir, buralarda sevda lafları edilmemiş olsa da, iktidar sevgisiyle arasına mesafe koymaya karar vermiş durumda. Üstelik hem üreten ve yaratan hem dünyaya açılan bu şehirlerin Türkiye için anlamı büyük. Ama İstanbul başka; sevdası da vazgeçilecek gibi değil!…

Bir yanda 20 milyarlık bütçesi, her yanına uzanmış rant kaynakları, daha çok nema yaratacak olanakları var; öte yanda birçok açıdan Türkiye’nin merkezi olarak siyasal İslam’ın da kendini en çok gösterme, kanıtlama ihtiyacı duyduğu bir kent… Bu kentte varlık kazanmanın Türkiye’de varlık kazanmak anlamına geldiğine kuşku yok.

O nedenle daha seçimler yaklaşmamışken Erdoğan, “İstanbul’da teklersek, Türkiye’de tökezleriz” laflarını etmiş; o nedenle İstanbul için Binali Yıldırım gibi ağır topu aday göstermiş; o nedenle onunla birlikte “aşk” ilanlarına girişmiştir. Şimdi AKP’nin ve Erdoğan’ın bu sonuçları dengeleyecek, hatta kendi lehlerine döndürecek yollar arayacağı biliniyor. Muhalefetin durumunu “topal ördeğe” benzetmesi de bunun ilanı.

Kısacası bir topallık olacağı, ilçeler ve belediye meclislerinde AKP’nin lehine olan durumun büyükşehir belediyelerini zorlayacağı açık. O nedenle büyükşehir belediyelerini kazanan CHP’yi, bu zorlanmaya nasıl yanıt verecekleri, ne gibi çözüm yolları bulacakları gibi ciddi bir sınav beklemekte.

Zor olacaktır; ancak aynı zamanda CHP için çıkış yolunun aralanması anlamına geldiği için de bir şanstır…

Bu şansı ve İstanbul’u yakaladığı için Ekrem İmamoğlu’nu da kutlamak gerek. Yolu açık olsun…