Doğrudur özgürlüğün bir kontes olmadığı.../ Göğsünü geren güçlü bir kadındır o/ sert sesi ve zalim cazibesi,/ bronzlaşmış cildi ve çakmak çakmak gözleriyle/ yürür tetikte büyük adımlarla.

Ey özgürlük

İBRAHİM KARAOĞLU

Geçmiş, şimdi ve gelecek zamanların içinde dolaşıp, geniş zaman kipiyle çekimlenmiş oluşlar, algılar yaşarsınız kimi kentlerde. Silinmez izler kalır belleğinizde. Böyle bir yer Paris; zamansız sanki, tüm zamanların kenti. Belki bundandır Ernest Hemingway’in “Nereye gidersen git, Paris senin ruhunda bir şenlik olarak kalacaktır” demesi. Belki de bu aforizmasından dolayı, orijinal adı “Menkul Bir Şölen” olan kitabını Türkçeye (ve diğer birkaç dile) “Paris Bir Şenliktir” başlığıyla çevirmişler.

Kendine özgü antika kent mobilyaları, zafer sembolleri, simgeleri, tarihsel dokusu, kafeleri, sanat galerileri, şapalleri, bazilikaları, katedralleri, sarayları ve müzeleriyle, şenlikli bir açık hava müzesi Paris. Tarihsel ve romantik anıların yaşandığı, filmlerin çekildiği bir sinema mekânı. Ve bu kentin simgesi haline gelmiş, eski Kraliyet Sarayı’ndaki ünlü Louvre Müzesi’ni gezmeden, Paris’le tanışılmaz derler. Doğrudur, Louvre Müzesi muhteşem sürprizler sunar her zaman ve sanatsal imgelerle, tarihsel varsıllıklarla doludur içi.

Üç yıl önce, kentin 13. bölgesindeki “Çin Mahallesi”nde, kruvasan ve kahve kokulu bir sabah kahvaltısında, karşımda tarihi bir serginin afişini gördüğümde çok heyecanlanmıştım. Louvre ve Metropolitan Sanat Müzesi, ortaklaşa, Eugène Delacroix’nın 180 yapıtını bir araya getirerek, ona adanmış görkemli bir retrospektif sergi düzenlemişler Louvre’da. Sarayın prestijli geçmişini anımsatan “Salon Napolyon”da açılmış bu tarihi sergi. Ve o günlerde, Paris’te nereye gitsem, Delacroix’nın “Halka Önderlik Eden Özgürlük” adlı yapıtının yer aldığı sergi afişi vardı her yerde.

Fransız resminin devlerinden, büyük bir dehayı yeniden keşfeden bir sergiydi; “Delacroix (1798-1863)”. Onun sanatını, üretken ve çok yönlü kariyerini karakterize eden büyük bir övgü aslında bu etkinlik; sanatçının yaratı sürecini etkileyen esinlerini, yönelimini sorgulamak; anıtsal ve dokunaklı unsurlarla oluşturduğu görsel belleğinin yeniden keşfedilmesini varsıllaştırmak için açılmış.

“Halka Önderlik Eden Özgürlük” resmi çok yakışmış afişe. Uzun bir öyküsü var bu resmin... Romantik bir ressam Delacroix. Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan, düş gücünü, duygusunu, düşüncesini odak alarak, kendisini özgürleştirebileceği, varoluşunu özgürce gerçekleştirebileceği romantik akımın etkisinde kalmış. Onu sınırlayan biçimlerden kurtularak, yaratıcılığını, ruhunu özgürleştirerek gerçekleştirir sanatını. Güncel ve tarihsel konulara duygularını katarak yansıtır yapıtlarında. Baudelaire’e göre “Rönesans’ın son büyük ressamı ve modern dönemin ilk büyük ressamı”dır Delacroix. Empresyonistleri ve sembolistleri etkilemiş. Renoir ve Manet, onun resimlerini kopyalamışlar. Picasso, Delacroix’nın “Cezayirli Kadınlar” adlı resminden öyle çok etkilenmiş ki ondan esinlenerek, kübist bir dille kendi yapıtına dönüştürmüş o resmi… Delacroix’nın en önemli yapıtında Fransız Devrimi var, ancak o William Shakespeare’in ve Johann Wolfgang von Goethe’nin yapıtlarını da taş baskı resimlere tercüme ederek, esin kaynaklarını çeşitlendirerek çoğaltmış sanatını. “Halka Yol Gösteren Özgürlük” resmi Fransız resminin başyapıtlarından biri olmuş. 1830 yılında, üç gün süren halk ayaklanmasının anısını yansıtmak için yapmış bu resmi Delacroix. Fransız Devrimi’nin, özgürlük şiarıyla yüklü simgesi.

Resmin ortasında, göğsü açık, elbisesi yırtık, ayakları çıplak ve başında özgürlüğün simgesi Frigya başlığı olan bir kadın var. Bir elinde Fransız bayrağı, diğer elinde bir tüfekle özgürlüğü simgeliyor kadın. Barikatları aşmak için peşinden gelen devrimcilere önderlik ediyor. İki elinde birer tabancayla yoksulları temsil eden bir çocuk var bir yanında. Diğer yanında silindir şapkasıyla burjuvaları temsil eden eli tüfekli bir adam var. Ölülerin, yaralıların içinden geçerek sürdürüyorlar kavgalarını. Büyük bir çatışma var kentte. Kral 10. Charles’i tahtından eden üç günlük halk ayaklanmasının anısına yapılmış bir resim bu. Sınıfsal farklılıklara karşın, özgürlük için yan yana gelen insanların başarısını yansıtan, çok önemli bir olguyu resimsel olarak gösteren, inanç yüklü bir gerçekliğe tanıklık eden bu yapıt; “Üç Şanlı Gün”ün görsel öyküsü aslında. Ve bu resim, özgürlük düşüncesini simgesel bağlamda görselleştiren bir alegori. Elinde bayrağıyla, göğsü açık, barikatları aşarak, halkın devrimci kesimlerine önderlik eden bir kadın üzerinden yansıyor özgürlük. Delacroix’nın, bu kadın figürünü yaparken Anne Charlotte adlı bir çamaşırcı genç kızdan etkilendiği söylenir. Sokaklarda savaşan kardeşinin ölüsüyle karşılaşınca, onun intikamını almak İçin muhafızlarla çarpışarak devrime katılmış bir kahraman Charlotte. Yanındaki on kurşunun dokuzuyla muhafızları öldüren, kalan tek kurşunla kendi canına kıyan bir devrimci. Charlotte gibi pek çok kadının katılımıyla gerçekleşmiştir devrim. Ve Delacroix, Charlotte’i Yunan heykeline benzeyen bir biçimde resmederek, bir özgürlük sembolüne dönüştürmüştür onu. Resmin sol tarafındaki silindir şapkalı burjuva figürünün Delacroix’nın kendisi olduğu söylenir. Yazar Alexandre Dumas’ya göre “Delacroix bir savaşçıdır. Üst tabakadandır ve devrimde birebir yer almamıştır ancak o savaşını tuvali ve fırçası ile vermiştir.” Delacroix, kardeşine yazdığı bir mektupta “Modern bir konuyu, barikatları ele aldım; eğer ülkem için savaşmadıysam da en azından onun İçin resim yapabildim.” diyerek yansıtmış duygularını. Ve bu büyük resmi üç ayda tamamlamış. Kadın figürü bir özgürlük sembolü bu resimde. Şair Auguste Barbier çok etkilenmiş Delacroix’nın kadın figüründen ve La Curee şiirinin bir bölümünde “… Doğrudur özgürlüğün bir kontes olmadığı.../ Göğsünü geren güçlü bir kadındır o/ sert sesi ve zalim cazibesi,/ bronzlaşmış cildi ve çakmak çakmak gözleriyle/ yürür tetikte büyük adımlarla.

Zevk alır kanlı meydan kavgasında halkın bağrışlarından/ heyecanlı davul seslerinden/ barut kokusundan, uzakta birbiri ardına çalan/ kilise çanlarının ve topların gürültüsünden./ Alır sevdiklerini yalnızca halkın arasından/ sunar geniş bağrını yalnızca halka…” böyle anlatmış öncü kadını. O güne kadar bir iffet sembolüdür kadın; arzu gücünü, isteklerini bastırarak, dinin ve aklın buyruğunda, çekici ama en edilgen duruşuyla yansıtılıyor sanatta. Delacroix’nın resmindeki kadın figürü, Frig şapkasıyla temsil ediyor özgürlüğü (Roma İmparatorluğu'nda özgür bırakılan köleler, yeni statülerini bu şapkayı giyerek yansıtmışlar). Tepesi öne kıvrılmış, kırmızı renkli başlık tarih boyunca özgürlüğü simgelemiş hep. Parisli cumhuriyetçiler, kırmızı Frig başlığını giyerek katılmışlar devrim mücadelesine. Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında bir özgürlük bayrağına asılmış Frig şapkası. Ve 18. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan İrlandalı devrimci örgüt Birleşik İrlandalılar Topluluğu’nca da özgürlüğün imgesi olarak benimsenmiş.

Delacroix’nın “Halka Önderlik Eden Özgürlük” resmi yalnızca Fransa için değil, dünya için de devrimin en belirgin ikonik bir sembolü olmuştur.

New York’taki “Özgürlük Anıtı”nı yapan heykeltıraş Frédéric Auguste Bartholdi bile Delacroix’in tablosundaki kadını örnek alarak yapmış heykelini. Ve Fransa tarafından ABD’ye, kuruluşunun 100. yılı nedeniyle hediye edilmiş. Aslında heykeltıraş Bartholdi, Süveyş Kanalı için tasarlamış bu heykeli, o dönemde Mısır’ı yöneten Osmanlılar avans da vermişler heykelin yapımı için ancak Müslümanlar bu heykele karşı çıkar diye vazgeçmiş yöneticiler.

Heykel ABD’ye gittiğinde göğüsleri açık diye karşı çıkmışlar ve değişiklik yaparak heykelin açıkta kalan göğsünü kapatmışlar.

Ve heykele ABD’de uygulanan yasaklar 120 yıl sonra da Delacroix’nın ülkemizdeki ders kitaplarında yer alan “Halka Önderlik Eden Özgürlük” resmine farklı bir şekilde uygulandı. Yıllarca ders kitaplarında yer alan bu resim Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, göğüs bölgesi çıplak bulunduğu için sansürlendi ve ders kitaplarından çıkartıldı.

Delacroix’nın “resim, sanatçının zihni ile izleyenin zihni arasında kurulan bir köprü…” sözü geldi aklıma. Ama bizim sansürcüler o resme baktıklarında zihinleri kadın figürünün yalnızca göğsüne odaklandığı İçin “Halka Önderlik Eden Özgürlük” resmi hâlâ yasak; giremiyor bizim ders kitaplarına.