BM İklim Zirvesi öncesinde Merkelli koalisyon hükümeti ‘İklim Eylem Planı’nı açıkladı. Eylem planı heyecan yaratmadı. Büyük şirketlere yeterli baskı yapılmazken, Sol Parti'ye göre paketin faturası yine çalışanların cebinden çıkacak

Eylem planı yetersiz

Seçil Kalenderoğlu/Berlin

BM İklim Zirvesi öncesinde Almanya’da Şansölye Angela Merkel’in öncülüğünde Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ve koalisyon ortakları Sosyal Demokrat Parti´nin önde gelen isimleri ‘İklim Eylem Plan 2030’ yasa tasarısı için bir araya geldiler. On dokuz saatlik maraton görüşmeler sonunda alınan kararlar açıklanırken, aynı gün içinde Almanya`da 1,4 milyon kişi ‘Fridays for Future’ (Gelecek için Cumalar) hareketi öncülüğünde ‘Küresel İklim Eylemi’ için sokaktaydı. Peki, Almanya iklim korumasına nasıl bir katkıda bulunmayı planlıyor?

Plana göre, Almanya 2021`den itibaren ulaşım ve yapı sektörlerinde bir tonda 10 ile 35 avro arasında değişen bir karbondioksit emisyon fiyatı belirliyor. Bu fiyatın 2026 yılında yeniden düzenlenerek 35 ile 60 avro düzeyine getirilmesi düşünülüyor. Bunun neticesinde, Almanya´da benzin fiyatının da 3 ile 15 avro arasında artması öngörülüyor. Ulaşımda ise elektrikli araçlara yatırım ve 2030 yılına kadar elektrikli şarj istasyonu sayısını 1 milyona çıkarmak hedefler arasında. 2023`ten itibaren kamyonlar için daha yüksek yol ücretleri ve yurtiçi uçuşlarda ek ücretler ve demiryolu ulaşımının ucuzlatılması planlanıyor. Şehirlerarası tren ücretlerindeki katma değer vergisini yüzde 19`dan yüzde 7`ye düşürülmesi de yasada yer alan maddeler arasında.

Benim iklim paketim değil

Muhafazakâr ve sol eğilimli demokratlardan oluşan bu garip ‘büyük koalisyon’un bir gecede müzakere ettiği eylem planının, çevresel ve ekonomik araştırmacılar tarafından pek de heyecanla karşılandığı söylenemez. Birçok iklim araştırmacısı, karbondioksit emisyonunun başlangıç fiyatı olarak 40 avronun altında kalınmasının, Alman şirketlerine emisyon azaltma baskısı yaratmayacağının altını çiziyor. Alınan kararlar sinirli ve göstermelik olmakla eleştirilirken Dünya Doğa Fonu’ndan (WWF) Christoph Heinrich kararları ‘Bu umutsuzluk, erteleme ve başarısızlık karışımı, kabul edilebilir bir sonuç değil’ diyerek değerlendirdi. Aynı şekilde Yeşiller Milletvekili Lisa Badum ise planı “teslimiyet” olarak niteledi. Fridays for Future (Gelecek icin cumalar) hareketi ise paketin kabul edilemez olduğunu belirtirken, sosyal medyada “Benim iklim paketim değil” (#NotMyIklimpaket) hashtagiyle protesto edildi. New Climate Enstitüsü`nden Prof. Nikolas Höhne paketin fosil yakıtların tamamen nasıl saflaştırılacağı konusunda net bir vizyonu olmadığının altını çizerken, yalnızca kısa vadeli bireysel önlemler aldığını söylüyor. Nitekim Sol Parti (Die Linke) de bu kısa vadeli bireysel önlemler sunan iklim paketi için hazırlanan bütçenin yine alt ve orta sınıf çalışanların cebini yakacağını söylerken sağlıklı bir iklim anlaşması vergisi hazırlanması gerektiğini belirtiyor.

Almanya Gerçekten İklimin kurtarıcısı mı?

Bir zamanlar BM iklim müzakerelerinde oldukça etkin olan ve basın tarafından ‘İklim Şansölyesi’ yakıştırması yapılan Angela Merkel, bu sene “İklim Eylem Plan 2030”la zirvede pek etkili olamadı. G20 Hamburg zirvesinde, ABD hariç katılan her hükümetin Paris İklim Anlaşması’na bağlılıklarını doğrulatan Merkel, bu kez son derece yetersizdi. Bunun ardında muhtemelen Almanya’nın meşhur yeşil politikalarıyla, emisyon seviyelerindeki gerçek rakamlar arasındaki tutarsızlık yatıyor. Her ne kadar Alman muhafazakârları teşvik programlarıyla yenilenebilir enerjinin gelişmesini örnek gösterse de fosil yakıtlı enerji santrallarının fişi çekmemesinden kaynaklı emisyonlarda hiçbir düşme yaşanmıyor. Tarih, teşvik programlarının Ruhr'daki mavi gökyüzünü restore etmediğini veya ozon tabakasındaki deliği küçültmediğini gösteriyor. Almanya'da nispeten düşük gelire sahip olanlar bile, dünya nüfusunun çoğundan daha fazla karbondioksit salmaktadır. Ülkenin güçlü otomotiv endüstrisi, lüks segmentli otomobilleriyle bu alanda dünyada çevreye en fazla zarar veren ülkeler arasında yer alıyor.

‘Iklimpfade für Deutschland’ adlı çalışmasında, Alman Endüstriler Federasyonu (BDI), tam dekarbonizasyonun yıllık 30 milyar avro civarında olduğunu belirtiyor. Alman federal hükümeti ise fosil dünyasını koruyan ve çevre ile iklime zarar veren sübvansiyonlar için her yıl toplam 57 milyar avro harcıyor. İklim koruma yasası 2023`e kadar taahhüt ettiği 50 milyar avro bütçeyle önümüzdeki birkaç yıl içinde etkisiz olacak. Hazırlanan yasa ise iklim koruma yükünün tamamını yasal olarak belirsiz bir emisyon ticaret sistemine kaydırmak, hükümetin mevcut üyelerinin hiçbiri iktidarda olmadığında, hiç de meyve vermeyecek alaycı bir sistem sunmaktadır. Bilim insanları 2035`e kadar karbonsuzlaşma ve küresel ısınmanın düşürülmesi gerektiğinin altını çizerken Merkel, on dokuz saatlik görüşmeler sonrasında düzenlediği basın toplantısında “Politika mümkün olandır” diyor. Sıfıra ‘siyah’ kadar bağlı olduğu mali açıksızlık politikasıyla ancak olduğu kadarıyla bir iklim eylem planı sunuyor ki o da oldurmuyor.