3. Havaalanı şantiyesinde kötü yaşam koşullarına ve maaş ödenmemesine tepki verdikleri için tutuklanan işçiler, cezaevinden mektup yolladı. İnsani taleplerinin büyük bir zorbalıkla bastırılmaya çalışıldığını söyleyen işçiler, köle olmadıklarını yineledi. Emekçiler, “Bizi merak etmeyin, keyfimiz ve moralimiz yerinde” ifadelerini kullandı. Dışarıdaki işçiler ise şantiyede verilen öğle yemeğini sosyal medyada paylaştı. Plastik bir tabldot tepsisinde sadece çorba vardı. İşçiye ekmek bile çok görülmüştü: “Yemek diye verilen şey bu; burada hiçbir düzelme yok; hâlâ tahtakurtları içinde yaşıyoruz, saatlerce servis bekliyoruz.”

Aynı saatlerde; şantiyeye komşu yerde; “ayakları yere basmayan festival” yapılıyordu. Erdoğan, Türkiye’nin ilk havacılık, uzay ve teknoloji festivali Teknofest’i ziyaret etmek üzere, birinde Akar’ın da olduğu üç F-16’nın eşlik ettiği TC-ATA isimli uçakla, yeni havalimanına indi. Buraya, işçilerin girmesi ise kesinlikle yasaktı. İnşaat-İş Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu, “Onlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi?” diye sorarken, şantiyedeki sorunları da değerlendirdi: “Düzelme yok, kriz artarken havalimanı şantiyesi işçiye verilen bir gözdağı…”

İşçiler giremez!
Acu, “Ağır bir travma yaşanıyor. Tutuklu arkadaşlarımızın aileleri endişeli. Böyle bir ortamda bu aktivitenin yapılmasının ne kadar doğru olduğu sorgulanır” dedi. Daha temel bir meseleye de dikkat çekti: “Bu örnek bile işçilerin insan yerine konulmadığını gösteriyor. Alana girmeleri yasak. Yoksa, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değiller mi?”

3. Havaalanı şantiyesinde çözülmesi mümkün olan sorunlar aşılamadı. Bunun kaynağı işçi değil, patrondu. Anayasal çerçevede hakkını arayan işçiye; patron ve proje sahibi adeta; “Hak öyle aranmaz böyle aranır, sorun varsa bunu başka yollardan çözerim” dedi. Acu, işçilerin tüm taleplerinin meşru olduğunu ifade etti: “Anayasal haklarını kullandılar.

Çözülmeyecek bir sorun yoktu ve işi çözümün parçası olmaya gönüllüydü. Ancak masadan patron kalktı.”

Sorunlar aynen devam ediyor
Acu, yaşanan onca olaydan sonra da işçilerin 17 maddelik taleplerinin hiçbirinin hayata geçmediğini de söyledi: “Karşı taraftan düzeltiye yönelik bir açıklama gelmedi. İşçiler de her şeyin eskisi gibi sürdüğüne ilişkin görüş bildiriyor. ”

Havaalanı bitmedi: Ne sabotajı
Kamuoyunda, işçilerin “neden şimdi kazan kaldırdığı” sorusu üzerinde tartışma yaratıldı. İktidar ve yandaş medya; 29 Ekim’deki açılış tarihinin sabote edildiğine sık sık vurgu yaptı. Acu, bu konudaki olumsuz görüşlere de şu sözlerle nokta koydu: “İşçiyi, devlet düşmanı gibi göstermek kimseye fayda sağlamaz. Kamuoyunun bilmesi gerekiyor ki havalimanı bitmiyor. 3 fazdan biri yetiştirilmeye çalışılıyor. Yani işçilerin hak arayışlarının, havaalanının tamamlanmak istememeleri ile ilgisi yok. Kaldı ki bu sorunlar başından beri devam ediyor.”

İktidarın seçmenine şov yapma arzusu; Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanı olduğu 2004’te AKP’nin ilk sabıkalarından biri olan Pamukova Hızlı Tren Faciası’nı anımsatıyor. Uzmanların, “Raydan çıkma tehlikesi var” demesine rağmen Pamukova’da seferler devam etmiş ve büyük kazada 41 kişi yaşamından olmuştu. Acu; “Önemli olan projelerin, bir an önce bitirilmesi değil” derken, işçi ve halk güvenliği konusunda hatırlatma yaptı.

Acu, “Neden şimdi?” diye soranların tek amacının ise işçiyi itibarsızlaştırarak, iktidara yaranarak kendilerine menfaat sağlamak olarak değerlendirdi: “İşçiyi laf eden, şantiye, işçi bilmez. Çünkü patronla muhattap olmuştur. Havalimanı; bir gün önce ya da bir gün sonra açılsa ne olur. İşçiyi itibarsızlaştırmaya çalışanın aslında kendinde itibar yok.”

Çok kirli bir proje
İnşaatlarda son 5 yılda 35 bin iş kazası meydana geldi, 1754 işçi yaşamını yitirdi, 1940 kişi ise sakat kaldı. Bu bile inşaat sektörünün piri pak olmadığını ve giderek daha da kötüleştiğini göstermeye yetiyor. Havalimanı şantiyesinde ise durum çok daha vahim. Acu; “Şantiyede yüzlerce kişinin öldüğüne yönelik bilgi var. Basında 400 işçinin öldüğüne yönelik iddialar çıktı. Böyle olmadığını düşünmek istiyoruz. İçişleri Bakanlığı 30 üzerinde kişinin öldüğünü kabul ediyor” diyor. Fakat havalimanı şantiyesinde neler yaşandığına ilişkin örnekler, rakamların ne denli korkunç olacağına yönelik sinyaller de veriyor. Acu’ya göre:, havalimanı kirli bir proje.”

Cesedi 3 gün sonra bulundu
4 ay önce havalimanı inşaatına giden sendika yöneticileri, işçilerin anlattığı korkunç bir olayı kaydediyor. Acu, olayı aktarıyor: “İşçiler sendika temsilcilerine ölen bir işçinin 3 gün sonra bulunduğu bilgisini verdi. Moloz döken kamyonlara yön veren ve ‘hophopçu’ diye tabir edilen bir arkadaşımızı kamyon eziyor, fark edilmiyor. 3 gün eve gitmeyince, eşi telaşlanıp, şantiyeden bilgi istiyor. Böylece molozların arasında 3 gündür yatan cesetle karşılaşılıyor.”

Türkiye’de işçi eylemleri ekonomik krizle birlikte daha da yayılacak gibi görünüyor. Kriz sektörler arasında da tetikleyici. Bunu bir emsalle açıklamak mümkün. Yeşil Kundura iflas etti. Fakat bu inşaat işçilerini de olumsuz etkiledi. Ayakkabı firması yeni bir bina yaptırıyordu. Bina durdu. Emekçiler işlerinden oldu. Acu, durumu ve sonuçlarını tanımlıyor:

“Büyüyen krizin maliyeti önce işçiye çıkıyor Yemeğinden, kıyafetinden, ayakkabısından, yemeğinden kesiliyor. Şirket batınca işçinin parası içeride kalıyor ve parasını almak için muhattap bulamıyor. Kriz büyüdükçe, işi, mağdur olacak, sektörler arası sıkıntılar yaşanacak ve eylemler artacak.”

Havalimanında 24 kişinin tutuklanmasının ve kolluk şiddetinin artmasının nedeni de krizin etkilerinin artması ile ilişkili. İnşaat-İş Yönetim Kurulu Üyesi; “Havalimanı göz önünde olan iyi bir örnekti. Bu yolla işçilere gözdağı verdiler. Krizi engelleyemiyorlar, işçinin hak arama mücadelesini engellemek tek çare!”