Son günlerin en çok sorulan sorusu verilerimiz kimlerin elinde? Kendimizi nasıl bu durumdan koruruz!

Facebook’u silmeli mi silmemeli mi?

Timur Akkurt | timur@teknosafari.com | @timurakkurt

Öncelikle şunu söylemek lazım verilerimiz gideceği yere gitmiş durumda. Şimdi dijital dünya ile bağımızı kesmek istesek bile, en fazla güncel verilerimizi paylaşmamış oluruz. Tabi akıllı telefon, tablet, bilgisayar vs. kullanmayı unutun. Bunlardan herhangi bir tanesini kullanırsanız zaten bağı kopartamıyorsunuz. Kullandığınız bir uygulamayı geçin, işletim sistemini kullanabilmek için bile verdiğimiz izinler verilerimizin toplanması için yeterli. Yani öyle bir uygulama vs. kullanmaya gerek yok aslında. Facebook, Twitter, Google, YouTube gibi platformları kullanarak sadece daha spesifik bilgilerimizi paylaşıyoruz. Üstelik bu bilgileri uygulamaları, işletim sistemlerini kurarken onay vererek ellerimizle teslim ediyoruz. ‘KANDIRILDIK’ durumu yok yani ortada. Yapılan ‘şerefsizlik’ bu bilgilerin izin vermemiş olduğumuz 3. 4. 5. şahıslarla paylaşılması. Üstelik amacı dışında kullanılarak etik değerlerin hiçe sayılmış olması da cabası.

Dünyanın en kıymetli şeyi artık veri. Veri; paraya çevrilebiliyor, hükümet değiştirtebiliyor, insanları tehdit edebiliyor, hayatlarını karartabiliyor, zengin yapabiliyor, fakir yapabiliyor, sağlığını bozabiliyor, rezil edebiliyor, berbat bir karakterin müthiş itibarlı bile olmasını sağlayabiliyor. Yani kısaca çok ama çok değerli bir maden ‘veri’. İşte bu sebeplerden dolayı herkes O’na sahip olmak istiyor.

Peki ne olacak?

Mark Zuckerberg ABD senatosunda kameraların önünde ifade verdi. ‘KORUYAMADIK’ dedi. Koruyamadık dedi de, o kadar büyük bir rant ki bu, bir de Mark’ın üniversite yıllarına baktığımızda arkadaşlarına neler yaptığını düşününce, insanın pek inanası gelmiyor.

Facebook, YouTube, Google, Instagram ve türevleri son bir yıldır gözle görülür kan kaybındalar. Bunun sebebi aç gözlülükleri. Kullanıcıların neredeyse hepsinin her platformda sürekli negatif yorumlar yaptığını biliyoruz. Hatta işin çivisi o kadar çıktı ki artık içerik üreticilerinin kendi takipçileri neredeyse hiç bir şeyi beğenmiyor, hakaretler yağdırıyorlar. Bunun tek sebebi sosyal medya platformları değil tabi ki yıllardır yazdığım bir konu olan, etik ve itibar konusunu içerik üreticilerinin ciddiye almamış olması. İçerik kalitesi, yaklaşım o kadar yozlaşmış durumda ki kimse kimseye saygı duymadığı için memnuniyetsizlik tavan yapmış durumda. Ne içerik üreticileri artık yaratıcı ve samimi, ne de izleyenler. Çorbaya dönmüş bir ortam var. Markalar ne yapacağını şaşırmış durumda, ajanslar keza öyle. Ajanslar ne tutarsa oradan yürüyelim diyerek kolaycılığa kaçtığı için bu çorbada onların tuzu hatta biraz daha fazla diyebiliriz. Fenomenler ‘kolay’ elde edilmiş gücün verdiği sarhoşlukla şuursuzlukta sınır tanımaz halde. Kimi ne olursa olsun para aldıysam tanıtırım derdinde, kimi daha çok izlenme adına yapamayacağı şey yok, kimi bir an önce ünlü olayım diyerek sınırlarını zorluyor.

İşte bu aslında evrimin sondan bir önceki süreci diyebiliriz. Yani artık büyük tufan kopacak, taş üstünde taş kalmayacak ve toprak yeniden yeşillenecek ve hayat yeniden başlayacak. Çözülmeler her anlamda bunu göstermekte. Verilerin ülkelere, şahıslara satılması, seçimlere müdahale edilmesi, kötü ürünlerin gözümüze sokularak pazarlanması ve satılabiliyor olması bunun en güzel işaretleri.

YouTuberlar bireysel izlenmeleri ile eskisi kadar izlenmiyor. Bunun sebeplerini daha önceki yazılarımdan okuyabilirsiniz. Şimdi uzatmayalım. Tek olarak izlenmedikleri için bir kaç YouTuber bir olup videolar yaparak popülerliklerini sürdürmeye çalışıyorlar vs. (istisnalar var tabi ki) Onları takip edenlerin karşısına o kadar şuursuz içeriklerle çıktılar ki takipçilerin saygısı kalmadı. Video yayınlanıyor, altında yorumlarda giydiren giydirene. Bir yıl öncesine kadar onlara büyük hayran olan kitle şimdi küçümseyerek aşağılıyor. Sebebi içerik üreticisinin kendisi.

Yeni nesli pas geçmeyelim. Kimse kusura bakmasın ama onlarda bir acayip. Kolay para kazanmak, eğlenmek, kafalarına göre takılmak en büyük hedefleri ve hayalleri. Bunun bu şekilde olmasının elbet pek çok sebebi var. En büyük suçlu sosyal medya diye düşünüyorum. Çocuklar ne görürse, daha doğrusu neyi kolay görürse onu yapabileceğini düşünüyor. Bir günde dünya yıldızı, bir haftada zenginlik içinde olmak, hayran olunmak! Bunların hepsini maalesef yoğun bir şekilde izleyerek büyüdüler. Eskiden modacı olmak isteyenler şimdi Instagramer olmak istiyor. Niye? Çünkü en güzel kıyafetleri onlar giyiyor, ne güzel gezip tozuyorlar, popülerler, herkes onları takip ediyor, beğeniyor. Kim olsa ister. Halbuki bu işin bir eğitimini almak, birilerinin yanında çıraklık, asistanlık yapmak, tecrübe kazanmak gibi pek çok gereksiz adım varken!

Hızlıca modacı olunabiliyor!

Hakkıyla bir yerlere gelmiş olanları burada ayıralım lütfen. İşini çok iyi yapan içerik üreticilerimiz var. Hem bilgi birikime sahip, hem bilinçli, hem etik.
Sosyal medya kullanmaya devam edeceğiz. Hem bireysel hem kurumsal olarak.

Facebook, Google, YouTube, Instagram, Twitter bu konuda çok ama çok büyük dayak yemeğe mahkumlar. Sonuna kadar da hak ediyorlar. Yedikleri dayaklardan dersleri çıkartır adam olurlarsa bu işi yapmaya devam edebilirler. Yoksa yok olacakları gün gibi ortada. Şu zamanda tüm bu problemlerden arındırılmış güçlü bir yapının hayata geçmesini çok ama çok isterim. Bundan bir ya da iki yıl önce aynı cümleyi kurmuştum aslında. Çıkmadı, çıkamadı.

Yeniden yapılanmak, yeni düzeni kurmak için çok güzel bir zaman! Bu sosyal medya platformlarının yüzünden, algoritma illeti reklam dünyasını ve içerik üretici dünyasını gerçekten çok bozdu. Hayatta her şey öyle görünse de matematik değil. Özellikle insan için çok daha farklı olmalı. Algoritmalar hepimizin, duygularını parçaladı, ruh sağlığımızı bozdu, dengesiz varlıklara dönüştürdü. Beğenilmeyeceğimiz hiçbir şeyi yapmak istemez hale geldik. Daha çok insana görünmek için paranın gücü olmazsa olmaz dendi, parayı şelale gibi sosyal medyaya akıttık. Kimseye, hiç bir şeye inanmaz hale geldik. Gözümüze sokula sokula öne çıkartılan ürünleri, hizmetleri sebebini bile anlamadan tüketmeye başladık. Eskiden müşteri memnuniyeti ile insanların birbirlerine tavsiyeleri ile kaliteyi yakalarken şimdi o günleri mumla arar olduk. Oy vermek için sandığa giderken adamlar bizim oyumuzu kime vereceğini anlar oldu. İçimizden geçtiler desek yeridir.

Avrupa Birliği, Amerika verilerin korunması ile ilgili çok ciddi baskılarını şimdi kurdular. Çok ama çok evvel kurulması gereken bu yapı maalesef yeni kuruluyor. Büyük reklam verenler geçen yıl ilk kez bu mecraları dövdüğünde küçük bir ayar verilmişti. Şimdi devletler bu ayarı veriyor. Bakalım ne olacak. Biz sosyal medyayı kullanmaya devam edeceğiz. Keşke eski günler gelse diyoruz ama artık bu çok zor. Siz siz olun öyle her gördüğünüze inanmayın. Çok izleniyorsa da, çok paylaşılıyorsa da bu iyi ya da olumlu olmayabilir gibi bir kafa yapısında olun. Sorgulayan, hesap soran olmazsanız daha üzerinizden çok para kazanmaya devam ederler. Herkes akıllı olacak, dürüst olacak. Etik ve itibarın dijital alemde en kıymetli ayırıcı özelliklik olması gerektiğini herkes bilecek, bilmek zorunda. Bunu yapacak kişilerde sizlersiniz. Bugün biraz kaba tabirlerim oldu ama inanın daha ağırlarını da söylemek istedim. Bizi kimse ortamlarda maymun etmemeli. Ederse cezasını çekmeli, yok olmalı. Zaman her konuda olduğu gibi bu konuda da en büyük ilaç olacak. Yeter ki tedaviyi doğru yapalım! Keyifli, mutlu hafta sonları.