FARC bildiği tek hayatı bırakmaya hazırlanıyor

Sibylla Brodzinsky

Orta-Güney Kolombiya’da büyüyen bir çocuk olan Roberto Mendez, eğitimini birinci sınıftan öteye götürememiş. Küçük yaştan beri, evini saran tepelerdeki kahve çiftliklerinde çalışmaya zorlanmış. Bu tepelerde, on yıllardır gerillalar hüküm sürüyordu.

Kolombiya hükümetinin askeri operasyonları, genellikle gelişigüzel tutuklamalara ve Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile iş birliği yaptığı düşünülen sivillerin acı çekmesine sebep oluyordu. Mendez’in çalıştığı çiftliğin sahibi bir gece evinden alınmış, onu bir daha gören olmamıştı.


Mendez, The WorldPost gazetesine “Öfkelenmiştim” diyordu; “Bu yüzden karşılık vermek için FARC’a katıldım.”

FARC’a katılıp bölük komutanlığı pozisyonuna kadar yükseldiğinde 20 yaşındaydı. Şimdi 29 yaşında olan Mendez, FARC’ın Kolombiya hükümetiyle görüştüğü barış anlaşması kapsamında silahını bırakmaya hazır olduğunu söylüyor – bu savaş Latin Amerika’nın en uzun savaşı niteliğinde ve ülkeyi 52 senedir kasıp kavuruyor.

Geçtiğimiz Pazartesi günü Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ve FARC başkomutanı Radrigo Londono dört yıl süren görüşmeleri sonlandırdı ve Havana’da bir barış anlaşması imzaladı. Barış anlaşmasının kaderini ise Kolombiyalı seçmenler ulusal bir plebisitle belirleyecek. Anlaşmayı eleştirenler çok olsa da anketler, seçmenin çoğunluğunun barış anlaşmasını desteklediğini gösteriyor. Eğer anlaşma onanırsa, Mendez’in hayatı baştan aşağı değişecek ve Kolombiya on yıllardır duyulmamış bir süreci, barışın inşasını yaşayacak.

Mendez silahlarını teslim ettikten sonra eğitimini tamamlamak istiyor. “Okumayı biliyorum fakat çok yavaş” diye itiraf ediyor. İsyancı kampının hemen dışında et tütsülemek için yaktığı ateşin közlerini karıştırıyor. Hayali ise inşaat mühendisi olup uzak köylerdeki yurttaşlara köprüler ve yollar inşa etmek, modern devleti onların ayağına götürmek. Bu hayali, “İnsanlara yardım etmek istiyorum” diye ifade ediyor.
Modern devleti insanlara götürmek için Kolombiya’nın o köprülere ve yollara kesinlikle ihtiyacı var. Devlet tarafından uzun zaman önce kaderine terk edilen köylerden biri de Mendez’in büyüdüğü köy. Kolombiya’nın kırsal bölgelere hizmet götürememesi çatışmaların hem sebebi, hem de sonucu.

“Bizi şeytan gibi görüyorlar. Çocuklara tecavüzcü ve katil olduğumuzu söylüyorlar.”

FARC, 1964 yılında sosyal adalet, toprak yasası reformu ve proleter idealizm fikirleriyle kurulmuş, komünist-temelli bir köylüler ordusu. Bir avuç kısmen silahlı köylüyle başlayan ordunun büyüklüğü en güçlü döneminde 18 bine kadar çıkmış, ülkenin yüzde 40’ı kadar bir alanı kontrol altına almıştı. Adam kaçırma, haraç kesme ve uyuşturucu ticaretiyle para kazanan örgüt, Kolombiyalılara baskıyla söz geçiriyordu ve yıllar içerisinde kendine bir çok düşman edindi.

Eski Başkan Alvaro Uribe döneminde ABD tarafından finanse edilen saldırılar FARC’ı yavaşlatmıştı. Uribe 2010’da görevi bıraktığında FARC’ın ordusu yarı yarıya küçülmüştü. Zayıflayan fakat boyun eğmeyen FARC, Santos ile barış görüşmeleri başlatmaya 2012 yılında ikna oldu.

Eğer halk anlaşmayı referandum ile onaylarsa, FARC tahmini 7 bin askerini ve bir o kadar şehirli milisi terhis edecek ve silahlarını altı ay içerisinde Birleşmiş Milletler birimlerine teslim edecek. Sonrasında ise FARC siyasi bir partiye dönüşebilecek.

FARC delegeleri isyancı ordusu içerisinde düzenledikleri onuncu konferansta bir araya gelerek “siyasi bir parti olarak” geleceklerini tartıştı. Geçtiğimiz 50 sene boyunca gerçekleşen tüm konferanslar gizli toplantılar şeklindeydi. Bu seferki ise bir tür festival gibiydi. Büyük bir ovada gerçekleşen toplantıya dünya basını davet edilmiş, her akşam farklı müzisyenler performans sergilemişti.

Anlaşmaya göre FARC 2018 seçimlerinde yeterli oy alamasa da Senato’da ve Meclis’te beşer koltuk alabilecek. FARC faaliyetlerini yürüttüğü bölgelerde yaşayan insanların desteğine sahip olduğunu söylemekten hoşlanıyor fakat bu bölgelerden gitgide daha fazla insan “eski isyancılara” asla oy vermeyeceğini söylüyor.

Diğer yandan, FARC yönetiminden Rahip Alape örgütün ilk amacının seçimleri kazanmak değil, tabandaki sosyal hareketlerle birlikte çalışmak olacağını söylüyor. “Koltuk kazanmaya çalışmadan, insanları haklarını savunmaya teşvik ederek de siyaset yapabilirsiniz” diyor. Gerçek adı Felix Antonio Munoz olan Alape, diğer sol partilerle “yakınlaşmaya” çalışacaklarını söylüyor.

Uyuşturucu ticareti FARC’a yıllar boyu finansman sağlıyordu fakat anlaşma uyarınca uyuşturucu ticaretiyle bütün bağlarını kesmek zorunda kalacak. Mendez, “Artık koka bitkilerini biz korumayacağız” diyor.

Anlaşma aynı zamanda mağdurlara tazminat ödenmesini ve çatışma süresince işlenen suçlar için uluslararası adalet sistemi kurulmasını öngörüyor. İnsanlık suçu işleyen ya da emir veren FARC üyeleri suçlarını itiraf ederse hapse girmeyecek, bunun yerine kurbanlara tazminat niteliğinde sunulacak sosyal hizmetlerde görev alacak.

Mendez’in görev aldığı Teofile Forero Mobilize Taburu acımasız ve cüretkar saldırılarıyla, adam kaçırmalarla ve bombalı saldırıyla biliniyor. Bir defasında birini kaçırıp bir yıl kadar orman kampında tuttuklarını itiraf ediyor.
“O yaşlı adamdan beni affetmesini dileyeceğim” diyor. Tek hatırladığı ise adamın soyadının Zuluaga olduğu. Hiddetle, “Fakat beni bir saniyeliğine bile hapse koyamazlar diyor. “Bir saniye bile!”

Bu mesele anlaşma çevresinde dönen tartışmaların merkezinde yer alıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü barış anlaşmasını “suiistimallere son vermek için bir fırsat” olarak nitelendirdi fakat anlaşmada oluşturulan adalet sistemini keskin bir dille eleştirdi. Geçtiğimiz ay yayınladığı raporda, FARC’ın işlediği bazı suçların cezasız kalmasına sebep olabileceği ifadesine yerildi; bunlar arasında adam kaçırma, tecavüz, sivil cinayetleri, çocuk asker kullanımı, sivillerin sürgün edilmesi, mayınlarla sivillerin öldürülmesi ve yaralanması yer alıyor.

Çatışmalar boyunca çoğunluğu sivillerden oluşan 220 bin insan öldürüldü ve 6 milyonu aşkın insan evini terk etmek zorunda kaldı. 1990’dan beri neredeyse 11 bin 500 Kolombiyalı mayınların kuranı oldu; bunların çoğu FARC tarafından yerleştirilmişti. Örgüt aynı zamanda 1970 ve 2010 yılları arasında geçen 24 bin adam kaçırma olayından sorumlu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Amerika yöneticisi Jose Miguel Vivanco “İtiraf ile açığa çıkan savaş suçlarının yalnızca ‘sosyal hizmet zorunluluğu’ ile ‘cezalandırılması’ son derece yetersiz” diyor. “Uluslararası camialar barış adına adaletin böyle bir renge büründürülmesine sessiz kalmamalı” diye ekliyor.

Şu an senatörlük yapan Eski Başkan Uribe de aynı fikirde. Barış görüşmelerine başından beri eleştirel yaklaşan eski başkan, insanların referandumda “hayır” oyu kullanması için kampanya yürütüyor, müzakerecilerin ortaya koyduğu anlaşmasının ülkeyi FARC’ın eline teslim etmekle eşdeğer olduğunu savunuyor. Anlaşmanın insanlık suçları için hapis cezaları içermesi ve hüküm giyenlerin kamu görevlerinden men edilmesi gerektiğini söylüyor. Fakat gerillalar ve hükümet üyeleri başka bir anlaşmanın mümkün olmadığını söylüyor.

“Hayır” kampanyası, FARC’a temkinli yaklaşan birçok Kolombiyalı tarafından destek buluyor. Mendez’in birliğinin faaliyet yürüttüğü Florencia şehrinde yaşayan Alexander Rivera da bu destekçilerden biri.

Rivera’nın arkadaşı mühendis Oscar Donald Rosas 1997 yılında “aşı” olarak bilinen haracı ödemek için kırsala gittiğinde kaçırılmış. Ailesine Rosas’ın hayatta olduğuna dair iki kanıt yollanmış, sonrasında ise ondan bir daha haber alınamamış. Florencia’nın merkez meydanında gerçekleşen “hayır” mitinginde konuşan Rivera, “Haydutların bu suçun cezasını çekmeden serbest kalması doğru mu?” diye soruyor. Aynı esnada “evet” kampanyası şarkısı meydanın etrafını turluyor.

Barış anlaşmasını desteklemek ve şu an FARC kontrolü altındaki kırsal bölgelerdeki insanların güvenliğini sağlamak için Hükümetin sosyal ve altyapısal proje vaatlerini yerine yetirmesi gerekiyor fakat bunu yapabileceğine dair birçok yurttaş şüpheli.

San Vicente del Caguan’da sığır çiftliği işleten Giovanny Ospina “Yıllardır FARC’a güvenliğimiz için ‘aşı’ parası veriyoruz, şimdi ise öksüz kalacağız. Giderlerse kendimi kandırılmış hissedeceğim çünkü beni korumak için polis ve ordu gelmeyecek” diyor.

Yine de çoğu anket “evet” oyunun baskın geleceğini söylüyor. Anket firması Ipsos’un yaptığı bir anket seçmenin yüzde 66’sının anlaşmayı onaylayacağını söylüyor. Barış anlaşmasını oluşturmak zordu, uygulamak ise daha da zor olacak.

Anlaşmanın uygulanması için gerekli olan tazminatlar, terhis edilen savaşçılara verilecek sosyal destekler, mayın kaldırma faaliyetleri gibi maliyetlerin önümüzdeki on yıl içerisinde 31 milyar doları bulması bekleniyor. Zamanlama ise daha kötü olamazdı. Kolombiya’nın ekonomisi petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte zayıfladı ABD Başkanı Barack Obama, Kolombiya’ya verilen yardımın yüzde 40 oranında artırılarak 450 milyon dolara çıkarılmasını meclise teklif etti. Fakat barış sürecinin faturasının büyük bölümünü Kolombiya kendi sırtlanacak.

Mendez ve yoldaşları hükümetin verdiği sözleri tutacağına inanıyor ancak bunun kolay olmayacağını biliyor. FARC’ın en büyük korkusu, zamanında terhis edilen sağcı milis grupların silahların bırakılmasıyla harekete geçmesi ve intikam almaya çalışması.

Yönetim üyesi Alape “Risklerle dolu bir döneme gireceğiz, örneğin öldürülme riskimiz var” diyor.

Kolombiyalı sosyolog Eduardo Pizarro, gelecekteki organize suç tehdidinin ideoloji kaynaklı değil, FARC’ın geride bırakacağı suç ekonomilerini devralma hevesiyle ilgili olduğunu söylüyor. “Bölgesel kontrol için çekişmeler olacak ve bu barış sürecini ciddi anlamda tehdit edebilir” diyor.

Kolombiya’nın ikinci en büyük isyancı grubu Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ise diğer bir tehdit. ELN barış müzakerelerine başlamak istediğini söylese de sivilleri kaçırmaya ve altyapılara saldırmaya devam ediyor. FARC’ın firari üyelerinin bu gruba sığındığını gösteren kanıtlar ortaya çıkmaya başladı bile.

Fakat Pizarro ELN’nin FARC anlaşması sonuçlanana kadar beklediğini düşünüyor. “Her grup kendi şöhret gününün gelmesini bekliyor. ELN, FARC görüşmeleri sonuçlanana kadar bekleyecek, sonrasında hükümetle ciddi ciddi barış konuşmaya başlayacak” diyor.

Mendez, gerilla hayatını terk edip yasalara uyan bir yurttaşa dönüşme konusunda hem ümitli, hem de endişeli: “Şehirde bizi şeytan gibi görüyorlar. Çocuklara tecavüzcü ve katil olduğumuzu söylüyorlar. Bizi kabullenmeleri, şeytan olmadığımızı görmeleri için ne gerekecek?”

“Kolombiyalılar olarak zor bir dönemden geçeceğiz. Fakat önceki hayatlarımızdan iyi olacak” diyor.

Yapacağı ilk şey son 9 yıldır kullandığı takma adından kurtulmak olacak. “Tekrar gerçek adımı kullanacağım” diyor. Fakat gerillalara verilecek af henüz ilan edilmediği için gerçek ismini söylemekten çekiniyor. “Dikkatli olmakta fayda var” diyor.

Huffington Post’dan çeviren Fatih Kıyman