Gidişatın daha beter olduğunun farkındayız ve onlar da bizler için “beter” olanın kendileri için “better” (Amerikanca’da “daha iyi”) olacağının farkındalar.

İstatistikler gösteriyor ki, bizleri yoksullaştırdıkça kendileri zenginleşiyor. Bizleri köleleştirdikçe kendileri özgürleşiyor. Bizlere zulmettikçe içlerinin yağı eriyor.

İleri dedikçe gericileşiyorlar. Ampullerini çoğalttıkça karanlık koyulaşıyor. ABD’ye biat ettikçe bitleri kanlanıyor. Osmanlı’dan söz ettikçe piyasaları artıyor. Siyasi İslam’ı dayattıkça oyları çoğalıyor. Alevileri hor gördükçe kibirleri kabarıyor. Kürtleri yok saydıkça Türklükleri şahlanıyor. Kapitalizme secde ettikçe maneviyatları da yükseliyor. Emek sömürüsü sayesinde sermayeleri birikiyor, küpleri dolup taşıyor.

Türkiye’yi kendilerinden başka kimsenin yaşayamayacağı bir memleket haline getirmelerine pek az kaldı.

***

İşte bu yüzden dün ÖDP “Türkiye’yi Yeniden Kuralım” kampanyası başlattı.

“Artık Yeter!” diyor.

“On yıllık AKP iktidarında birileri karunlaşırken işsizlerin sayısı 5 milyona dayandı. Yoksullar yerlerinden sökülüp şehrin kenarlarına sürülürken bu alanlar sermayenin ve zenginlerin özel mekânlarına dönüştürüldü. İşçiler, emekçiler sefalet ücretlerine mahkûm edilirken on yılda doğalgaza yüzde 208, son üç yılda elektriğe yüzde 120 zam yapıldı. Satılmadık ne bir fabrika, ne bir dere bırakılmadı. En çok parası ve malı olanın en değerli olduğu, parası olmayanların eğitim ve sağlık gibi en temel insan haklarından dahi mahrum bırakıldığı, insanı, emeği ve doğayı son damlasına kadar sömüren bu düzene…”

 ÖDP “Hayır!” diyor. Ekliyor:

“Bağımsız bir Türkiye Kuralım.”

“Gerçekten laik ve özgür bir Türkiye Kuralım.”

“Barışın ve Bir Arada Yaşamın Türkiye’sini Kuralım.”

“Doğa ve Yaşamla Uyumlu bir Türkiye Kuralım.”

İşte bunlar için: “Emeğin Türkiye’sini Kuralım” diyor.

“Kapitalizmin kâr ve sömürüye dayalı mantığını ve mülkiyet ilişkilerini kökten değiştirdiğimiz, insanın insana, emeğin sermayeye kulluğuna son vermiş, ekonomiyi emekçilerin taleplerine, ihtiyaçlarına yanıt üretecek şekilde düzenleyen, toplumun maddi kaynaklarının paylaşımında, iş olanaklarına erişimde, parasız ve nitelikli eğitim, sağlık, sosyal hizmetlerden yararlanmada tam eşitliğin sağlandığı, özelleştirilen tüm kamu kuruluşlarının kamusallaştırıldığı, üretenlerin yönetiminde söz, yetki ve karar sahibi olacağı bir…”

Türkiye için harekete geçtiğini söyleyen ÖDP, çağrısını şöyle bitiriyor:

“Ülkenin dört bir yanında başlattığımız bu yürüyüşümüzü 9 Haziran’da İstanbul’da gerçekleştireceğimiz büyük bir mitinge dönüştüreceğiz. AKP’nin baskı ve zorbalıkla hâkim kılmaya çalıştığı bu suskunluk ve çaresizlik duvarını yılmayan, eğilmeyen, diz çökmeyen, hizaya gelmeyen kararlı mücadelemizi büyüterek yıkacağız.

“Bu direnişi, bu umudu büyütmeye, Türkiye’yi yeniden kurmak için birlikte mücadeleye, sesimizi birleştirmeye çağırıyoruz.”

***

ÖDP’nin çağrısı böyle…

Ve bu konuda söyleyeceklerimin hepsini söylemiş olamadıysam da...

Benim adım Hıdır değil ama elimden gelen vallahi budur.

Çünkü gazete yönetimi köşe yazılarının üç bin beş yüz vuruşu (harf ve noktalama işaretini) geçmemesi gerektiği konusunda uyardı.

Saydım, buraya kadar üç bin yüz altmış yedi (boşluklu) vuruş olmuş… Geriye kalanı da… “BirGün’ü Yeniden Kurgulayalım” kampanyası uğruna, gazete yönetimine hediyem olsun!

Ama boşluksuz…