2020 verilerine göre dünyada 129 bini aşkın cüzzam hastası var. Türkiye’de geçen sene 2 kişi tanı alırken ÇYDD Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Prof. Dr. Türkan Saylan’ın bu hastalıkla mücadelesini anlattı.

Farkındalık arttı, cüzzam yenildi

Dilara ŞİMŞEK

Kronik bir enfeksiyon hastalığı olan cüzzam (lepra), tedavi noktasında yaşanan olumlu gelişmelere karşın hâlâ tehlike arz etmeyi sürdürüyor. Erken tedavi edilmediğinde öldürücü boyuta ulaşabilen cüzzam hastalığı nadir de olsa Türkiye'de görülüyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre geçen sene 2 kişi tanı alırken 600 cüzzam hastası olduğu tahmin ediliyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 2020 yılında 139 ülkede 127 bin 558 cüzzam vakası görüldü. Bunlarda 8 bin 629'unu 15 yaş altı çocuklar oluşturdu. 2020'de tespit edilen yeni vaka sayısında, bir önceki yıla göre yüzde 37 düşüş görülse de gerçek sayının tespit edilmesinde soru işaretleri olduğu kaydediliyor.


Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Dünya Cüzzam günü nedeniyle hastalığı ve Prof. Dr. Türkan Saylan’ın mücadelesiyle Türkiye’de nasıl azaldığını anlattı.

ANADOLU’YU KARIŞ KARIŞ GEZDİ

Yüksel, Prof. Dr. Türkan Saylan’ın lepra hastalarıyla mücadelesini şu sözlerle anlattı: “Türkan Saylan, Tıp Fakültesi öğrencisiyken uzaktan gördüğü lepra hastaları için çok üzülür, yıllar sonra cildiye uzmanı olur, doçent olduktan sonra İngiltere’ye gidip lepra hastalığını öğrenir. Türkiye’ye dönünce Sağlık Bakanlığı’na gider Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları içindeki lepra servisinin sorumluluğunu alır. 1976 yılında Cüzzamla Savaş Derneği’ni, 1980 yılında Çapa Tıp Fakültesi’nde Lepra Merkezi’ni kurar. Sağlık Bakanlığı ile protokol yaparak servisi 1981 yılında özel dal hastanesine dönüştürür. Hastaların tıbbı tedavilerinin yanında cerrahi iyileştirmeler, sosyal destek ve benzeri birçok çalışma başlatır. Anadolu’yu karış karış gezerek hastaların aile bireylerinde yeni vaka var mı diye araştırır. Hastaların çocuklarına eğitim bursu verir. Hastalar iş olanakları yaratır. Koyunculuk, arıcılık inek besleme gibi projeler yapar. Ekonomik koşulları iyileşen tıbbi tedavisi biten hastalar artık hasta olmaktan çıkıp refah içinde yaşarlar.”

Lepranın korkulacak bir hastalık olmadığını toplumun Türkan Saylan sayesinde öğrendiğini kaydeden Prof. Dr. Yüksel, “Türkan Saylan öncelikle hastalardan korkmadı, onlara dokundu, arkadaş dostça davrandı. Topluma yönelik sürekli eğitim kampanyaları düzenledi. Herkes korkulacak bir hastalık olmadığını gördü. Hastalar takip edilince yeni vakalar azaldı, toplumun önemli sağlık sorunu olmaktan çıktı gündemden düştü” diye konuştu.

farkindalik-artti-cuzzam-yenildi-974395-1.

***

Lepra Hastanesi kapatılmak istendi

Cüzzam alanında tek hastane olan ve yaklaşık 40 yıl önce Türkan Saylan’ın İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi’nin 2019’da ‘kâr etmiyor’ gerekçesiyle kapatılarak Cildiye Kliniği’ne dönüştürülmesine karar verildi. Ancak meslek örgütleri karara karşı çıkarak cüzzam hastalarının tedavi olabileceği tek hastanenin kapatılmaması gerektiğini ifade etmişti. Karar Sağlık Bakanlığı tarafından iptal edilerek, hastanenin olduğu şekilde kalmasına karar verdi. Lepra Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi, 1981 yılında Cüzzamla Savaş Derneği, İstanbul Tıp Fakültesi ve bakanlık arasındaki protokolle açılmıştı.

***

farkindalik-artti-cuzzam-yenildi-974396-1.
Prof. Dr. Ayşe Yüksel

Cüzzam hastalığı nedir?

Prof. Dr. Ayşe Yüksel, cüzzamı şöyle tanımladı:

“Cüzzam-lepra-hansen hastalığı olarak bilinen, ‘mycobakterium leprae’ etkeni ile insandan insana solunum yolu ile geçen bir hastalıktır. Bulaşma kolay değil, çünkü toplumun büyük çoğunluğu bu bakteriye karşı dirençli. Vücuda alınan bakteri bağışıklık sistemi tarafından çoğunlukla yok edilir hastalık oluşmaz. Tedavi olmayan, vücudunda canlı bakteri taşıyan hastalar ile uzun süreli temas daha çok çocuklarda bağışıklık sistemi henüz tam gelişmediği için hastalık gelişebilir. Kuluçka dönemi ortalama 2-5 yıl kadardır bazı vakalarda 20 yılı bulabilir. Vücuda solunum yolu ile giren bakteri yok edilemediğinde, kol ve bacak sinirlerinin kılıfına yerleşir, kan ve lenf yolu ile vücudun deri, göz, testisler gibi organlarına ulaşır. İlk belirti deride görülen irili ufaklı kızarıklıklardır. Bu lekelerin lepra olması için duyu kaybı olması gerekir, yani bir pamuk parçası ile dokunulduğunda hasta hissetmez. Ya da bu lekelerden deri altı sıvısı alınıp özel yöntemlerle boyandıktan sonra mikroskopta incelendiğinde kırmızı çomak şeklinde bakteri tespit edilir.”