İsveç’in meğer Arap baharına ihtiyacı varmış.

İsveç’in meğer Arap baharına ihtiyacı varmış. Bu hafta piyasaya çıkan bir kitap, İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt tarafından henüz yalanlanamayan ilginç iddialarla dolu. Kitabı kaleme alan Muhafazakâr Parti’nin eski parlamenterlerinden Anne Marie Pålsson.

Ulusal ekonomi doçenti bu kadın, 2002-2010 yılları arasında, Başbakan Reinfeldt’in partisinden, sağ kanattan İsveç Meclis’inde görev aldı. Siyasete girmeden önce Lund Üniversitesi’nde araştırmacı olarak çalışan ve hocalık yapan bu kadın, politik hayatını 2011 sonbaharda verdiği bir istifa dilekçesiyle noktalandırdı. Anne Marie Pålsson, son olarak, İsveç siyasetindeki partilere yapılan bağışların nerelerden geldiğinin açıklanmasıyla ilgili olarak bir yasa çıkartılması için meclis çatısı altında çalışmış, bu kabul görmeyince istifa etmişti.

Sekiz yılık parlamento hayatını bir kitapta toplayan Pålsson, İsveç’te bağımsız parlamenterlere yer olmadığını söylüyor ve "Özellikle hükümeti temsil ediyorsan o zaman hiç bir şekilde alanın yok” diyor. 1951 doğumlu Anne Marie Pålsson, başarılı bir akademik kariyerden sonra, oldukça parlak bir siyasi kariyer yaptı. Parlamenterliği döneminde, İsveç vergi sistemi için, çalışanların gelir vergisinden fayda sağlayabileceği bir vergi yapılandırması tasarladı ve yasalaştırdı.

Eski parlamenterin ”Düğme Basıcı Bölüğü” adıyla piyasa çıkan kitabında, İsveç siyasi sistemi ve bir zamanlar mensubu olduğu Muhafazakâr Parti, oldukça karamsar bir tablo çizilerek eleştiriliyor. Kitapta “Biz parlamenterler bir çeşit figüran gibiydik, varsa demokrasinin güzel yüzünü göstermek için Meclis’teydik” ifadelerini kullanan Anne Marie Pålsson’un İsveç’teki demokrasiye olan inancındaki en büyük kırılma, 2009’daki FRA yasasının çıkış sürecinde yaşanmış.

Terör ve uyuşturucu madde suçlarıyla ilgili olarak ulusal güvenlik birimlerine, mahkeme kararı olmaksızın; telefon dinleme, kişisel e-postaları okuma ve fişleme hakkı veren FRA yasası o dönemde, kamuoyunda çok tepki toplamıştı. Bugün görevde olan sağ hükümetin yasalaştırdığı FRA’ya karşı çıkan Pålsson, partisinin grup toplantısında, yasayı neden sakıncalı bulduğunu aktarıyor. İşte o toplantıda Muhafazakâr Parti’nin parlamenterleri, Başbakan Fredrik Reinfeldt’ten sağlam bir azar işitiyor. Partisi içindeki muhalif parlamenterleri dinleyip kafası atan Başbakan, grup toplantısında “Siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Fikir üreten bir organ mı? İstediğiniz gibi düşünebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Siz hükümetin politikalarını uygulamak için buradasınız. Başka bir şey için değil” diyerek tartışmaları sonlandırıyor. Yasa Meclis’ten değişikliğe uğramadan çıkıyor.

Bu olayı kendisi için bir dönüm noktası olarak gösteren Anne Marie Pålsson,”Sonrasında sadece parti liderinin iktidar baskılarıyla yola devam ettim” diyor. Başbakan Reinfeldt, bu kitapla ilgili olarak görüş bildirmeyi reddetti. Fredrik Reinfeldt, genç bir parlamenterken bugün başbakanlığını yaptığı hükümetin Dışişleri Bakanı Carl Bildt tarafından zamanında nasıl azarlandığını açıklamıştı. İsveç’te sağ partilerin demokrasiye zarar verecek kadar sert yürüttüğü “parti içi disiplin” kültürüne bir ayar getirilmesi gerekiyor. Başbakan Reinfeldt’in çizdiği akıllı, iyi bir dinleyici resmiyle parti lideri Reinfeldt’in fotoğrafı birbirini tutmuyor. Demek dert sadece bizim derdimiz değilmiş. Sağcı başbakanlar, beğenmedi mi ona buna bağırıp çağırırmış. Demokrasinin ayarını arada İsveçliler de tutturamazmış. Elle gelen düğün bayram.