Bu yılki Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’nda (20-24 Ekim) yayın dünyasının önde gelen aktörleri uzun bir aradan sonra tekrar fiziki olarak bir araya gelebilmenin sevincini yaşarken, kamuoyu da yeniden alevlenen bir düşünce özgürlüğü tartışmasına tanık oldular. Bunun nedeni aşırı sağcı bir yayınevinin fuara katılmasına ve en çok ziyaretçi alan salonlardan birinde adeta baş köşede bir stad açmasına izin verilmesiydi. Faşizme övgü içerikli kitaplarıyla bilinen "Jungeuropa“ yayınevinin katılmasına izin veren fuar yönetimi, bunu "düşünce ve basın özgürlüğü“ne sığdırıyor, "fikirlerini paylaşmasalar da“ hakkında yasal bir soruşturma olmayan yayınevinin katılımına engel olamayacakları gerekçesiyle açıklamaya çalışıyordu.

Ancak bu zayıf gerekçeyi kabul etmeyenler de vardı. Genç Alman yazarı Jasmina Kuhnke, "bir siyah olarak fuarda kendisini güvende hissetmediği“ gerekçesiyle ilk gününden itibaren fuarı boykot etti. Yıllardır sağdan gelen hakaretlere, tehditlere hedef olan Kuhnke, özellikle sosyal medyadaki mizah ağırlıklı paylaşımlarıyla tanınıyor. Annesi Hırvat, babası Senegalli olan genç aktivist yazarın bu tepkisi birçok yazar ve yayıncının desteğini aldı, boykotuna katılanlar da oldu. Böylece beş gün boyunca yayın dünyası "düşünce özgürlüğü“nün sınırları üzerine yoğun bir tartışmayı yaşadı.

fasistlere-dusunce-ozgurlugu-mu-937799-1.
Fuarı boykot ederek tartışmayı başlatan yazar Jasmina Kuhnke

Bir tarafta "faşizmin bir düşünce değil, insanlık suçu olduğu“ gerekçesini hatırlatarak, faşistlerin böylesi platformlara katılımına karşı çıkanlar, diğer tarafta da ortada yasal bir suç olmadığı gerekçesiyle bu katılımın engellenemeyeceğini savunanların mevzilendiği tartışma, fuarın son günü gerçekleştirilen barış ödülü töreninde zirvesine ulaştı. Ödül töreninde Frankfurt Büyükşehir Belediye Başkanı Peter Feldmann‘ın selamlama konuşması İl Genel Meclisi‘ndeki Yeşiller partisi üyelerinden Mirrianne Mahn, kürsüye çıkıp, başkanın konuşmasını kesti ve "aşırı sağcı ve insan onurunu çiğneyen ideolojiler için düşünce özgürlüğünün söz konusu olamayacağı“na dair kısa bir açıklamada bulundu. Tören televizyonlardan naklen izlendiği için aynı zamanda Frankfurt İl Genel Meclisi‘nde Kültür, Bilim ve Spor Komisyonu‘nun başkanlığını yapan bu genç ve siyah polikacının bu açıklaması tüm Almanya‘da duyuldu.

fasistlere-dusunce-ozgurlugu-mu-937798-1.
Frankfurt Büyük Şehir Belediye Başkanı Peter Feldmann Frankfurt'lu Politikacı Mirrianne Mahn

Ödül sahibi Tsitsi Dangarembga ve övgü konuşmasını yapan Auma Obama (ABD eski Başkanı Barack Obama‘nın Kenya‘da yaşayan kız kardeşi, gazeteci-yazar) doğrudan bu tartışmaya girmediler. Ancak Batının eski sömürgelerindeki hegemonyasının neden olduğu kültürel ve düşünsel tahribatlara işaret ederek, bu tartışmada dolaylı yoldan da olsa tutumlarını gösterdiler, gerçek düşünce özgürlüğünün nasıl anlaşılması gerektiğine dair tartışmayı beslediler.

Böylece uzun yıllardır dünya yayıncılığına ev sahipliği yapmanın gururunu taşıyan Almanya, hepsi siyah dört kadından ırkçılık, sömürgecilik, düşünce özgürlüğü adına değerli bir ders aldı.

Aşırı sağcıların, ırkçıların kendilerini ifade etmelerinin ne ölçüde düşünce özgürlüğü içinde olabileceğine dair tartışma tabii ki bitmedi, halen sürüyor.

Tsitsi Dangarembga ve Auma Obama yaşadıkları ülkelerde elbette düşünce özgürlüğü adına halen bir çok zorlukla karşı karşıya. Ama en azından orada derilerinin rengi nedeniyle bir ayrımcılığa hedef olmuyorlar. Jasmina Kuhnke ve Mirrianne Mahn ise beyazların çoğunlukta olduğu bir ülkede yaşıyorlar ve başlattıkları son tartışmalardan dolayı daha da yoğunlaşan, sertleşen saldırıların, tehditlerin hedefi olmaya devam ediyorlar.

fasistlere-dusunce-ozgurlugu-mu-937772-1.
Tsitsi Dangarembga (Barış Ödülü sahibi) ve Auma Obama (Ödül övgü konuşması - Barack Obama'nın kız kardeşi)

Fuardan bir hafta sonra yine aynı salonda toplanan uluslararası yazarlar örgütü PEN‘in Almanya örgütlenmesinin (PEN Almanya Merkezi) genel kurulundan gelen bir haber aydınların bu konudaki tavır konusunda ipuçları veriyordu.

PEN Almanya üyelerinin büyük çoğunluğu gazeteci-yazar Deniz Yücel‘i başkanlığa seçti.

Deniz Yücel, Avrupa’nın en büyük yayın grubu Axel Springer’e bağlı Die Welt gazetesinde çalışıyor. Yücel, gazetenin Türkiye muhabirliği yaparken yazdığı haberler nedeniyle casusluk ve terör örgütüne destek suçlamalarıyla Silivri Cezaevi’ne atılmış, Almanya hükümetinin girişimleri sonucu bir yıl sonra serbest bırakılmıştı.

Türkiye kökenli bir işçi ailesinin çocuğu olan Yücel’in ülkenin en önemli yazarlar örgütünün başına seçilmesi, Almanya‘nın düşünce özgürlüğü tartışmalarında (son olaya rağmen) dünyanın birçok ülkesinden çok daha ileri bir düzeyde olduğunu gösteriyor.

Bakalım bütün bunların uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’nı yönetenlerin gerçek düşünce özgürlüğünün ne olduğunu anlamasına bir yararı olacak mı?

Bunu en geç gelecek yıl İspanya’nın 'onur konuğu' olarak katılacağı 74'ncü fuarda göreceğiz…