Mersin, Akdeniz’in kıyısında yerleşmiş aydın bir kenttir.

Ekonomisi tarım, turizm, taşımacılığa dayalıdır. 3 organize sanayi bölgesinde teknolojik atılımları takip eden, kaliteyi hedefleyen, rekabetten korkmayan kuruluşlar ülke ve dünya için üretim yapmaktadır.

Kentin üç üniversitesi bulunmaktadır...

İlde, gıpta edilecek kültür merkezleri, hemen hemen her ilçesinde çok amaçlı kültür ve sanat salonları, opera ve balesi, yerleşik birkaç tiyatrosu, vızır vızır işleyen kitapçıları, gönüllük esasına dayalı eğitim ve kültür üzerine yoğunlaşmış STK’leri, Türkiye ortalamasının çok üzerinde eğitim ve öğretim veren özel ve kamu okulları vardır.

Kısaca eğitim ve öğrenim konusuna büyük önem veren ailelerin yaşadığı bir şehirdir.

Bu durum yeni değildir.

Öyle ki, anneannem Feride Mutlu, Osmanlı döneminin ilk kadın öğretmenlerindendir.

Onun gibi onlarca kadın, o dönemin eğitim ve öğrenim seferberliğinde yılmadan çalışmışlardır.

Daha Cumhuriyet’in ilk yılında, Mersin’in 500’ü aşkın köyün tamamında ilkokul yapılmış, kentte okuma/yazma bilmeyen kalmamıştır.

• • •

Eğitim ve öğrenim düzeyi yüksek olan Mersin, değişik ırk, din, dil ve inançların bir arada yaşadığı bir yer haline gelmiştir.

En çalkantılı dönemlerde dahi Mersin’de huzur ortamı yok edilememiştir.

Farklılıklara olan saygı, birbirini tanıma ve anlama kültürü, insanların kucaklaşmasına neden olmuştur.

Her ne kadar doğudan göç alsa da, yerleşik değişik kökenli insanlarla kaynaşmış olmanın getirdiği çok kültürlülük, Mersin’i engin bir hümanizma kenti yapmıştır.

Bilinçli insanlar, yaşadıkları Mersin’i “çağdaş bir barış kenti” haline getirmişlerdir…

• • •

Mersinliler solcudur. Yurtseverdir. Moderndir. Laik Cumhuriyete bağlıdır. Kuvayı Milliye ruhunu taşır. Devrimcidir. Yenilikten yanadır. Yaşamına müdahale edilmesine müsaade etmez. Hak ve özgürlüğünden taviz vermez. Eşit yurttaş olmak ister. Dünyayı takip eder. İnsana saygı duyar. Emeğin değerine sahip çıkar. Sıcakkanlıdır. Sevgi doludur…

Ama bağnazlıktan hoşlanmaz. Yobazları sevmez!.. Din tacirliği yapana “Ticani” der.

İnancını kendi içinde yaşamaktan mutluluk duyar. Zorlayana müthiş tepki gösterir!..

O nedenle Mersin hep solu desteklemiştir. CHP’ye güç vermiştir. RTE Mersin’e kızgındır!.

Bu seçimlerde AKP, özel baskıyla, devletin tüm kurumlarını kullanmak ve ardı arkası kesilmeyen vaatler vererek ve de MHP’den oy alarak CHP ile aynı sayıda milletvekili çıkarmayı başarmıştır..

• • •



Şimdi AKP, Mersin’e özel bir program uyguluyor!..

Dindar gençlik yetiştirmek adına diğer kentlerde olduğu gibi Mersin’de de bir dizi akla hayale gelmeyen oyunlar oynuyor!...

Mersin’deki kirli oyunun iki oyuncusu var. Milli Eğitim Müdürlüğü ile Müftülük!..

• • •

Milli Eğitim Müdürü, Müftülükle protokol yapıyor.

“Öğrenciler haftanın 4 günü okulda,1 günü de camii de olmak üzere ders yapmaları programlanıyor.” Bu nasıl bir iştir?..

Oysa Anayasası’nda; “laik devlet” olduğu yazılan ve bilime dayalı eğitim ve öğrenim verileceği açıklanan bir ülkede yapılan bu protokol suçtur. Bu suçun mutlaka cezası da olmalıdır. Ama ne yazık ki ülkede Cumhuriyetin savcısı kalmamıştır. Ne yazık ki, iş başında bulunan savcıların tek görevi RTE’ye yapılan hakaretleri takip etmektir.

• • •

Kimseden bir söz gelmeyince “Kindar ve dindar gençlik” yetiştirme projesinin dindarlık kısmı, alenen uygulanmaya başlıyor.

Müftülük, camilerde kreşler açıyor. Anaokulu çağındaki kız çocuklarına gelinlik kıyafeti ve başörtüsü ile erkek çocuklara fes giydirerek bu odalara toplayıp sözde dini eğitim veriyor.

Daha konuşmasını yeni öğrenen küçücük çocuklara Kuran ezberletilmeye çalışılıyor.

Kötü bir müsamereye benzeyen bu durum çocukların psikolojisini bozuyor.

• • •

Müftülük işi daha da ileri taşıyarak; kim oldukları bilinmeyen, ehliyeti ve de yetkisi olmayan bir takım insanları “değerler eğitimi vermek “ üzere okullara göndererek akla ziyan veren açıklamalar yaptırıyor. Bazı örnekler verelim.

Mersin’de Yenişehir Gazi Anaokulu ve Dr. Kamil Tarhan Ortaokulu’nda yaşananlar tam bir skandal.

Gazi Anaokulu’nda müftülük çalışanlarının; “ölümün faziletli bir şey, cennetin dünyadan kat ve kat güzel bir yer olduğundan bahisle” küçücük çocukları “ölüme özendiren” açıklamalar yaptıkları ortaya çıkıyor...

Velilerin şikâyetlerinde; “çocuklarının eve geldiklerinde sevdiklerine kavuşabilmeleri için ölmek istedikleri” dile getirdiklerini belirtiliyor.

Veliler, “çocuklarının yaşadıkları travmayı” panik halinde anlatıyorlar.

• • •

Veliler; aynı okulda görevlilerin “en sevdiğiniz manevi kişi kim?” sorusuna çocukların “Atatürk” diye cevap vermelerine tepki gösterdiklerini, “Hayır, Hz. Muhammed diyeceksiniz” diyerek, şiddette başvurduklarını da iddia ediyorlar...

• • •

Sözde “Değerler eğitimi” veren bu malum kişiler, Yenişehir Dr. Kamil Tarhan Ortaokulu’nda özellikle “kız öğrenciler üzerinde baskı kurarak” örtünmelerini istiyorlar...

Örtünmek için kullandıkları gerekçe ise; bırakın büyükleri, çocukların bile akıllarıyla dalga geçecek konumda. Kız çocuklarına, “Elmanın da kabuğu var. Siz neden kapanmıyorsunuz!..” diyorlar!..

• • •

Mersin’de son olay ise, Selahattin Eyyubi İmam Hatip Okulu müdürü Kemal Güven ile yanındaki takkeli ve cübbeli bir kişinin salavat getiren öğrencilere “sözde Sakal-ı Şerif” olduğu iddia edilen bir cam fanusu öptürdüğü garabetidir!...

Mersin Eğitim Sen Şubesi Başkanı Sinan Muşlu’nun şikâyeti üzerine Müftülüğün, “’Sakal-ı Şerifin’ Mersin’de sadece Muğdat ve Ulu Camilerinde bulunduğu böyle bir çalışmanın yapılmadığını” söylemesi de ayrı bir rezalettir!..

• • •

Mersin Valisi bu duruma el koyduğunu söylemekte!.. Bakalım sonuç ne olacak?!

• • •

Aslında AKP iktidarı ülkenin birçok yerinde benzeri faaliyetleri sürdürülüyor.

Ancak oralardaki insanlar Mersin’dekiler kadar bu konuya hassas yaklaşmadıkları için bazı şeylerin farkında değiller!..

Türkiye başındaki “IŞİD anlayışından” kurtulamazsa, bilin ki çocuklarımızın bir sonraki alacağı zorunlu eğitim “kindar olmak” olacaktır!..

Kindar ol, düşmanını bul ve öldür!..

Faşizan yönetimler, ölümlerden ve öldürmekten korkmazlar, aksine zevk duyarlar!..