12 Eylül Darbesi öncesinde Ordu’nun Fatsa ilçesindeki devrimci yerel belediyecilik deneyimi, 40 yıldır söz yerel yönetimlerden açılınca referans gösterilen en nadide örneklerden biri oluyor. Türkiye bir yerel seçim dönemindeyken, devrimcilerin ilçeyi nasıl dönüştürdüğünü Fatsa’da büyük emekleri bulunan ve tecrübelerini Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan ‘Fırtınalı Denizin Yolcuları’ kitabında İlbay Kahraman’ı anlatan Sedat Göçmen’den dinledik. Fatsa’da belediyenin kazanılması […]

‘Fatsa bir rehberdir’

12 Eylül Darbesi öncesinde Ordu’nun Fatsa ilçesindeki devrimci yerel belediyecilik deneyimi, 40 yıldır söz yerel yönetimlerden açılınca referans gösterilen en nadide örneklerden biri oluyor. Türkiye bir yerel seçim dönemindeyken, devrimcilerin ilçeyi nasıl dönüştürdüğünü Fatsa’da büyük emekleri bulunan ve tecrübelerini Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan ‘Fırtınalı Denizin Yolcuları’ kitabında İlbay Kahraman’ı anlatan Sedat Göçmen’den dinledik.

Fatsa’da belediyenin kazanılması uzun bir mücadele sürecinin sonucu. Süreci ana hatlarıyla anlatır mısınız? Yörede nasıl bir örgütlenme hattı izlendi?

Dünyada hiçbir devrimci kazanım bugünden yarına, kısa sürede elde edilmedi. Fatsa’da da 14 Ekim 1979’da devrimci halk önderi Fikri Sönmez’in belediye başkanı seçilmesi tesadüf ya da kısa bir çalışmanın ürünü değildi. O bölgedeki devrimci çalışmaların miladını 1965’lerdeki TİP’in seçim çalışmalarına dayandırabiliriz. TİP’teki ayrılıştan sonra, aralarında Fikri Sönmez’in de olduğu Fatsa’daki devrimci kadrolar THKP-C çizgisinde yer aldı. 69-70 yıllarında yapılan fındık mitinglerine de bu kadrolar öncülük etti. Kızıldere’de katledilen 10 devrimcinin 3’ü Fatsalıydı. Bu bölge, devrimci mücadelenin önemli alanlarından biriydi.

Devrimci Yol örgütlenmesi için görevli olarak geldiğim 1977 sonbaharında bölgedeki tablo şöyleydi; Geçmişteki çalışmaların bir sonucu olarak öğretmenler arasında, halkevinde, köylerde, gençler arasında devrimcilere karşı yoğun bir sempati vardı. Fatsa’nın içlerinde ve köylerinde 12 Mart döneminde iktidar tarafından beslenen faşistlerin de örgütlü güçleri bulunuyordu. Bu faşist güçler devrimcileri katlediyor, halka saldırılarda bulunuyor ve resmen bölgede terör estiriyordu. Böylesi bir ortamda biz Devrimci Yol olarak bütün Türkiye’de olduğu gibi anti-faşist mücadeleyi örgütlenme hattının en önüne koyduk. Çünkü geçim sıkıntısı, hükümetin anti demokratik uygulamalarının da ötesinde insanların can güvenliği yoktu. Daha ilk andan itibaren Direniş Komiteleri aracılığıyla halkı örgütlemeye çalıştık.

Örgütlenme hattımızın ana omurgası olan Direniş Komitelerini oluşturmaya çalışırken yöre halkının en önemli sorunlarına da el attık. Mücadele çok yönlüydü. Halkın çoğunluğu fındık üreticisiydi. Fındıkla ilgili bölgede politikalar geliştirdik, kısa ve orta vadeli programlar oluşturduk. Tefeci tüccarlara ve devletin belirlediği taban fiyatlara karşı 1978’de bölgede üç büyük fındık mitingi yapıldı. Bunlardan birisi de Fatsa’da oldu. 1979’da Fatsa ve köylerindeki bütün fındık üreticilerini örgütlemiştik.

Sedat Göçmen

Tüm Türkiye’de olduğu gibi o yörede de karaborsacılık alıp başını gitmişti. Somut sorunlara somut çözümler üretildi. Karaborsacıların stok depoları basılıyordu. Benzin, mazot, yağ, sigara vb ihtiyaç malzemeleri rayiç fiyattan halka dağıtılıyor ancak toplanan paralar da yine da mal sahiplerine veriliyordu.

Bu çalışmalar, devrimci anlayışımızın yaşama geçirilmesiydi. Fatsa’da seçim olacak ve belediye başkanlığını alacağız gibi bir düşünceyle hareket edilmedi. Ancak mevcut belediye başkanı olan Nazmiye Komitoğlu’nun vefatıyla ara seçimler gündeme geldi. Bu bizim için bir fırsattı. Bizim yaptığımız çalışmalarla devrimci bir adayın seçilmesi zaten garantilenmişti.

HALK MECLİSLERİ KURULDU, BÜTÇE HALKLA PAYLAŞILDI

Belediye kazanıldıktan sonra Fatsa’da neler değişti? Nasıl bir yerel yönetim anlayışı ve işleyiş benimsendi? Halk bu yeni yapıya uyum sağlayabildi mi?

Bağımsız Belediye Başkan adayımız Fikri Sönmez, seçim çalışmalarında tek bir şey vaat etti: Söz, yetki ve karar halkta olacak. Nitekim seçildikten sonra bu vaat, Halk Komiteleri aracılığıyla hayata geçirildi. 11 mahallede halk meclisi üyeleri gizli oy açık sayımla seçildi. Bu toplantılarda Fatsa’da yapılması gereken işler sıraya konuldu. Bütçe, halkla paylaşıldı. Harcamaların kararı birlikte verildi. Bir tarafta halk meclisleri diğer tarafta belediye meclis üyeleri gibi kurumsal yapılar söz konusuydu. Biz bu toplantıları halka açtık. Belediye Meclis toplantılarını hoporlörlerle halka duyurduk. Şeffaf, katılımcı ve demokratik bir yönetimin işlemesini sağladık. Bu, geçmiş yönetimlerden çok farklı bir sistemdi. Halk arasında bu anlayış sahiplenildi. Halk yönetilen olmaktan yöneten olmaya hızlı adımlar attı. İyiye alışmak kolaydır. Halk hemen bu yeni duruma uyum sağladı ve yeni yönetimi sahiplendi. İlk alınan kolektif kararla Fatsa sokakları ‘Çamura Son Kampanyası’ ile çamurdan temizlendi. Ardından Fatsa Halk Kültür Şenliği yapıldı. O dönemin sanatçıları, aydınları bu küçücük Karadeniz ilçesine geldi.

Kitabınızda, devrimcilerin yöre halkıyla kurduğu iletişime dair pek çok olumlu anlatım var. Bu duygudaşlık nasıl yaratıldı? İlk başlarda, aralarda bazı engeller var mıydı? Varsa bunlar nasıl aşıldı?

Doğru fikirleri söylemek önemlidir. Ama bu fikirleri kimin ve nasıl söylediği daha da önemlidir. Yörede devrimci kadrolarımızın kılığından kıyafetine, konuşmasından davranışlarına kadar her yönüyle örnek olmasına dikkat ediyorduk. Her çalışmadan sonra eleştiri-özeleştiri toplantıları yapardık. Bu toplantılarda halkla olan ilişkilerimizi tartışır ve buradan dersler çıkartırdık. Biz de bu süreçte öğreniyorduk. Örneğin, Fatsa Belediyesi’ni aldıktan sonra belli yerlere park etmeyen araçlara o günün koşullarında büyük sayılabilecek cezalar yazılmıştı. Tepkiler oluşunca, esnafla 1200’e yakın insanın katıldığı büyük bir toplantı yapıldı. İnsanlar ‘park edecek yer yok’ diye şikâyet edince, Fikri Sönmez, yanlış yapıldığını kabul etti ve kesilen cezaları geri iade etmeyi önerdi. Bunun gibi yapılan yanlışlıkların açıklıkla kabul edilip özeleştiri verilmesi halkın takdirini kazandı. Yanlışlık yapılabilir ama önemli olan bu yanlışlığı kabul edip düzeltmekti.

SÖNMEZ’İ ‘TERZİ’ DİYE AŞAĞILAMAYA ÇALIŞTILAR

Belediye Başkanı Fikri Sönmez bir terzi. Fatsa’da Terzi Fikri’nin tarzında simgeleşen çok önemli bir yerel yönetim mirası bırakıldı Türkiye’ye. 2019 yerel seçimlerinde bu 40 yıl önceki deneyim gündeme geliyor ve örnek gösteriliyor. Fatsa neden hâlâ bu kadar önemli?

O dönemde Fikri Sönmez belediye başkanı olunca, sağ basın onu küçümsemek için ‘Terzi Fikri’ diyerek aşağılamaya çalıştı. Oysa bu sıfat bizim için bir onurdu ve onun emekçi yanını öne çıkarıyordu. Fikri Sönmez, hâkim anlayışa karşıt olarak ‘ayakların baş olmasının’, Fatsa ise ‘yeni bir yönetimin ve yaşam biçiminin’ simgesiydi.

Bugün için yerel yönetimlerde devrim sayılan ‘şeffaflık ve katılımcılık’ gibi iki önemli konuyu tam 40 yıl önce biz yaşama geçirmiştik. Biz o günkü koşullarda aslında şeffaflık ve katılımcılığı bir belediye yönetimi olarak tartışmadık. Bu, zaten bizim savunduğumuz sistemin doğal bir uygulamasıydı. Bugün açısından bakıldığında 5 yılda bir yapılan seçimlerle bir kişi bütün yasama, yargı ve yürütme gibi yetkileri elinde tutuyor. Başta bir çoban var, halk da onun sürüsü…. Mahalle Komiteleriyle, halkın yönetime katıldığı anlayış, bugünkü sistemin tam tersidir. Bu anlamda, Fatsa, 40 yıl önce yaşanmış haliyle bile bugüne ışık tutuyor. Fatsa, muhalefetin ve solcuların ideolojik üstünlüğü yeniden almaları için rehberdir, diyebilirim. Bugünün muhalefeti bu deneyimi daha fazla hatırlamalı ve Fatsa’nın mirası üzerinden politikalar üretmelidir.