Google Play Store
App Store
Fatsa Doğa ve Çevre Derneği'nden Dünya Çevre Günü mesajı: "Tek bir ağaç, tek bir damla su kaybedemeyiz"

1972 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Dünya Çevre Günü her Haziran ayının beşinde tüm dünyada farkındalık yaratmak için kutlanıyor.

Fatsa Doğa ve Çevre Derneği, Dünya Çevre Günü için yaptığı basın açıkmasında şu sözlere yer verdi:

"Bizler Fatsa Doğa ve Çevre Derneği olarak bugün ve her gün doğanın ve çevrenin paha biçilemez kıymetini, paha biçebilecek kadar gözü dönmüşlere karşı haykırmaktan geri durmuyoruz.

Fatsa Doğa ve Çevre Derneği olarak yapmış olduğumuz tüm çalışmalarda, Ordu ve Karadeniz bölgesinin IV. Grup madencilik nedeniyle nasıl bir tehditle karşı karşıya kaldığını bilimsel çalışmalarla, raporlarla ve araştırmalarla ortaya koymaya ve bunu basına, yöre halkına, fındık üreticilerine, siyasi parti temsilcilerimize ve kurumlarımıza anlatmaya çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz.

Daha önceki yıllarda paylaştığımız bilgileri hatırlatıyor, bölgemizde yaşanan bazı gelişmeleri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

ALTIN MADENİ ÇEVREYİ KİRLETME DAVASI

Ordu'nun Fatsa ilçesinde işletilen altın madeninin yönetici ve sorumlularının çevreyi kirletme suçlaması ile yargılandığı dava görülmeye başlandı.

Ordu'nun Fatsa ilçesinde 2013 yılından beri faaliyet gösteren altın madeninin yönetici ve sahiplerinin yargılaması devam ediyor.

Fatsa'da 2008 yılına kadar Kanadalı Cominco’nun bünyesinde bulunan ruhsat alanı Stratex- Bahar Madencilik LTD. ortaklığında kurulan Altıntepe Madencilik A.Ş. şirketine  satılmış ve 2009 yılından itibaren çalışmalara başllanılan alanda yoğun itirazlara rağmen 2013 yılında alınan ÇED dosyası sonucu 1960 dönüm alanda 1100 dönümü kestane ormanı, 720 dönümü fındık bahçesi üzerine altın madeni işletmesi kurulmuştu.

2013 yılından itibaren yöre halkı tarafından doğa katliamına karşı başlatılan mücadele 10 yıldır sürüyordu. Fatsa Doğa ve Çevre Derneği'nin yapmış olduğu çalışmalarda akademik makalelerde ve en son savcılık bilirkişisinin yaptırdığı ve bağımsız bilirkişilerin aldığı örneklerde ve hazırlanan raporda ağır metal kirliliğinin var olduğu kanıtlanmıştı. Bölgenin uzun vadeli ağır metal kirliliğine maruz kalabileceği ortaya koyulmuş ve  özellikle madenin işletildiği yakın köylerdeki içme suyu ve yeraltı suları ve toprak tahlillerinde limitlerin çok üzerinde toksik etkiye sahip ağır metal kirliliği ortaya çıkmıştı. İkincisi görülen duruşma sonucu bir sonraki duruşma 9 Temmuz 2025 tarihine ertelendi. Bu duruşmaya tüm hemşerilerimizi ve kamuoyunu da davet ediyoruz.

Bu gün verdiğimiz mücadelenin haklılığı yargı tarafıından da kanıtlanması bizi mutlu etmiyor. Erzincan İliç felaketinden bildiğimiz üzere Türkiye de işletilen altın madenleri ile ilgili kamuoyuna açıklanan bilgiler ne yazık ki, gerçek bilgilerin, yaşanan dramların ve çevreye verilen zararın çok az bir kısmını oluşturuyor. Bu gerçeklere rağmen para hırsı ve herşeyin alınabilir ve satılabilir olduğuna inanan şirketler ve sermaye grupları faaliyetlerini burası olmazsa orda devam ederiz anlayışı ile devam ettiriyorlar.Bunun örneklerini bugün Karadenizin bir çok bölgesinde yapılan başvurularla görüyoruz. Kamuyu ve kamuoyunu tekrar yaşanan ve belgelenen bu olumsuz etkilere maruz bırakmamak için daha sorumlu ve gelecek ve doğa odaklı bir yaklaşıma davet ediyoruz ve hatırlatıyoruz;

Ordu'nun %74'ü Madenlere Ruhsatlıdır.

TEMA Vakfı Ordu İli madencilik raporunda açıkça belirtildiği üzere; zengin canlı tür çeşitliliği, su varlığı, doğası, tarım alanlarıyla öne çıkan ve Türkiye fındık ihracatının merkezi olan Ordu ilinin %74’ü madenlere ruhsatlıdır ve Ordu ili özelinde IV. Grup madenlere ilişkin hazırlanan çalışmanın ilk bulguları bölgenin 435 maden ruhsatına bölündüğünü göstermiştir.

“Ordu’nun %74’ü IV. Grup maden ruhsatları ile ruhsatlandırılmıştır.

8 ilçede ruhsatlılık oranı %90’ın üzerindedir. Fatsa, Çatalpınar, Çamaş, Gülyalı, Gürgentepe, Kabadüz, Karataş, Ulubey ruhsat oranlarının %100’e yaklaştığı ilçelerdir.

Ordu’daki uluslararası koruma kriterlerine göre belirlenen ve nadir flora ile fauna barındıran, dünya ölçeğinde önemli ekosistemler olan Önemli Doğa Alanlarının %80’i madenler için ruhsatlandırılmıştır.

·       Önemli Doğa Alanlarından biri olan Giresun Dağları’nın tamamı madenlere ruhsatlıdır.

·       Orman alanlarının %65’i madenler için ruhsatlandırılmıştır.

·       Tarım alanlarının %76’sı madenler için ruhsatlandırılmıştır.

·       Meralarının %64’ü madenler için ruhsatlandırılmıştır.

·       Raporda Ordu ilinin zengin canlı tür çeşitliliği, su varlığı, doğası, tarım alanlarıyla öne çıktığı ve Türkiye fındık ihracatının merkezi olduğu vurgulanmasına karşın bu uygulamalar devam etmektedir.

REHABİLİTASYON YALANINDAN VAZGEÇİN

Kamuoyunun dikkatini çekmek istediğimiz ikinci husus mahkeme kararı ile kapatılan Fatsa altın madeninde kamuoyuna alenen söylenen “REHABİLTASYON YAPTIK” yalanıdır.

TÜRMES projesi altında Fatsa’ da rehabilitasyon yapıldığı yalanı bir kamu kuruluşunun internet sitesinde açıkça beyan edilmektedir.

ORDU - YENİ MADENCİLİK VE  MADEN SAHALARI

Sadece Fatsa’nın sorunu olarak düşünülen madencilik faaliyetleri artık mantar gibi ortaya çıkan yeni madencilik türleri ile devam etmektedir.

Özellikle şehrimizin zenginliği olan su kaynaklarımızın kaynağı  olan dağlarımızda “metalik madencilik yapmıyoruz” diye sevimli gösterilmeye çalışılan faaliyetler köylerimiz,  su kaynaklarımız ve bölgenin tarımsal gelirleri için ciddi risk oluşturmaya başlamıştır.

Bu faaliyetlerin ÇED dosyalarında görüldüğü gibi köy halkına ve  istihdamına hiçbir katkısı olmadığı gibi, 10-12 kişi ile çalıştırılan madenler yarattğı toz, yağmurla taşınan çamur ve mikro partikül seviyesindeki kirleticilerle, sucul yaşama ve derelere geri dönülmez zararlar vermektedir. Keza fabrikalarda çalışan işçilerin yakalandığı silikosiz benzeri akciğer rahatsızlıkları akademik çalışmalara konu olan bu tür madencilik faaliyetleri, artık Ordu ilinin dağları ve ormanlarının kaldırabileceği yükten fazlası olmuştur.

Verilen izinlerle Ordu ilinin 200.000 yıllık koruma altında olması gereken doğal ormanları, sahil kesimlerine su kaynağı ve deposu olan dağları madencilik faaliyeti ile birilerinin zenginliğine meze edilmeye çalışılmaktadır.

Özellikle ormanlık alanlarımızda  her hafta yapılan yeni ÇED başvuruları ile önümüzdeki yıllarda Ordu ilinin tamamı için bir tehditin varlığını bu vesile ile kamuoyuna hatırlatıyoruz. Sadece buralar değerlenir ruhsat alalım, çevre izinleri zorlaşmadan ÇED dosyalarını tamamlayalım aklıyla Ordu ilinde hemen hemen her köyün madencilik faaliyetleri ile parsellenmesi kabul edilemez.

Unutulmamalıdır ki;

Ordu ilinin  madenciliğe heba edilemeyecek kadar çok zenginliği vardır. 3-5 maden firmasını  teşvik vermek yerine dünya fındığının %20’sini üreten fındık üreticisine ve imalatçısına teşvik verin. Suyun, ormanın, toprağın ve bereketin ne olduğunu onlar bilecektir.

Bu konular geçen yıl  TEMA Vakfı ile  Ordu’da düzenlediğimiz geniş katılımlı panelde ayrıntılarıyla ele alınmıştır.  Ancak bu uyarıların dikkate alınmadığı apaçık ortadadır.

MELET IRMAĞI KAYNAĞINDA ALTIN MADENİ VE ATIK BARAJI

Geçen yıl yine dile getirdiğimiz bir başka husus, ORDU ilinin can suyu Melet Irmağı!nın doğduğu Sivas Koyulhisar’da işletilen altın madenidir.

Bu altın madeni ile ilgili tüm izinler ve duyurular Sivas Valiliği ve kurumları ile ilerletildiği için ORDU kamuoyu tarafından bilinmemektedir.

Ancak en son yine bu madenden kaynaklı olduğu düşünülen ağır metal içeriği izlenimi veren kirletici atık sızıntıları veya deşarjı  derlerimizi ve melet ırmağını kirletmiştir. Bu, Ordu ili için hayati bir tehdit olarak karşımızda durmaktadır.

Yine altın madenine çok yakın bir alanda kurşun, bakır ve çinko tesisi mevcut atık barajına ek olarak iki yeni ATIK BARAJI yapmak amacıyla Mesudiye ilçesine çok yakın bir alanda ÇED başvurusununda bulunulduğu bir başka gündem konusu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kurşun, bakır, çinko atık barajının kurulmasının ardından Melet Nehri'nde balık ölümleri gerçekleşmiş, yüzlerce hayvan telef olmuş ve bölgedeki ağaçlar kurumaya başlamıştır ve bunlar kamuoyunun bildiği gerçeklerdir. Yüzbinlerce insanın içme suyunun karşılandığı Melet Nehri'nin başlangıç bölgesindeki kurşun, bakır, çinko atık barajı havuzuna ek olarak 2 havuz daha yapılması planlandığının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın internet sitesinden duyurulmuş olması Giresun Şebinkarahisar atık barajı felaketinden ders alınmadığının açık göstergesidir.

Ordu ilinin turizm merkezi olarak ve dünyada sadece iki yerde bulunan temiz su midyelerinin ev sahibi olan menderesleri ile ünlü Perşembe yaylalarında ve Mesudiye’de istediklerini alamayan maden şirketleri bölgeye çok yakın yerlerde faaliyetlerine durmadan devam etmektedir.

FATSA AĞIR METAL KİRLİLİĞİ VE KİRLETİCİ ETKİLERİN TEHDİDİ ALTINDADIR

Fatsa’da altın madenciliğin olumsuz etkileri gün geçtikçe ortaya çıkmaya başlamıştır ve Ordu ilinin nasıl bir tehdit ve gelecek ile karşı karşıya kaldığı gerçeğini gözler önüne sermektedir.

Bilindiği üzere madencilik faaliyetleri ilk olarak kesilen ormanları ve tarım arazilerini yok etmektedir. Yegane temiz su üreticisi olan ormanlar yok edilmekte, yapılan sondaj çalışmaları yeraltı sularına zarar vermekte ve tatlı su havzalarının yapısını bozmaktadır. Altın madenciliği işlemlerinde kullanılan siyanür ise zehirleyici özelliği dışında bilinen en etkili çözücü madde olarak tüm metalik madenleri altın ile sıvılaştırarak çözündürmektedir. Arsenik, Cıva ve Kurşun gibi ağır metaller atık/çöp olarak açık liç alanlarında bırakılırken altın gibi değerli metaller alınmakta, liç alanında kalan Siyanür ve Ağır metaller Asit Maden Drenajı denilen felaketlere neden olabilmektedir. Bu alanlardan kaynaklı ağır metal kirliliği akademik çalışmalarla, savcılık ve bağımsız bilirkişilerce ve yine şirket beyanları ile tespit edilmiş ve kamuoyu ile defalarca paylaşılmıştır.

Bu nedenle madencilikle su yapısı ve kalitesi bozulan ve iklim değişikliği etkileri ile yağış formu değişen ORDU ilinde, temiz su kaynağı olan ormanlarımızdan tek bir ağaç bile kesilmesine ve yeraltı su yapısını bozan tek bir faaliyete dahi izin verilmemelidir.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

İklim değişikliği özellikle Karadeniz bölgesinde yağış/yağmur formunu değiştirmiş, sel, aşırı yağış ve sıcaklık rekorları gibi felaketler daha sık yaşanmaya başlanmıştır.

Karadeniz bölgesi iklim değişikliklerinin açıkça gözlenebildiği bölgelerimizden biridir. Yıllık ortalama sıcaklığı 14-16 °C olan ve 110 mm yağış alan bölgemizde sürekli ve az az olan yağış formu, sıcaklık rekorları, deniz suyunun aşırı ısınması ile ani ve hızlı yağış formuna dönüşmüştür. Hızlıca buharlaşan deniz suyu aynı oranda ani, yoğun ve görece kısa süreli yağış olarak sellerin artmasına, orman yapısı bozulduğu için ve topraktaki kuraklığa bağlı tortulaşma nedeniyle yeraltına süzülememektedir. Güneşli gün sayısındaki artış, yükselen sıcaklık diğerleri ile toprak yapısının değiştirerek kurumasına neden olmakta, yeraltı su kaynaklarının beslenememesi gibi sonuçlar gün geçtikçe daha belirgin hale gelmektedir.       ORDU ilinde temiz su kaynakları ve yeraltı suları yüzeyseldir ve suyunu kar formunda depo edilebilecek dağlardan ve yeraltı su havzalarından yoksundur.  Bunun sonucu olarak topraktaki nem seviyemiz ve yeraltı su kaynaklarımız iklimsel değişikliklere çok daha duyarlıdır. Bu durumun sonuçları gün geçtikçe daha belirgin hale gelmektedir. Yani kısaca;

Yeraltı su seviyesi ve yeraltı nem seviyesi alarm vermektedir.

İklim değişikliği, ormansızlaştırma, su kaynaklarımızın kötü kullanımı, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını yok edici özellikleri nedeniyle madencilik faaliyetleri Dünya Çevre Günü’nde bölgemizde yer alan tüm paydaşların aciliyetle üzerinde durması gereken konulardır.

Adına madencilik denilen, tek seferlik para hırsı uğruna 200.000 yıllık ormanı, binlerce yılda oluşmuş doğal dengeyi, insan sağlığını, kültürel değerlerimizi ve tarihimizi çalmaya çalışan, insanın onurlu ve sağlıklı bir yaşam hakkına göz diken bu uygulamalara son verilmelidir.

Bir an önce Karadeniz Bölgesi ve Ordu ilinin doğası ve suyunu parayla alınıp satılabilecek bir meta olarak görmekten vazgeçip bu değerlerimizi koruma altına almak bir zorunluluktur.

Türkiye'nin pamuklara sararak koruması gereken ormanlık alanları, tarım arazileri ve su kaynakları konusunda tekrar kamuoyunun dikkatini çekiyor ve daha yaşanılabilir bir dünya için tüm yurttaşlarımıza sesini yükseltme çağrımızı yineliyoruz.

Sürekli olarak  dile getirdiğimiz gibi bölgemiz hala tarımın ve su kaynaklarımızın geleceği konusunda büyük bir tehdit oluşturan bu faaliyetlerden ve  maden ruhsatlandırma çalışmalarından kurtulabilmiş değildir.

Bu vesileyle, dünyayı, ülkesini ve geleceğini  düşünen, bunun için kafa yoran, el uzatan, fidan diken, ağaca, ormana, suya ve toprağa ses olan ve ses yükselten herkese ve bu şehrin kadim ve güzel insanlarına tekrar teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyor; her birisinin Dünya Çevre Günü’nü kutluyoruz."