Türkiye’den yurtdışına göç eden eğitimli ve kalifiye insan sayısındaki artış dikkat çekici rakamlara ulaştı. ‘Beyin göçü’ olarak adlandırılan bu yer değiştirmede istikamet, daha özgür ve daha yüksek yaşam kalitesine sahip olduğu düşünülen Avrupa ülkeleri, Kanada ve ABD. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye yaşanmaz bir yer haline geldiği için yurt dışına gitmek istediğini söyleyenlere […]

Türkiye’den yurtdışına göç eden eğitimli ve kalifiye insan sayısındaki artış dikkat çekici rakamlara ulaştı. ‘Beyin göçü’ olarak adlandırılan bu yer değiştirmede istikamet, daha özgür ve daha yüksek yaşam kalitesine sahip olduğu düşünülen Avrupa ülkeleri, Kanada ve ABD.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye yaşanmaz bir yer haline geldiği için yurt dışına gitmek istediğini söyleyenlere karşı kızgınlığını şu sözlerle ifade etmişti: “Bunların bilet paralarını verip göndermek lazım. Bu insanlar Türkiye’ye yük!”

TÜİK, 2017 yılına ilişkin yayımladığı göç istatistiklerinde ülkeden göç eden kişi sayısının 2016’ya göre yüzde 42.5 oranında artış gösterdiğini bildirdi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tersine beyin göçünü hızlandırmak amacıyla başlatılan program kapsamında araştırmacılara teklif edilen 1 milyon liralık ödenek ve ayda 24 bin lira maaş da etkili olmadı; çünkü Türkiye’yi terk eden ya da terk etmeyi düşünen insanların gerekçeleri başka.

Aşınan demokrasi, azalan özgürlükler, artan muhafazakârlık, işsizlik, kutuplaşma, liyakatin yerini kayırmacılığa bırakmasıyla azalan gelecek umudu… İnsanları alıştığı, bildiği, sevdiği ne varsa geride bırakıp yüz binler halinde bir ülkeden başka bir ülkeye göç ettiren o kadar hayati sebep var ki, bunların içinde para son sırayı alır mı ondan bile emin değilim.

***

Yeni Zelanda’da iki camiye yönelik düzenlenen ve 50 kişinin öldüğü terör saldırısının üzerinden üç hafta geçti. Yeni Zelanda Göçmenlik Dairesi verilerine dayandırılan habere göre, saldırının yaşandığı 15 Mart’tan 24 Mart’a kadar geçen on günde, oturma ve çalışma izni başvuruları saldırıdan önceki on güne oranla yüzde 33 artmış. Yüzde 72’lik bir oranla en belirgin artış ABD’den yapılan başvurularda yaşanmış.

Bireysel silahlanmanın nerdeyse yurttaş olmanın bir gereği gibi sunulduğu ABD, silahlı okul baskınlarıyla dünyada defalarca gündem olmasına rağmen, silah yasasında kayda değer bir adım atamamış bir ülke. Buna karşın Yeni Zelanda hükümeti, saldırının gerçekleştiği hafta parlamentoya sunduğu yasa değişikliğiyle yarı otomatik her türlü silahın ülkeye girişinin yasaklandığını duyurdu.

Öte yandan Müslüman ve farklı etnik kimlikten insanların hedef alındığı Christchurch katliamının üzerinden kısa bir süre geçmesine karşın, oturma ve çalışma izni başvurularındaki artışa Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerin de dahil olması oldukça anlamlı. Hiç kuşkusuz bunda, saldırının ardından kararlı davranan ve birleştirici bir tutum sergileyen; Müslüman toplumunun acı ve korkusuyla empati kurabilen Başbakan Jacinda Ardern’in büyük katkısı var.

Bugün yaşanan o büyük acı ve travmaya rağmen Müslümanlar Yeni Zelanda’da yeni bir hayat kurmak istiyorsa, bunun nedeni, kimliklerine saygı duyulacağına inanmaları ve güvende olacaklarını bilmeleri.

***

Bu pazar günü Türkiye yerel yöneticilerini seçmek için sandığa gidiyor. Seçim kampanyası boyunca AKP-MHP iktidarının gerek koltuk sahibi gerek adayı olan çeşitli isimlerden, muhalefete yönelik yenmedik hakaret, işitilmedik tehdit kalmadı.

Belediye adaylığını ‘şurdan iki arsa kapmak’ olarak gören AKP adayından, millete “şeyin trene baktığı gibi bakıyorlar” deyip öküz benzetmesi yapan partilisine; bunu haber yapmak yerine, muhalefet adayına saldırmayı gazetecilik sayan çapsıza; AKP’ye oy vererek kıyamet günü belgesi alınacağını söyleyen vekilden, Erdoğan’a oy vererek cennetin anahtarına kavuşulacağını ilan eden adaya kadar her türlü ‘olmaz’a tanıklık ettik.

Tarım bakanı muhalefet parti ve seçmenlerine ‘adiler’ diye seslendi, İçişleri Bakanı kendisine terörist denmesini kabul etmeyen yurttaşı gözaltına aldırttı. Beka meseleleri havada uçuştu; mahallesine muhtar seçmek isteyen hain oldu.

Bu arada çay paketlerini kafasına yiyen halk patates soğana dokunamadığından beka meselesi reyting alamadı. Sonuçta iktidar saldırı hattını “ne olur bize ders vermeyin” sınırına kadar çekti. Ancak dönüşü yok. Ülkesi yaşanılır bir yer olmaktan çıkarılmış kırgın ve mutsuz insan, günün sonunda bunun faturasını kesecektir.