İlk kez günümüzden 147 sene önce, 1871 senesinde oynanmış dünyanın en eski kupası, futbol alemindeki adıyla “FA Cup”… O senenin mart ayında Güney Londra’nın Kennington bölgesinde, şimdilerde kriket için kullanılan Oval Stadı’nda ilk kez sahibini bulmuş. “Eski güzeldir” diyerek yarı finallerin oynandığı hafta sonu vesilesiyle hatırlayalım Ada futbolunun en nostaljik kupasını…

Tarih boyunca 43 takım kazanmış kupayı, 2017 senesinde 13. kez kazanan Arsenal ilk sırada. Kupayı müzesinde en uzun tutabilmiş takım ise şimdilerde futbolun görünmez köşelerinde, 4. Lig’de mücadele veren Portsmouth FC… İkinci Dünya Savaşı patlamadan kazanmış, futbola verilen aradan dolayı yedi sene müzesini süslemiş o değerli kupa. Sadece bir takım kupayı kazandığı 2013 senesinde küme düştü: Wigan Athletic, şimdilerde 3. Ligde zirvede 318 bin nüfuslu kasabanın mavi beyazı…

Zaman içinde ne golcüler görmüş o eski kupa, ama hiçbiri Didier Drogba’nın rekoruna yaklaşamamış, dört farklı finalde golü var Fildişili golcünün, zaten onun gibisi de bir ömürde ancak bir kere gelir. Küçük şehrin büyük takımını, yakın geçmişte Premier Lig şampiyonluğu yaşamış Leicester City’i de hatırlayalım yeri gelmişken, dört sezonda final oynayıp hepsinde sahadan mağlup ayrılmış mavi beyazlılar. 92 takım arasında 14’ü finale kadar gelip kazanmayı başaramamış…

Kupa olur da sponsoru olmaz mı; 2015 senesinden beri Emirates havayollarının adıyla anılıyor. Formatı hiç değişmemiş, tek maç üzerinden eleme usulü, 10. Lige kadar katılıma açık. 2017-2018 sezonunda 737 takımın boy gösterdiği kupada ilk altı turda amatör kulüpler birbirleriyle karşılaşırken, 6. turdan sonra hâlâ ayakta kalmayı başaranlar büyüklerle oynama fırsatı yakalıyordu. Velhasıl bir sezonda daha küçük büyük ayrımı gözetmeden, bizim vasat futbolumuzdaki gibi kurgulanmadan her takım aynı torbadan katıldı, sonunda Premier Lig’den dört takım ayakta kaldı.

Bu sezon yarı final maçlarının ilkinde, günlerden cumartesi… Tottenham Hotspur, Manchester United karşısında. Kupada son yedi yarı final maçını kaybeden Tottenham bu sefer şeytanın bacağını kırma peşinde. Ligde bu sezon Wembley Stadında karşılaştıkları maçta Eriksen’in 11. saniyedeki golüyle öne geçmişlerdi, bu kez 4-2-3-1 dizilişinde 10. dakikada golü buluyorlar, sağdan Eriksen kesiyor, uzak direkte Alli’ye dokunmak kalıyor. Golün hemen öncesinde United hücumunda Lukaku’nun müsait pozisyonda dışarıya vurduğu kafa maçın kırılma anı. İlk bölümde orta sahayı kontrol eden Tottenham rakip savunmanın solunu zorluyor, o kulvarda Pogba, Sanchez ve Young savunma yönü güçlü olmayan oyuncular. Stadı dolduran 84.667 taraftar Tottenham’dan ikinci golü beklerken United 25. dakikada Sanchez’in kafa golüyle beraberliği yakalıyor; savunmadan çıkarken topu Pogba’ya kaptıran Dembele pozisyonda hatalı. Hücumda etkili ama savunmada pozisyon veren görüntüde Mourinho’nun takımı golün getirdiği özgüvenle saldırıyor. Velhasıl iyi başladığı, topa yüzde 56 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi beş kez yokladığı yarıda Tottenham ilk yarıyı beraberlikle kapatıyor…

İkinci yarıya daha ofansif başlıyor United, üçüncü bölgede Sanchez, Lukaku, Lingard üçlüsü. Savunmadan kaptığı topları orta sahada Pogba ile buluşturarak çabuk çıkıyor Mourinho’nun takımı ve 61’de öne geçiyor, Sanchez, Lingard, paslaşmasına son dokunan Herrera. Golden sonra Pochettino’nun kafasını ellerinin arasına gömmesi kayda değer, takımı elenirse bir sezon daha kupasız geçecek onun adına. Yüksek tempoyu, pres yapmayı bıraktığı anlarda sadece Eriksen’in uzaktan vuruşlarıyla gol arıyor Tottenham ama yetmiyor. Son bölümde kapanıyor Mourinho’nun takımı, boş alan bulamadığı maçta Tottenham’ın golcüsü Kane etkisiz. Velhasıl United kazanarak finale çıkıyor, Tottenham iseoynadığı sekizinci yarı finalden de eli boş ayrılıyor

• • •

O maçtan bir gün sonra, yarı finalin diğer maçında geçen sezonun kaybeden finalisti Southampton, Chelsea karşısında. Tarihlerinde yedi kupa finali oynamışlar, en son 1976 senesinde kazanmışlar. Yazı çağıran güneşin ısıttığı Wembley Stadında iki takım da 3-4-2-1 dizilişinde ama kadrolar arasındaki kalite farkı bariz. Southampton elden çıkardığı onca topçudan sonra ligde sondan ikinci sırada, muhtemel gelecek sezon Championship’te mücadele edecekler. Hücumda Shane Long, 31 yaşındaki İrlandalı 2014 senesinden beri takımda. Maçın başlama vuruşuyla birlikte oyunu rakip sahaya yıkıyor maviler, Southampton çok adamla savunmada. 29 yaşındaki stoperleri Yoshida, Japonya Milli Takımının kaptanlığına kadar yükselmiş. Bu sezon önce Stoke City’i, sonra Southampton’ı çalıştırdı Mark Hughes, iki takım da küme düşerse onun adına talihsiz bir istatistik! Takımının golü düşünmediği, Chelsea’nin de yüzde 62 topla oynama oranına rağmen pozisyon üretemediği devre golsüz kapanıyor…

73.416 taraftarın önünde ikinci devreye golle başlıyor Chelsea, Hazard’ın pasını iki savunma oyuncusunu geçerek gole çeviriyor Giroud. Bu gol Hughes’un takımını uyandırıyor. 55’te beraberliği kaçırıyor Southampton; Long, kaleci Caballero ile karşı karşıya kaldığı pozisyonu gole çeviremiyor. 73’te hava topunu elinden kaçırıyor Caballero, Austin’in vuruşuyla top çizgiyi geçiyor ama pozisyonda faul olduğuna hükmediyor hakem, muhtemel bu pozisyon maçın kırılma anı. 82’de oyuna iki dakika önce Giroud’un yerine giren Morata’nın kafa golüyle farkı ikiye çıkarıyor Conte’nin takımı. Chelsea üstün oynadığı maçın sonunda finalde yerini ayırtıyor. 19 Mayıs günü oynanacak Federasyon Kupası finali. Dünyanın gözü bu maçta olacak, kaçırmayın derim…