Kötü günlerden geçiyoruz. Ormanlar yanıyor, canlılar ölüyor, insanlar katlediliyor ve elden bir şey gelmiyor. Böyle olunca sosyal medya üzerinden yorumlar yapmaya ve daha fazla kötü haber okuyabilmek için felaket kaydırmasına (doomscrolling) başlıyoruz. Haklı olarak öfkeleniyoruz. Elden gelen bir şey yok ama daha sorumlu sosyal medya kullanımıyla hem kendimiz için hem de içinde yaşadığımız toplum için iyi bir şeylere yol açabiliriz. Bu haftaki Köşe Vuruşu için şu anda içinden geçtiğimiz gibi felaket günlerinde sosyal medya kullanma için bir küçük kılavuz hazırlamak istedim.

1-Nedenini hemen bulanlardan kaçının: Herhangi bir felaket olduğunda sosyal medya dakikalar içinde bir neden buluyor, mahkemeyi kuruyor, infazı gerçekleştiriyor. Yangın örneğinde olduğu gibi terör örgütleri yapıyor veya otel yapmak için yakıyorlar gibi farklı kutuplarda hemen bir yanıt bulunuyor. Hemen bir neden bulunuyorsa, o neden büyük olasılıkla karşılıklı algı yönetiminin malzemesidir. Karar vermek için gerçekleri bekleyin. Çünkü hayatın hızı, sosyal medyanınkiyle aynı değil.


2-Aşırı duyarlılık tuzağına düşmeyin: İnsanız, kararlarımızın büyük bir çoğunluğunu mantıkla değil, duyguyla alıyoruz. Doğamıza karşı koymak zor. Ancak hemen başlayan ve bir o kadar hızlı sönen trend topic duyarlılıklar da hata yaptırabilir. Yangın sırasında hemen ağaçlandırma kampanyaları başladı. Elbette olumsuz bir durum değil. Ancak işin uzmanları, hemen fidan dikmenin ormana daha çok zarar verdiğini, doğanın kendi kendini yenilemesine izin vermek gerektiğini dillendiriyor. Zararı yok, belki bu kampanyalar sonucu elde edilen milyonlarca fidan, hiç ağaç olmayan yerlere dikilebilir. Bırakalım işin uzmanları tartışarak karar versin; aşırı duyarlılık hataya yol açmasın.

3-Hızla sembolleşen olgulara soğukkanlı yaklaşın: Yangınların bu kadar büyümesinin nedeni hızla Türkiye’de yangın söndürme uçağı olmamasına bağlandı. Her felakette böyle bir sembol çıkıyor, 17 Ağustos depreminin tüm faturasının neredeyse tek bir müteahhite çıkarılması gibi. Türkiye’de yangın söndürme uçaklarının olmaması ve sanki ilk kez orman yangını oluyormuş gibi şimdi sipariş verileceğinin söylenmesi elbette skandaldır. Ancak olayı tamamen buna bağlamak da yanıltıcı olabilir. Rüzgar, nem oranı, yanan ormanın türü, iklim değişikliği, küresel ısınma, gibi pek çok değişken var. Örneğin; Avustralya’da aylarca süren yangınlar da acaba ekipman yetersiz olduğu için mi sönmedi? Olayı tek bir sembole indirgemek, gelecekteki olası yangın ve felaketlere de hazırlıksız yakalanmak anlamına da gelebilir.

4-Algoritmaları unutmayın: Herhangi bir sosyal medya platformunda kaldığımız her saniye, ilgili platform için daha fazla kazanç demek. Bu nedenle ilgi çeken içerikler her zaman daha fazla çıkar ve daha çok tekrarlanır. Bu da olayların etkisini birkaç kat daha büyük algılamamıza yol açabilir. Felaket zaten yeterince büyükken bir de algoritmalar nedeniyle daha toksik hale gelmesine izin vermeyin. Bunun sonu kendinizi alamadığınız felaket kaydırmasıdır, psikolojik sonuçları olabilir.

5-Fotoğraf ve video paylaşımında çok dikkatli olun: Nasıl oluyorsa böyle anlarda dünyanın çeşitli yerlerinde daha önce olmuş felaketlerin fotoğraf ve videoları hemen dolaşıma giriyor. Sözgelimi 10 yıl önce, dünyanın başka bir köşesinde yanmış bir kaplumbağa veya başka bir canlının fotoğrafına her zaman bakıp üzülünebilir elbette ama bugün olmuş gibi üzülmenin de alemi yok. Elbette bu felakette de hayvanlar ölüyor ama ölen bir canlının fotoğrafını paylaşmanın neyi değiştireceği üzerine de düşünmek gerek.

6-Muhalefet amaç mı, sonuç mu?: Bunu ayırmak biliyorum çok zor. Ancak olgular üzerine muhalefet yapmakla, muhalefet yapmak için olgu yaratmak arasında çok fark var. Ancak sosyal medyanın doğası bir noktada bu ikisini aynılaştırıyor. İddiaların bir olguya mı yoksa kurumlara olan güvensizliğimizden kaynaklanan varsayımlara mı dayandığını iyi ayırmak şart.

7-Merhamet Yorgunluğu’na dikkat: Uzun süre başkalarına ait acılara, travmalara maruz kalma ve empati gösterme durumunda yaşanan duyarsızlaşmaya Compassion Fatigue yani Merhamet Yorgunluğu deniyor. Önceleri sağlık sektörü profesyonellerinde hemşire ve hasta bakıcılarda rastlanan bu sendrom, sosyal medya ile birlikte herkesi ilgilendirir hale geldi. Depresiflik, bitkinlik, tükenmişlik, alkol, sigara tüketimini artırma, aşırı yemek yeme gibi sonuçları olabilir.

8-Sosyal medya akışı yerine haber kuruluşlarının sitesinden haber alın: Felaket dönemleri kötü niyetli dezenformasyon odaklarının festival zamanıdır. Bu nedenle varsa güvendiğiniz ya da güvenmeye yatkın olduğunuz haber siteleri veya gazetelerin sitelerine direk girin. Onların da acelecilikten yanıldığı anlar olacaktır ama sosyal medya akışıyla kıyaslanamaz, çünkü kurumların sorumlulukları vardır.

9-Doğrulama platformlarına sosyal medyadan önce bakın: Böyle zamanlarda sosyal medya kaydırmasından önce doğrulama platformlarına göz atıp, yaygın yalanlara karşı aşılanmak çok daha önemli. Teyit.org, malumatfurus.org, dogrulukpayi.com akla gelenler.