Google Play Store
App Store
Felaketin boyutunu artıran faktörler

Mahir Ulutaş*

1970’lerle birlikte kapitalizmin yeniden yapılanma süreci içerisinde, tüm diğer temel altyapı hizmeti alanları gibi elektrik enerjisi alanı da kamu hizmeti olmaktan çıkarılıp piyasalaştırılırken Türkiye’de süreç 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesiyle başladı. 1980’li yılların ortasında ilk fiili adımların atılmasına müteakip 2001 tarihli “Enerji Piyasası Kanunu” ile mantıksal sonucuna ulaştı.


Özelleştirmenin rekabet ve ucuzluk getireceğinin ve özel sektör dinamizmi ile alanın daha verimli bir şekilde değerlendirileceği propagandası ile toplumsal destek de bulan uygulamaların Türkiye’yi getirdiği yer ortadadır. Kamu tekeli parçalanıp özel tekeller yaratılırken alan birkaç özel sermaye grubunun kısa vadeli kar realizasyonu hırsına teslim edilerek yönetilemez bir hale getirilmiştir. Toplum yararını dikkate almayan, kamusal planlamayı, denetimi ve kamusal üretimi reddeden kamu kaynaklarını özel şirketlere aktarmaya ve belirli sermaye gruplarının çıkarlarını azamileştirmeye yönelen enerji politika ve uygulamaları sonucu, enerji fiyatları tüm toplum için sürdürülemez oranda artmış, enerji yoksulluğu ve yoksunluğu hızla öncelikli bir gündem haline gelmiştir. İnsanlar ısınamaz, barınamaz haldedir ve daha da vahimi yaşanan enerji krizi yakın vadede gıda başta olmak üzere tüm alanlara yayılmak üzeredir.

TAHRİBATIN GÖSTERGESİ

Özelleştirme politikalarının en kahredici görüntülerinden biri bugün Isparta’da yaşanmaktadır. Son 30 yılın en soğuk kışını geçiren bölgede, kenti besleyen 154kV’luk hat ve şehir içi 34,5kV’luk dağıtım hatları devrilmiş, iki tam gün kente elektrik verilememiş ve kesinti üzerinden günler geçmesine rağmen kentin belli bölgeleri halen enerjisizdir. Yaşananlar elektrik enerjisi alanındaki tahribatın sarsıcı bir göstergesidir.

Bir yanda kamuya ait TEİAŞ’ın kontrolündeki kenti besleyen ana iletim hattının devrilmesi gerçeği var. Liyakatsiz üst yönetim tarafından kurum içindeki on yıllara dayalı mesleki birikimi hiçe sayıldığı, zamanında bakımı ve onarımı yapılmamış, yıllar yılı gereken yatırımları almayan ve modern mühendisliğin gereği olarak bir yerde kesinti ya da arıza varken bir başka noktadan kenti beslemeye olanak sağlayacak ring sistemini henüz kurmamış iletim hatlarımız bugün Isparta’da çökmüştür. Ancak yarın bir başka bölgede aynı sorunun yaşanmayacağının garantisi de yoktur. Ülkenin en stratejik kurumlarından birisi olan TEİAŞ’ın özelleştirilmesinin gündemde olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa, özel sektörün kısa vadeli kar hırsının da devreye girmesi ile tehlikenin boyutunun daha da büyüyebileceği açıktır.

LİYAKAT OLMALI

Diğer yandan özel sektör tarafından idare edilen kent içi dağıtım şebekesinin hali daha da kötüdür. İletim hattındaki arıza, 2 günde dahi olsa giderildikten sonra dağıtım şebekesinin sorunları devam etmekte, yukarıda ifade edildiği gibi kentin belli bölgelerine halen enerji verilememektedir. Özel sektör tüm diğer bölgelerde olduğu gibi Isparta’da da gereken yatırımları yapmamış, hemen tüm faaliyetleri taşere ederek niteliği yüksek personeli elinden kaçırmış, şebekenin teknik ihtiyaçları yerine kendi kısa vadeli kârını öne alarak felaketin boyutunu artıran en önemli faktöre dönüşmüştür.

Çözüm açıktır, tüm özelleştirmeler durdurulmalı, kamunun bu alana yatırım yapmasını engelleyen yasal veya fiili engeller ortadan kaldırılmalı, gerek elektrik gerekse petrol ve doğalgaz alanlarında dikey entegre bir kamu tekeli tekrar kurularak, kamu mülkiyetindeki bu kuruluşların çalışanlarının yönetim ve denetimde söz ve karar sahibi olduğu, liyakati esas alan nitelikli yönetimlere sahip olmaları sağlanmalıdır.

*Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi Eski Başkanı