Hemen hemen her yoğun yağışta kentler sular altında kalıyor. Uzmanların hazırladığı raporda, su yollarına inşa edilmesine göz yumulan binalara, dere yataklarına müdahalelere ve çarpık kentleşmeye dikkat çekildi.

Felaketler göz göre göre geliyor
Son olarak Başkent Ankara'daki selde 4 yurttaş yaşamını yitirdi. (Fotoğraf: AA)

Mustafa BİLDİRCİN

Sayıştay’ın Taşkın Risk Yönetimi Raporu, hemen her yağışta kentleri felakete sürükleyen uygulamalara ışık tuttu. Raporda, yağmurda sular altında kalan Ankara Mamak Boğaziçi Mahallesi’nin, Kızılırmak Nehri’nin çevresinin, 2014 yılındaki taşkında dört kişinin yaşamını yitirdiği Hatay Erzin’in mevzuata aykırı imar planları teker teker sıralandı.

Ankara’da beş gündür devam eden yağışların kenti sular altında bırakması, Türkiye’deki uzun yıllardır süregelen imara aykırı uygulamaları bir kez daha gözler önüne serdi. Sayıştay denetçileri ve uzmanlarca hazırlanan Taşkın Risk Yönetim Raporu da Türkiye’yi felakete sürükleyen uygulamaları ortaya koydu.

MERCEK ALTINA ALINDI

Taşkın Risk Yönetimi Raporu’nda, “Örnek Olay İncelemesi” adı altında büyük taşkınlar yaşanan bölgelerdeki imar planları mercek altına alındı. Çarpıcı tespitler içeren örnek olay incelemelerinde anlatılanlar, “Bu kadarı da olmaz” dedirtti. Felaketlerin göz göre göre geldiğini gösteren inceleme raporunda şunlar kaydedildi:

MAMAK BOĞAZİÇİ MAHALLESİ

Ankara Mamak Boğaziçi Mahallesi Neşet Ertaş Caddesi’nde bulunan Mamak yokuşunda 5 Mayıs 2018 tarihinde şiddetli yağmur başladı. Yaklaşık 12 dakika boyunca etkili olan yağışın ardından bölgede taşkın meydana geldi. Taşkının meydana geldiği sahada üç adet kuru derenin, Mamak Belediyesi’nce inşa edilen kapalı geçişle Hatip Çayı’na bağlandığı, bu noktada biriken suyun tahliye edilemediği bildirildi. Taşkında 35 dükkan su altında kalırken olay sırasında 100 adet araç sürüklendi, üç kişi de yaralandı.

Mamak’ta yaşanan felaketin ardından gerçekleştirilen incelemeler ile şunlar açığa çıkarıldı:

Hızlı kentleşmenin etkisiyle 1990 yılı itibarıyla dar gelirli gruplar bölgeye gecekondulaşma suretiyle yerleşti.

Bölgeye yönelik hazırlanan 1’inci Islah Planı’nda bölgedeki dere yataklarına yönelik herhangi bir bilgi yazılmadı, bölgedeki taşkın riskinin değerlendirilmesine dönük herhangi bir kurumun görüşüne rastlanmadı.

Afet risk değerlendirme hususu ya arka planda bırakıldı ya da tamamen ihmal edildi.

KIZILIRMAK NEHRİ

Bir inşaat firması belediyeye müracaat ederek taşkın sahası ilan edilen bölgede yer alan arsası üzerine çok katlı bina yapma talebini iletti. Belediye Encümeni de talebi uygun buldu.

DSİ Şube Müdürlüğü, bölgede ilk incelemeyi yaptı. Taşınmazların, nehir ekseninden itibaren 200 metrelik alan içinde bulunduğu belirlendi. Parselin, taşkın alanı ilan edilen saha içinde kaldığı açığa çıkarıldı.

DSİ, yapılaşmaya yönelik olumsuz görüş bildirse de alanda konut amaçlı site yapımına başlandı.

HATAY ERZİN

2014 yılında dört kişinin yaşamını yitirmesine yol açan taşkınların yaşandığı Hatay Erzin’deki imara aykırılıklar da dikkati çekti.

Bölgede bulunan Deliçay, sağlı sollu 100’er metre olmak üzere toplam 200 metre genişliğinde taşkın sahası kabul edildi.

Ancak tüm dere şeridi boyunca bina ve dere yatağına yol yapılarak kesit daraltıldı ve dereye müdahale edildi.

2014 yılında taşkın yaşanan bölgede günümüz itibarıyla halen yeterli düzeyde iyileştirme çalışması yapılmadı.

YAŞANANLAR DERS OLMADI

Taşkınlar sonrasında DSİ tarafından hazırlanan inceleme raporları da Taşkın Risk Yönetimi çalışması ile paylaşıldı. Yetersiz kesite sahip köprü ve menfezler nedeniyle yaşanan taşkınlar, yıllara ve kentlere göre şöyle ifade edildi:

•Hatay Erzin: 2003, 2014

•Arsuz: 2014-2015

•Şelale Deresi ve İskenderun: 2015

•Mersin Erdemli ve Mezitli: 2016, 2017

•Samsun Tekkeköy: 2012

•Samsun Atakum: 2013

Sayıştay’ın raporunda, İSKİ tarafından İstanbul’da yer alan bazı dereler için oluşturulan taşkın risk haritalarından örnek olarak seçilen sekiz adet dereye ait Nazım İmar Planları (NİP) da incelendi. Baltalimanı, Baruthane, Fener, Göksu, Haramidere, İslambey, İstavroz ve İstinye derelerine yönelik imar planlarının büyük bölümünün DSİ ya da İSKİ görüşü olmadan hayata geçirildiği açığa çıkarıldı. Buna göre, sekiz dereye yönelik hazırlanan toplam 76 imar planından 55’i uzmanlardan görüş alınmadan hazırlanırken yalnızca 21 imar planında DSİ ya da İSKİ’nin görüşüne başvuruldu.

İncelenen NİP’lerde tespit edilen unsurlar şöyle sıralandı:

Açık dere yatakları genel olarak korunmuş, kapalılar ise çoğunlukla yol olarak düzenlenmiştir.

Taşkın riski konusunda kurum görüşü (DSİ veya İSKİ) alınan imar planlarının yanı sıra kurum görüşü alınmamış olan imar planları da bulunmaktadır.

Kurum görüşünde taşkın alanı olarak işaretlenen bölgeler planlarda da taşkın alanı olarak korunmakla birlikte halihazırda yapılaşmanın mevcut olduğu yerler vardır.

Kabul edilen planlara itiraz edildiği durumlarda yapılacak değişiklikler için taşkın riski konusunda yeniden görüş alınmamaktadır.

KÖPRÜLER ÖLÜM TUZAĞI

Taşkın, Arıza ve Müdahale Mekansal Bilgi Sistemi (TAMBİS) aracılığıyla alınan kayıtlara göre, 2013-2020 yılları arasında sadece 10 kentte bin 51 adet uygunsuz köprü tespit edildi. Köprülere yapılan uygunsuz müdahalelerin en çok belediyeler, il özel idareleri ve Karayolları Genel Müdürlüğü eliyle gerçekleştirildiği belirtildi. Kentler arasında Balıkesir, 327 uygunsuz köprü sayısıyla ilk sırada yer aldı. Balıkesir’i sırasıyla Giresun, Bartın, Karabük, Muğla, Sakarya, Rize, Artvin, İstanbul, Hatay izledi. Kayıtlara göre, yalnızca yedi kentte 4 bin 805 yapı dere yatağına inşa edildi. Risk altında olan kentlerin ilk sırasında 2 bin 438 yapıyla Düzce yer aldı. Düzce’nin ardında Samsun, Sinop, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize yer aldı.