Sağlıkta taşeronlaşma ilk başladığında SSK’da doktordum.

Sağlıkta taşeronlaşma ilk başladığında SSK’da doktordum.

En kötü koşullarda çalışıyorlar…

En ağır işleri yapıyorlar…

Yıllık izin haklarını bile kullanamıyorlar…

En düşük ücretleri alıyorlardı.

Öğleyin yemek saatinde diğer çalışanlar koşup kuyruğa girdiğinde…

Yemekhanenin önünde sessizce bekleşiyorlar…

Ancak herkes yemeğini yiyip karnını doyurduktan sonra sıra onlara geliyordu.

Üstelik…

Hiçbir şeye itiraz etmiyorlar, edemiyorlardı.

***

Hastanelerde ilkbaş yemek, temizlik, güvenlik işlerinde başlamıştı taşeron çalıştırma.

Sonra yayıldıkça yayıldı.

Şimdilerde yüz yirmi bine yakın taşeron işçi var Sağlık Bakanlığı’nda.

Sağlık Bakanlığı dememe bakmayın, çoktan Taşeron Bakanlığı’na dönmüş vaziyette.

Hastaneler kurban satış yeri gibi.

Sürekli ihaleler açılıyor, şirketler girip şirketler çıkıyor…

Taşeron işçiler elden ele devrediliyor. 

Sağlık Bakanı deseniz, taşeronlaştırmanın ideolojisini bile yapıyor.

Batman’daki âmâ taşeron işçiyi hatırlıyor musunuz?..

Hani Bakan Bey’in yanına yaklaşıp taşeron şirketlerden şikayet etmişti de…

Ne demişti Bakan Efendi?..

Gözlerin görmediği halde sana iş bulmuşuz… Daha ne istiyorsun demişti.

***

Taşeron işçiler hiçbir şeye itiraz etmiyorlar, edemiyorlar demiştim ya…

O dediğim ilk başlardaydı.

Sonra durum değişti.

Taşeron işçiler Dev Sağlık-İş’te örgütlenmeye başladılar.

Örgütlenip mücadele etmeye.

***

Çukurova Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ndeki taşeron işçiler de Dev Sağlık-İş’te örgütlenenlerden.

Dev Sağlık-İş büyük bir hukuki kazanım da sağladı Adana’da.

Hastanedeki bin iki yüz taşeron işçisinin İş Kanunu’nun “alt işverenlik” tanımına tamamen aykırı biçimde çalıştırıldığını tespit ettirdi Çalışma Bakanlığı’na.

Bu durumda yapılması gereken…

Taşeron firmanın sözleşmesinin feshedilmesi ve bin iki yüz işçinin tamamının asıl işveren olan Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’nün kadrosuna geçirilmesiydi.

Ama öyle olmadı.

Adana Bölge Çalışma Müdürlüğü müfettişlerinin “hileli çalıştırma” tespiti 04 Ocak 2010 tarihinde Çalışma Bakanlığı tarafından kesinleştirilip gereğinin yapılması istendiyse de...

Rektörlük yeni ihaleler yapıp taşeron firma çalıştırmaya devam etti.

***

22 Ağustos 2011 günü yeni bir ihale yapılmasını protesto eden işçilere…

Coplar, tekmeler, yumruklar, biber gazlarıyla saldırdı polis.

Hemen yan tarafta yanık ünitesi, çocuk kliniği, laboratuar varmış filan demeden…

İhale salonunun kapısında, kapalı alanda gaz kullanmaktan bile çekinmeden…

Yirmi beş sağlık çalışanını darp edip gözaltına aldı.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı da boş durmayıp davayı açtı.

Aralarında Devrimci Sağlık-İş Merkez Yöneticisi Mustafa Hotlar ve Çukurova Bölge Şube Başkanı Bülent Kara'nın da bulunduğu yirmi yedi taşeron sağlık işçisinin yirmi yedişer yıl…

Yanlış okumadınız…

Tam yirmi yedişer yıl hapsini istedi.

İlk duruşma bu Cuma günü saat dokuzda Adana Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nde.

***

Yıllık izin hakkını kullanabilmek, evine ekmek götürebilmek için sendikaya üye olan…

İşine, ekmeğine, emeğine sahip çıkan…

İnsan ihaleyle çalıştırılmaz diyen yirmi yedi işçi.

Ne yapmışlar da yirmi yedi yıl mahpus damlarında yatmayı hak etmişler derseniz…  

Aklınıza mukayyet olun da söyleyeyim.

İhaleye fesat karıştırmışlar!..