Google Play Store
App Store

Venedik, Telluride ve Toronto Film Festivalleri başladı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da önümüzdeki Oscar Ödülleri’nde adını sıkça duyacağımız pek çok film ilk kez bu festivallerde izleyici karşısına çıkıyor

Festivallerden ödül sezonuna doğru

ALKAN AVCIOĞLU - alkanavcioglu@yahoo.com - SİNEFİLİN GALAKSİ REHBERİ

Sinema dünyası için sonbahar, ödül sezonunun başladığı dönem anlamına gelir. Önce Venedik, hemen ardından Telluride ve onların ardından Toronto Film Festivali ile yılın merakla beklenen pek çok filmi izleyici ile buluşur. Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan bazı filmler Oscar yarışını da burada başlatır. ‘Brokeback Mountain’, ‘The Wrestler’ gibi Altın Aslan sahibi filmler yakın dönemden akla gelen örneklerden. Fakat Oscar deyince asıl haberciler Telluride ve Toronto. Colorado’da küçük bir dağ kasabası olan Telluride’ta gerçekleştirilen festival özellikle 2000’lerin başından bu yana Oscar yarışında ciddi bir yer sahibi olacak bağımsız filmlerin prömiyer yaptığı festival haline geldi. Programı önceden açıklanmayan bu festivalde son altı yılda En İyi Film Oscar’ını kazanmış filmlerden dördünün (’12 Yıllık Esaret’, ‘Argo’, ‘Zoraki Kral’ ve ‘Milyoner’) prömiyerini burada yapmış olması tesadüf değil. Daha önce Cannes, Venedik gibi festivallerde gösterilse de Oscar adaylığı kazanan pek çok film Amerika prömiyerini burada gerçekleştiriyor.

Toronto Film Festivali’nin ise 2000’lerdeki büyüyüşünün ardından Cannes’dan sonra dünyadaki en etkili film festivali olduğu ise artık yadsınamaz bir gerçek. Hele ki Oscar Ödülleri yarışı düşünüldüğünde. Berlin, Cannes, Venedik’te ödül toplayan filmlerin ve Telluride’ta ilk eleştirilerini almış filmlerin Oscar yarışındaki son pozisyonlarının ne olduğu Toronto’daki gösterimlerinden sonra belli oluyor. Bu yıl Telluride Film Festivali 1 Eylül’de sona erdi, ondan iki gün önce başlayan Venedik’teyse büyük final yarın. Toronto Film Festivali ise dün başladı. Toronto’dan izlenimlerimi haftaya aktaracağım ama şimdilik Toronto öncesinde merakla beklenen filmlerin nasıl karşılandığına Oscar ödülleri çerçevesinde kısaca bakalım.

Oscar’da karşımıza çıkacaklar mı?
Venedik ve Telluride’taki filmlerin eleştirel karnelerine bakınca bu yıl Toronto öncesinde ilk dikkat çeken şey geçen yıl ’12 Yıllık Esaret’ gibi açık ara ön plana çıkan banko bir filmin çıkmayışı. Venedik ve Telluride gösterimlerinin sonucunda en avantajlı film ‘Birdman’. ‘Paramparça Aşklar Köpekler’, ’21 Gram’, ‘Babil’ ve ‘Biutiful’ filmleriyle 2000’lerde pek çok sinemaseverin kalbini kazanan yönetmen Alejandro Gonzalez Inarritu’nun son filmi ‘Birdman’ Venedik’in açılış filmiydi. Hemen ardından Telluride’ta gösterilen film son derece iyi eleştiriler aldı; kulaktan kulağa yayılarak kendinden bahsettirecek tarzda bir film olacağa benziyor. Başrolündeki Michael Keaton’ın Oscar’a aday olması çok yüksek ihtimal. Filmin kara komedi olması Akademi’nin eğilimleri düşünülünce bir handikap ancak En İyi Film dalının yanı sıra Özgün Senaryo, Yardımcı Erkek Oyuncu dallarında da adaylık kazanması muhtemel. ‘Birdman’den sonra Cannes’da yarışan ve Telluride’taki gösteriminden sonra iyi eleştirilerini daha da pekiştiren ‘Foxcatcher’ı saymak gerek. Bennett Miller’ın filmi En İyi Film ve Erkek Oyuncu dallarında adaylık almasına kesin gözüyle bakılabilir. Miller’ın yönetmenlik dalında da aday olması oldukça mümkün. ‘Foxcatcher’, Berlin Film Festivali’nden bu yana yılın en beğenilen filmlerinden olan ‘Boyhood’la beraber Oscar ödüllerinde karşımıza çıkacağı garanti filmlerden biri.

Telluride’ta en fazla ses getiren filmlerin başındaysa ‘The Imitation Game’ geliyor. ‘Headhunters’ ile geleceği parlak bir yönetmen olduğunun sinyallerini veren Morten Tyldum’ın son filmi tam not alamasa da olumlu karşılandı. Tyldum hikâyelerini derinlemesine kurcalamayı seven bir yönetmen değil fakat tarzı Amerikalıların seveceği türden. ‘The Imitation Game’in eleştirileri de bunu gösterir nitelikte. Filmin Oscar’lardaki en büyük kozu En İyi Erkek Oyuncu dalında Benedict Cumberbatch olacak. Yönetmen ve Özgün Senaryo dallarında da adaylığı olası fakat filmin şansını izleyici karşısına henüz çıkmamış David Fincher, Paul Thomas Anderson, Angelina Jolie, David Ayer ve Christopher Nolan filmleri belirleyecek. Bu yönetmenlerin filmlerinin gösterildikten sonra ödül sezonunda iddialı bir pozisyona geleceklerini unutmamak gerekiyor.

Venedik, Oscar’da belirleyici değil
Telluride’ta gösterilen ve Oscar’da iddialı olması beklenen filmlerden ‘Wild’ ise eleştirmenlerden geçer not alamadı. Ancak bu filmdeki performansıyla Reese Witherspoon’un adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. ‘Wild’ın aksine eleştirmenleri memnun etmekte zorlanmayan film ise Cannes’da olduğu gibi yine ‘Mr. Turner’dı. Telluride’taki gösteriminin ardından Amerikalı eleştirmenlerin de pozitif yorumlarını kazanan filmin işi zor ancak Erkek Oyuncu başta olmak üzere birkaç dalda adaylık kazanabilir.

Venedik’te gösterilen ‘Manglehorn’se eleştirmenleri ‘Birdman’ kadar memnun edemedi. Al Pacino’nun bu filmle şansı olduğunu düşünenler var ancak işi çok zor görünüyor. Son sözü söylemek için Toronto’daki gösterimini beklemeli. Hem Venedik hem Telluride’ta gösterilen şimdi de Toronto’da gösterilecek olan Joshua Oppenheimer’ın ‘The Act of Killing’in ardından Endonezya’daki soykırıma farklı bir açıdan baktığı belgesel ‘The Look of Silence’ ise eleştirel karnesi kusursuz olan filmlerden. Oppenheimer, ‘The Act of Killing’le alamadığı Oscar için bir kez daha yarışabilir. Ancak ‘The Look of Silence’ın Oscar’lara göre filmin niteliğinin daha önemli bir faktör olduğu Venedik’te şansı daha yüksek. Fakat Venedik’teki yarışta Roy Andersson’ın son filmi ‘A Pigeon Sat On a Branch Reflecting On Existence’ın ve ‘Birdman’in ödüle daha yakın. Kaan Müjdeci’nin ‘Sivas’ı da Venedik’te eleştirel anlamda övgü topladı. Yarışmadaki İtalyan filmlerinden en fazla beğenileni ‘Black Souls’ gibi ‘Sivas’ın da büyük ödül olmasa bile eli boş dönmeyeceği düşünülüyor.

Her daim sürprizli sonuçları olan Venedik’te ödülleri kimlerin kazanacağını hep beraber göreceğiz fakat Altın Aslan ödüllerinin Oscar’a uzanan yolda çok belirleyici olmadığı da unutulmamalı. Yine de Toronto öncesinde bu festivallerde ilk gösterimini yapan filmlerin nasıl karşılandığını hesaba katmak gerek.