Fethiye Göcek’te hafta sonu ‘Fethiye Körfezi, Göcek/Dalaman Koylarının Korunması ve Yönetimi Çalıştayı” düzenlendi. İki gün süren çalıştayda bölgedeki koylarının korunması ve yönetilmesine ilişkin çözüm modelleri tartışıldı.

Fethiye’de koyların geleceği konuşuldu: "Kıyılar birkaç kişinin eline teslim edildi"

Aycan KARADAĞ

Fethiye Körfezi Göcek/Dalaman Koylarının Korunması ve Yönetimi Çalıştayı” hafta sonu Fethiye Göcek’te gerçekleşti. Muğla Büyükşehir Belediyesi, Fethiye Belediyesi, Dalaman Belediyesi, Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası (FTSO), Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO), İMEAK Deniz Ticaret Odası Fethiye Şubesi ile TÜRSAB Batı Akdeniz Bölge Temsilciliği’nin ev sahipliğinde yapılan çalıştayın ilk gününde koylarda inceleme gezisi yapılırken, ikinci gününde ise katılımcıların sunumu gerçekleşti.

Sunumda ilk olarak, ‘Hukuki açıdan kıyı ve koyların yönetimi’ adlı oturum yapıldı. Oturumda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku bölümünden Prof. Bahtiyar Akyılmaz, aynı bölümden Doç. Çınar Can Evren, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku bölümünden Öğretim Üyesi Volkan Aslan ve avukat Bora Sarıcı yer aldı.

Oturumda konuşan Prof. Dr. Sözüer, “Göcek’te tüm canlı cansız varlıklara saygı duyarak yaşamak istiyoruz” dedi. Prof. Dr. Sözüer, “Fethiye’nin Göcek’in koyları kamunundur. Göcek koyları içinde adalet diyoruz. Bütün dünya insanlarına ve buraya gelmeleri için bu güzellikleri yararlanmaları için desteğe çağırıyoruz. Çalıştayımız işaret fişeği attı. Ümit ediyoruz ki, bu tünelin ucundaki görünen ışık olur” dedi.

fethiye-de-koylarin-gelecegi-konusuldu-kiyilar-birkac-kisinin-eline-teslim-edildi-1030897-1.

Prof. Akyılmaz da kıyı kanunda devletin pek çok kurumun yetkisi olmasının yetki karmaşasına neden olduğunu ifade etti. Prof. Akyılmaz, “Bu karmaşa birilerinin ekmeğine yağ sürüyor. Bir yerden yapamadıklarını öbür taraftan yapabiliyorlar. Kıyılardan yararlanma ve kıyıların korunması bakımından çeşitli bakanlıklara farklı görevler verildiği için bunların uyumlu bir şekilde uygulanması konusunda sıkıntılarımızı var. Sürekli mevzuata müdahale edilmesi ve kanun değişiklikleriyle keyfi ihtiyaçların giderilmesi. Bir yandan bir takım sınırlamalar getirilirken bir yandan farklı istisnalar getirilerek büyük problemler üretiliyor” diye konuştu.

"DEVLET KIYILARI RESKİ ATMAMALI"

Prof. Akyılmaz sözlerine şunları ekledi: “Devletin yapması gereken, çok fazla kıyılar konusunda mevzuata müdahale etmemesi ve kıyıları daha fazla riske atmaması gerekiyor. Devlet hiç bir şey yapmayarak aslında kıyıların korunması konusunda daha yararlı olacaktır. Bu konuda düzenleyici işlem yapan devlet kurumları çok sık mevzuat değişikliğine gitmeseler biz kıyıların korunması ve çevre korunması konusunda gerekli şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Ama ne yazık devletin birtakım siyasi baskılar ve kişilerin ekonomik kaygılarıyla yaptığı maddi baskılar birtakım değişiklikler yapmak suretiyle bugün kıyılarımızın elden çıkmasına neden olmakta. Herkesin para ödemeden kullanması ve eşitlik ilkesine dayanan para ödemeksizin kullanması gereken kıyıların bugün ne yazık ki eşitlik ilkesine aykırı olarak birkaç kişinin eline teslim etmiş bulunmaktayız. Umarım bu sıkıntılar ortadan kalkar ve gelecek nesillere kıyılarını sağlam bırakabiliriz.”

Çalıştayın diğer oturumda ise, ‘Çevre ve Deniz Bilimleri Açısından Kıyı ve Koylar’ tartışıldı. Oturuma ODTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Ahmet Cevdet Yalçıner, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Yekta Aktan Turan, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi öğretim üyesi Prof. Altan Lök, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü’nden Dr. Barış Akçalı ve Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Murat Yabanlı katıldı.

Prof. Yalçıner, bölgenin korunmasına dikkat çekerek, “Fethiye Körfezi, Göcek ve Dalaman koyları dünyanın göz bebeği, doğal güzellikleri olan yerlerdir. Burayı herkesin kullanma hakkı vardır fakat tek bir şartla doğayı korumak şartıyla. Son yıllarda çok büyük bir baskı altında kaldığı görülmekte. 2007 yılında Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından yaptırılmış olan 3 proje var. Bu üç projenin geldiği nokta ve verdiği öneriler çok önemliydi. Bu üç projenin önerileri şu an ne kadar uygulanmış diye baktığımızda görülüyor ki öneriler hayata geçirilmemiş. Acı bir gerçek olarak her iki körfezde de kirlenme artmaktadır” ifadelerini kullandı.

Prof. Yalçıner, şöyle konuştu: “Gerçek zamanlı izlemeye ve ölçümlemeye dayatılan bir yönetim sistemi kurulması gerekmektedir. Bu yönetim sisteminin bileşenleri arasında çok farklı konular vardır. Yönetimsel olarak teknelerin koylardaki hareketlerinin ve sağlıklı bir biçimde teknelerin doğaya en az zararı vererek hatta zarar vermeden gezebilmesi gerekmektedir. Özellikle yöre halkının bu konuda en önemli faydayı sağlayabileceği şekilde koyların düzenlenmesi gerekmektedir.”

fethiye-de-koylarin-gelecegi-konusuldu-kiyilar-birkac-kisinin-eline-teslim-edildi-1030896-1.

DENİZ ÇAYIRLARI DENİZİN ORMANIDIR

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü’nden Dr. Barış Akçalı ise, “Deniz çayırları denizin ormanıdır. Çok yavaş büyür ve kaybolursa plajlar da kalmaz” dedi ve ekledi: “Şamandıranın zinciri çayırların olduğu yeri tırpanlamış ve istilacı tür sarmış. Deniz çayırı kalmamış. Bir teknenin çapasıyla açtığı yırtık yüz yıllarca geri dönmeyecek zararlar verebiliyor.”

239 KOYUMUZ VAR

Son olarak Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün konuştu. Gürün şunları dile getirdi: “Muğla olarak 1479 kilometre sahil uzunluğuna sahip bir kentiz. Bu uzunluk Akdeniz’deki 9 ülkenin kıyı uzunluğundan fazla ayrıca 239 koyumuz bulunuyor ve bu kapsamda yat turizminin de en büyük alanlarından biriyiz. Biz Türkiye’de en fazla arıtma tesisi bulunan belediyelerden biriyiz. Tam 30 arıtma tesisimiz bulunuyor. Bodrum’da ve Fethiye’de çok büyük arıtma tesisi projeleri yürütüyoruz. Bu projeler ile birlikte ileri biyolojik arıtma sağlayacağız ve arıtılan suyu yeşil alanların sulamasında kullanacağız. Hâlihazırda birçok noktada bu uygulamayı yürütüyoruz ve genişletmeye devam ediyoruz.”

SU BAKANLIĞI KURULMALI

Gürün, son olarak şunları kaydetti: “Bodrum ve Fethiye’de arıtılan sudan yeşil alan sulanması uygulamasını başlatacağız. Böylelikle denizlerin korunması adına da yürüttüğümüz projelerimiz artarak devam etmiş olacak. Denizlerden 7 atık alım teknesi ile atık topluyoruz. Yani seyir halindeki teknelerden deniz üzerinde aldığımız atıkları Akyaka’da bulunan tesisimize getirip uygun şekilde bertarafını sağlıyoruz. Yat turizmi, ülkemiz ve Muğla için çok önemli ancak gerekli tesisler oluşturulmalı ve kapasite üzerinde yat alınmamalı. Biz Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak bize verilen yetkiler çerçevesinde denizlerimizin korunması için gereken tedbirleri almaya gayret ediyoruz. Ancak bu konu daha kapsamlı olarak ele alınmalı ve gelecek nesillere daha mavi bir Muğla bırakmak için tüm paydaşlar taşın altına elini koymalı. Tüm bunların yanı sıra Muğla sadece denizi değil ormanları ve yeraltı su kaynakları açısından korunması gereken bir kent. Şehrimizin yüzde 60-65’inde maden arama ruhsatı verilmiş. Bu hem doğaya hem de yeraltı su kaynaklarımıza büyük zararlar veriyor. Yıllardır Su Bakanlığı kurulması gerektiğini söylüyorum. Su Bakanlığı kurulmalı ve tüm çalışmalar yeraltı su kaynaklarına zarar verip vermeyeceğini incelenerek bu bakanlık tarafından onaylanmalıdır.”